Geçenlerde gazetede dostlar ile otururken korna sesleri çoğalınca, Erdal Sayar ayağa kalktı, dışarıya baktı;

Şu trafiğin hali hiç değişmiyor. Sabah saatlerinde ve akşam saatlerinde hep böyle. Kavşaklarda birer ekip veya birer Trafik Polisi olsa, bu tıkanıklık olmaz. Emniyet tüm konularda başarılı ama bu konu çözülemedi. Müdür bey ile bir görüşsen, tıkanan noktalara Trafik Polisi koysa’ dedi.

Evet...

Trafik günün belirli saatlerinde tıkanıyor.

Bunun sebebi Trafik Şube değil.

Birinci sebeb bizleriz.

Seyir halindeki araçlara bir bakın.

Birer, ikişer kişi var içlerinde.

Yeşilyol’da oturan bir hemşehrimiz, Uzunçarşı’daki dükkanına aracıyla gitmemeli.

Yürümeli.

Hem kendi sağlığı, hemde şehrin trafik sağlığı için bu gerekli.

**

İkinci sebeb minübüs sayısı.

Belediye Başkanlığı döneminde Abdullah Kaptan, TUREX’i getirdi.

Amacı hem minibüs terörünü bitirmek, hem fiyat dengesini sağlamak, hem de büyük araçları zamanla devreye sokup küçük minibüslerin sayısını azaltmaktı.

Ama O’ndan sonra Burhanettin Çoban bu hedeften uzaklaştı.

Fiyatların dengelenmesi konusu ise tam bir fiyasko oldu Çoban döneminde.

TUREX, minibüs esnafına verilerek bu piyasada ‘tekel’ oluşturuldu.

Toplum faydası bir kenara itildi, minibüs esnafının faydası ön plana çıkartıldı.

Bu konuya yakın bir zamanda değineceğiz.

Çünkü çok ciddi sıkıntılar var.

İhale şartnamesine uyulmadığına dair iddialar ile birlikte yeni şirketin ‘sıkıntı’ larının hayli fazla olduğu anlaşılıyor.

Belki yakında yeniden ihaleye çıkılabilir.

**

Üçüncü sebeb yolların darlığı.

Nüfusumuz her geçen gün artıyor.

Halkımızın alım gücüde...

Eskiden bir apartmanda neredeyse iki – üç araç var iken, şimdi bir evde iki araç var.

Caddelerde araç park edecek yer kalmadı.

İkinci sıra parklar, trafiğin akışını olumsuz etkiliyor.

Vatandaşın bankada bir işi var, ikinci sıraya aracını park edip gidiyor.

Vatandaş bu konuda bilinçlendirilmeli.

**

Dördüncü sebeb kurallara uymamak.

Yıllar önce ‘Emniyet Kemeri’ konusunda bir kampanya başlatılmıştı.

Vali, Belediye Başkanı, Rektör, Emniyet Müdürü, Jandarma Komutanı halkın ‘örnek’ aldığı kişilerdir.

o dönemde bu saydığım yöneticilerimiz başta olmak üzere, önemli tüm figürler ‘Şehir içinde emniyet kemeri takılması’ konusunda örnek oluşturmuşlardı.

Medyada ve bılboardlarda bu konu işlenmişti.

Başarılmıştı.

Ama sonra unutuldu.

Türk gibi başladık ama maalesef İngiliz gibi bitiremedik.

Şehir içinde emniyet kemeri kullanmayı hayatımıza monteleyemedik.

Bazı dostların araçlarında görüyorum, sahte kemer tokalarını.

Yüzbinlerce liralık araçlarında, emniyet kemeri takılmadığı zaman devreye giren uyarıyı engellemek için bu sahte tokalar takılıyor. Veya emniyet kemeri koltuk arkasından takılıyor, sürekli takılı bırakılıyor. Uyarı sesinden kurtulunurken, güvenlik zaafiyeti oluşturuluyor.

Sigorta şirketlerinin olası bir kaza sonrasında ilk dikkat ettikleri husus bu oluyor.

Bu da işin maddi boyutu.

Trafik kurallarına uysak ve birazda hoşgörülü olsak, ‘yaya’ geçişlerine öncelik tanısak inanın trafikte hiç bir olumsuzluk kalmayacak.

Yurtdışında gördüğümde imreniyorum...

İster en kalkınmış ülke olsun, ister en fakiri.

Hiç farketmiyor.

Eğer bir yaya yola adımını attıysa, yaya geçidi olmasa bile orası farketmiyor.

Tüm araçlar ‘zınk’ diye duruyor.

Ne bir öfke var araç sürücülerinde, ne küfür.

Bizde daha sarı ışık yandığında arkadaki araçtan gelen korna sesleri ve yayalara hoş görüsüzlük ‘toplumun sinirlerini’de bozuyor. Hepimizi daha ağresif hale getiriyor bu hoş görüsüzlük.

Kurallar demişken, şehir içi trafiğe etkileyen önemli faktörlerden birisi de bazı minibüs şöförlerinin kafalarına estiği yerde yolcu alıp-indirmeleri.

Yakıyor flaşörlerini. Yolun ortasında duruyor ve yolcu alıyor, indiriyor.

Arkasında biriken araçlar hiç umurunda değil.

**

Beşinci sebeb ‘Belediye’.

Maalesef bizim Belediye ilgililerimiz istedikleri anda istedikleri düzenlemeyi yapıyorlar yollarda.

Belediye’nin yanısıra Belediyenin iş yaptırdığı müteahhitlerde kafalarına göre takılıyorlar.

Sadece Belediye müteahhitleri değil.

Beton getiren kamyonlar, yük indirenler...

Herkes kafasına göre, işine nasıl geliyorsa ‘ben yaparım, olur’ diyor ve yapıyor.

Kaldırımları kafasına göre kapatan inşaat sahiplerinden tutunda, yolları istediği gibi kapatan müteahhitlere kadar Belediye ilgilileri bunların hepsini görüp, gereğini yapmalıdır.

Belediye’yi ilgilendiren bir başka konuda, ‘alt geçit’ meselesidir.

Defalarca yazdım.

Jandarma kavşağında yapılacak olan altgeçit, her ne kadar oradaki PARK AFYON’a ve yeni yapılacak plazalara zarar vermeme mantığında planlanmış olsa da, zararın neresinden dönülürse kardır.

Stadyum yönünden gelen araçlar Ankara yönüne eğer alt geçitten gidemeyecekse, bu alt geçit istenilen randımanı veremeyecektir. Başka illerde ‘çatal’ alt geçitler mevcuttur. Belediye ilgililerinin PARK AFYON sahiplerine bir ‘söz’ verdiğinden bahsediliyor. Bu alt geçitin bu nedenle ‘çatal’ yapılmadığından söz ediliyor. Belediye Başkanımızın böyle bir söz vereceğini düşünmüyorum. Ama Belediye’nin bu yanlış projeyi değiştirmemesi, bu tür dedikodulara da meydan vermekte.

Belediye Başkanımızın bir an önce bu duruma el atması gereklidir.

Şehrimizin geleceği açısından bu önemlidir.

O alt geçitin haricinde diğer noktalar içinde acilen alt geçitler devreye alınmalıdır.

**

Altıncı sebeb’te ‘Trafik Ekipleri’ nin az olmasıdır.

O gün sıkışan trafik nedeniyle, İl Trafik Müdürümüz Ahmet Beyi aradım.

Durumu ilettim.

Ve sordum, Şehir içi trafik ekip sayısı kaç?

Kaç tane olduğunu düşünüyorsunuz?’ diye karşı bir soru aldım.

Bu soruyu yanımdaki dostlara sordum, her birinden farklı bir tahmin geldi. Erdal Sayar’a sordum, ’50 ekip vardır’ dedi.

İlettim Müdür beye.

Güldü.

Şu anda bir kaza var, ekibimin birisi orada görevli. Diğeri Vilayet kavşağında görevli. Bir diğeri de müze kavşağında. Toplamda üç ekibim var’ dedi.

Hayret ettim.

Dostlarımdan aldığım tahminlerin en azı 20 ekip’ti.

Topu topu üç şehir içi trafik ekibiyle Afyonkarahisar Merkez trafiğini yönetmek büyük bir başarıdır. Tebrik ve takdir ediyorum Trafik Şube Müdürlüğünün tüm ilgililerini.

Ve buradan özellikle Bakanımıza ve Milletvekillerimize bu durumu iletmek istiyorum.

Afyonkarahisar’a acilen Polis takviyesi gereklidir.

Diğer şubelerimiz içinde takviye şarttır.

Bir notu da aktarmam da yarar var.

Geçenlerde bir proğram nedeniyle Korel Termal oteldeydik.

Milletvekilimiz Ali Özkaya ve Emniyet Müdürümüz Fahrettin Şen konuşurken konu ‘personel eksikliği’ne geldi.

Ali Özkaya, Emniyet Genel Müdürünü aradı. Bir süre sohbet ettiler.

Bir söz aldı Ali Özkaya, Genel Müdürden.

Afyonkarahisar’a gelecek olan personel sayısında önemli bir artış’ yapılmasının sözüydü bu.

Sayıyı da netleştirdi Ali Özkaya.

Ben şimdi burada yazmayayım ama, Emniyet Müdürümüzü memnun eden bir rakam.

//

//

//

Şeker Fabrikası yatırımı ile ilgili ...

Hafta sonu Şeker Fabrikasında yapılan toplantıdan bahsetmiştim.

Dün notlarımı kontrol ederken farkettim.

Bir hususa değinmeyi unutmuşum.

Aslında yazının içerisinde geçiyor ama, özellikle belirtilmesi gereken bir diyaloğ vardı onu atlamışım.

Türk Şeker, Afyon Şeker Fabrikasına 100 milyon TL civarında bir rakamda yatırım yapacak.

Bu yatırım öyle pat diye istenilir istenilmez sağlanmadı elbette.

Ali Özkaya ve Hatice Özkal bu konuyla birebir uğraştılar.

Ama bir faktör daha var bu konuda ilgili Bakana ‘ısrar’ eden.

Tabiki Bakanımız Veysel Eroğlu.

Ali Özkaya yatırım ile ilgili Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan ile görüşmeden önce Bakanımız Eroğlu ile bu konuyu görüştüler.

Daha sonra konu Lütfi Elvan’a aktarıldı.

Lütfi Bey’den olumsuz cevap gelince, Ali Özkaya durumu aktardı Bakanımız Veysel Beye.

Veysel Bey, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan’ı aradı.

Bu yatırımın Afyonkarahisar için çok önemli olduğunu vurguladı, üzerine basa basa.

Ve bir şey daha söyledi;

Bizi kırmayacağınızı biliyorum Lütfi Bey. Karaman ile ilgili olarak bizim Bakanlıktan bir isteğiniz olursa da söylemeniz yeterli’ anlamında ifadelerde bulundu.

Kalkınma Bakanımız Lütfi Elvan Karaman’lı.

Orman ve Su İşleri Bakanlığının da orada önemli işleri var.

Yani bir anlamda, ‘al gülüm – ver gülüm’.

Kalkınma Bakanımız Lütfi Elvan, Milletvekilimiz Ali Özkaya ile görüştükten sonra Bakanımız Veysel Eroğlu ile iki kez daha görüştü.

Üç görüşmenin tek konusu da bu 23 milyon Euro’luk yatırım ile ilgiliydi.

Bakanımız ve Milletvekillerimizin ısrarlı takibiyle, Kalkınma Bakanı Lütfi ElvanTamam’ dedi.

Emeği geçenlere teşekkür ediyoruz bir kez daha.

//

//

Bay Bukelamun...

Dünkü yazımda bahsettiğim Jandarma İl İmamı Ahmet Aşık ile ilgili yazıdan dolayı çok sayıda teşekkür aldım.

Bende teşekkür ediyorum Okurlarımıza.

Her ne kadar FETÖ/PDY örgütündekiler, yakınları, sempatizanları ‘rahatsız’ olsalar da yazılarımızdan, Okurlarımızın sözleri, mesajları bizlere güç veriyor.

Bukelamun gibi olanlarda yok değil.

Her dönemde oldular, olmaya da devam edecekler.

Bunu da biliyoruz.

Bukelamun demişken...

15 Temmuz 2016 akşamıydı.

Bu FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün kalkışması anlaşıldıktan sonra apartmandan çıkıp Gazete büroma gelmiş ve daha sonra tekrar apartmana geldiğim anda, oralarda bulunan bir zat-ı muhterem ‘alaylı alaylı’ ifadelerle bakıyordu bana doğru.

Malum biz daha 15 Temmuz yaşanmadan aylar önce bu FETÖ/PDY ile ilgili Afyonkarahisar’da yapılan operasyonları sayfalarımıza taşımış, onlarla ilgili iddiaları yayınlamıştık.

Bazen bir kişiye bir şey demenize gerek yoktur.

Bir bakış bile sayfalar dolusu yazıyla anlatamayacağınız şeyleri anlatabilir.

İşte o zat-ı muhteremin o bakışı ve yanındakilere benimde duyabileceğim şekildeki sözlerini unutmam mümkün değil. Küfür - hakaret yoktu o sözlerde ama, özellikle Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik eleştirel sözlerdi.

Aradan günler, haftalar, aylar geçti...

Bu zat-ı muhterem öyle bir Recep Tayyip Erdoğan hayranı oldu ki, AK Parti Yönetimindekiler bile O’nun kadar hararetle savunamaz.

Bu derece değişiminden dolayı tebrik mi etmek, yoksa başka bir şeymi demek gerek böylelerine?

**

Doğru fotoğraf...

Dünkü yazıdan bahsetmişken, arşivimde FETÖ/PDY örgütüyle ilişkili yüzlerce fotoğraf var.

Dün yayınladığım fotoğrafta yine FETÖ/PDY örgütüyle ilişkili bir şüpheliye ait. Ahmet Aşık’ın fotoğrafı yerine O kişinin fotoğrafı yayınlanmış yanlışlıkla.

O fotoğraftaki kişi FETÖ/PDY şüphelisi Yunus Emre Aslan.

İtirafçı oldu. 1 yıl 10 ay ceza aldı.
FETÖ/PDY Afyonkarahisar Jandarma İl İmamı Hikmet kod adlı Ahmet Aşık ise dün belirttiğim gibi 26 yıl ceza almıştı.

498 bin 54 TL de para cezası...

Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesinde bugüne kadar FETÖ/PDY ile ilgili verilmiş olan en yüksek ceza, Hikmet kod adlı Ahmet Aşık’a verildi.

**

Son durum...

FETÖ/PDY ile ilgili verilen ceza konusuna girmişken, geçen hafta sonu itibariyle İlimizdeki son durumu da aktarayım.

Bilindiği gibi İlimiz 2. Ağır ceza Mahkemesi, FETÖ/PDY davalarına bakmakta.

Çok yoğun çalışıyorlar.

Kılı kırk yarıyorlar.

İsabetli kararlar veriyorlar.

Tüm Türkiye’ye örnek gösteriliyorlar.

Cumhurbaşkanımızın katıldığı Ankara’daki Şura’da Afyonkarahisaryıldız’ bir İl’di.

Gelelim son duruma...

Kovuşturma aşamasındaki dosya sayısı 880

Bu dosyalardaki sanık sayısı 965

Bu dosyalardaki tutuklu sanık sayısı 516

Bu dosyalardaki adli kontrollü sanık sayısı 145

Hakkında yakalama kararı verilen sanık sayısı 1

Bu dosyalardan bugüne kadar tahliye edilen sanık sayısı 115

Kesinleşen dosya sayısı 92

Karar verilen dosyalara baktığımızda;

Mahkumiyet:

Dosya sayısı 429

Hükümlü sanık sayısı 480

Beraat:

Dosya sayısı 53

Beraat kararı verilen sanık sayısı 60

Diğer:

Dosya sayısı 151

Sanık sayısı 151

İstinaf Aşamasındaki dosyalara baktığımızda;

Dosya sayısı 358

Red sayısı  0

Onama sayısı 14

Bozma sayısı 8

**

Dedim ya, Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesi yoğun çalışıyor, kılı kırk yarıyor her dosya için ve isabetli kararlar veriyorlar. İstinaf’tan gelen 8 bozma kararı ise dosyanın esası ile ilgili değil.

Tebrik ediyoruz Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ve Üyeleriyle, tüm çalışanlarını.