Toplantıya Türkiye’nin yanı sıra Avrupa Birliği, ABD, Arjantin, Avustralya gibi birçok ülke ile Afrika ve Pasifik Devletleri adına Jamaika’dan Bakanlar ve üst düzey temsilciler katılım sağladı. Toplantıda, COVID-19 salgını sonrası toparlanmayı teşvik etmek amacıyla DTÖ 12. Bakanlar Konferansı için temel önceliklerin neler olduğu ve somut sonuçlar elde etmek için gerekli koşullar ele alındı. Toplantıda balıkçılık sübvansiyonları müzakerelerinin başarıyla sonuçlanabilmesi için uzlaşı sağlanması gereken temel unsur da tartışıldı.

 ‘TİCARET AKIŞLARI DEVAM EDİYOR’

Bakan Pekcan, toplantıda yaptığı konuşmada, COVID-19 salgını sürecinde temel ürünlerin sürdürülebilir arzı ve ticaret akışlarının devamının küresel anlamda en önemli konulardan birini oluşturduğunu vurguladı. Salgının tüm ülkelerin karşılıklı olarak birbirlerine bağımlı olduğunu ve uluslararası ticaretin pandemiyle mücadelede hayati bir araç olduğunu bir kez daha gösterdiğini belirten Pekcan, bu nedenle DTÖ’ nün etkin işleyişinin her zamankinden daha fazla önem taşıdığını söyledi.

 ‘BİR AN ÖNCE SONUÇLANDIRILMALI’

Pekcan, “COVID-19 salgınından kurtulmayı teşvik ederken, en iyi aracımız kesinlikle serbest, adil ve öngörülebilir küresel ticaret yapısı olacaktır” dedi. Bakan Pekcan, DTÖ 12. Bakanlar Konferansı’na doğru gidilen süreçte, tüm ülkelerin menfaatine hizmet edebilecek ve kutuplaşmayı önleyebilecek bir DTÖ Genel Direktörüne ihtiyaç olduğunu dile getirirken, Genel Direktörlük seçim sürecinin bir an önce sonuçlanması gerektiğini ifade etti.

 ‘ÖNCELİĞİMİZ SORUNLARIN ÇÖZÜLMESİDİR’

DTÖ kurallarının günümüz koşullarına göre iyileştirilmesi yönündeki reform tartışmalarının,  çok taraflı ticaret sisteminin pandemi sonrası dönemde yeniden güçlü ve etkili hale gelmesi için çok önemli olduğunu belirten Pekcan, “Bu doğrultuda, Türkiye olarak önceliğimiz DTÖ’ nün yargı organı olan Anlaşmazlıkların Halli Mekanizması Sistemindeki sorunların çözülmesidir ” dedi. Ticaret Bakanı Pekcan ayrıca, DTÖ'nün temel işlevlerinden birinin gelişme yolundaki ülkelerin ticaret kapasitesini artırmak olduğunu vurgularken, DTÖ'nün reformu tartışmaları ile ülkelerin kendi kalkınma seviyelerini kendilerinin belirme hakkı arasında bir bağlantı olmadığının altını çizdi.

>>ODAK HABER MERKEZİ