Hikâye dememiz sözün gelişi... Anlatacağımız yaşanmış olay.
Bir senaryo yazarı... Bir yönetmen... Birkaç oyuncu... Alın size tiyatro oyunu.
Hep pembe dizi olacak değil ya... Buna da kara mizahtrajedi gösterisi denilir.
Eserde aşk, meşk sahneleri yok... Dramağıt, gözyaşı var.

***


1'inci perde... "Yasaklar"
Askeri darbe... 12 Eylül 1980... Silahlı kuvvetler, ülke yönetimine el koyar... Demokrasi tatilde.
Başbakan Süleyman Demirel ile ana muhalefet partisi CHP lideri Bülent EcevitHamzakoy'a yollanır.
Milli Selamet Partisi lideri Profesör Necmettin Erbakan ile Milliyetçi Hareket Partisi lideri Alpaslan Türkeş de Uzunada'ya.
Ve bir gün... İmam hatip okulu müdürü, İngilizce öğretmenini odasına çağırır.
- Hoca hanım... Yarından itibaren başını açacaksın.
- Müdür Bey... Başımda yıllardır bone var... Çıkaramam.
- Öyleyse bundan sonra okula giremezsin.

***


2'nci perde... "Gözyaşları"
Nuran öğretmen, kendisini tutamaz... Ağlamaya başlar... Hüngür hüngür.
Evine gider... Gözyaşları, yanaklarından süzülmeye devam eder.
Akşam... Kocası eve gelir... Profesör Ekrem Pakdemirli.
Hanım... Ne olduNedir bu gözyaşları?
Nuran öğretmen, "Başıma neler geldi neler?" der... Başlar anlatmaya.

***


3'üncü perde... "Formül"
Ekrem Pakdemirli, akıllı... Pratik... Çözüm insanı... Hemen bir formül bulur:
Hanım... Sabah, çarşıya git... Kendine bir peruk al... Boneyi çıkar, başına peruk tak.
- Hayır hayır... Bugüne kadar hiç peruk takmadım... Benim bonemin kime, ne zararı var? Çıkartmayacağım.
- Öyleyse... Seni bone ile okula sokmayacaklarına göre... Öğretmenliği bırak.
Yılların öğretmeni Nuran Hanım, sabah istifasını yazar... Gözyaşları, kâğıdın üzerine damlar.
Elveda öğretmenlik.

***


4'üncü perde... "Fırtına Bakan"
Ekrem Pakdemirli... Dostumuzdu... Hiper değil, süper aktifti.
1983... Asker kışlasına döner... Demokrasiye geçiş... Anavatan Partisi, tek başına iktidar... Turgut Özal da Başbakan.
Özal... Ekrem Hoca'yı iyi tanır... Çağırır:
Ekrem... Haydi göreve.
Başbakan Başdanışmanlığı... Dış Ticaret Müsteşarlığı... Milletvekilliği... Ulaştırma Bakanlığı... Maliye Bakanlığı... Başbakan Yardımcılığı.
Dedik ya... Süper aktif. Tutabilene aşk olsun.
Sabahın 06.30'unda makamına giderdi... Personel de o saatte gelmek zorundaydı.

***


5'inci perde... "İntikam"
Unutmadığımız bir anı... Bakan Ekrem Pakdemirli ile Meclis'te karşılaştık... "Yavuz, özledim" dedi.
"Uygun bir zamanda" buluşmaya karar verdik.
2 gün geçti... Özel kalem müdürü aradı:
- Sayın Bakan, yarın saat 06.30'da makamında kahve içmeye bekliyorlar.
- Lütfen söyleyin, beni daha medeni bir saatte davet etsinler.
Az sonra... Yine telefonum çaldı:
- Söylediklerinizi Sayın Bakan'a arz ettim... Sizi saat 07.00'de bekliyorlar.
- Gelemeyeceğim... Özür dilerim.
Aradan 2 gün daha geçti... Yine telefon... Yeni davet:
Sayın bakanımız, sizi yarın saat 09.00'da İstanbul'da, Tarabya Oteli'nde, odasında kahvaltıya bekliyorlar.
Ben Ankara'da yaşıyorum... Hoca, İstanbul'a çağırıyor.
Ankara'da... Sabahın erken saatinde... Davetine gitmedim ya... İntikam alıyor.
Rahmet istedi... Çok renkli bir kişilikti.

***


6'ncı perde... "Özal Çankaya'da"
Turgut Özal, Cumhurbaşkanı seçilir... Herkeste bir merak:
"ANAP Genel Başkanı ve Başbakan kim olacak?"
Özal, "sondaja" başlar... Çevresindekilere sorar.
Güneş Taner, Ekrem Pakdemirli'yi önerir.
Sonra... "En uygunu Pakdemirli Hoca" diyenler çoğalır.
Ve... Cumhurbaşkanı Özal... Pakdemirli'yi çağırır:
- Ekrem... Bilirsin seni ne kadar çok severim... Zekisin... Çözüm odaklısın... Çalışkansın... Benden sonra Anavatan Partisi'nin başına geçmeye ve Başbakanlık yapmaya layıksın... Başarılı bir kariyere sahipsin.
- Teşekkür ederim Sayın Cumhurbaşkanım.
- Fakat... Yanlış anlama... Bir sorun var... Eşinin başı kapalı.

***


7'nci perde... "Turgut abi"
Turgut Özal'a, "Sayın Cumhurbaşkanım" diyen Ekrem Hoca bozulur... Kafasının tası atar.
"Turgut Abi" diye konuşmaya başlar:
- Eşimi tanıyorsunuz.
- Elbette... Nuran'ı iyi tanırım... Severim... Semra da çok sever.
- Turgut Abi... Nuran, 2 fakülte mezunu... İngilizcesi mükemmel.
- Hepsini biliyorum Ekrem... Ama... Asker var... Üniversite var... Basın var... Yarın sen Başbakan olunca, "Eşinin başı kapalı" diye tutturacaklar... Kıyameti koparacaklar.
- Ne yani Turgut Abi? Başbakan olacağım diye... Bunca yıllık eşimden boşanayım mı?
Nuran öğretmenin başındaki bone nedeniyle, Profesör Ekrem Pakdemirli, Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Başbakan olamamıştır.

***


8'inci perde... "Tanık çok"
Hikâyemizi bilen çok... Ama... Bir kısmı, sizlere ömür.
Allah sağlıklı ömür versin, hayatta olanlar da var.
Örneğin Güneş Taner... Örneğin Mehmet Keçeciler... İkisi de Turgut Özal'ın, "Kozmik odasındaydılar." Eve randevusuz girenlerden.
Semra Özal da, bu yaşananları iyi bilir.
Bunları rahmetli Prof. Pakdemirli anlatmıştı... Onun sağlığında yazmıştım.
Şimdi... Başörtüsü siyasetin gündeminde ya... Yeri ve zamanı geldi... Bir kez daha yazmak gerekti.