Anketçilik ayağa düştü... Anketler de işportaya... Ortalık anketten geçilmiyor.
Öylesine ki... Anket sonuçları havada uçuşuyor.
Kime inanacaksınız? Hangi ankete?
Sonuçlar öylesine farklı ki, insanın kafası karışıyor.
En iyisi, kendi anketini kendin yapacaksın.
Sahada dolaşacaksın.
Bugün... Sahadan izlenimler.

***


AK Parti
Rusya-Ukrayna Savaşı'nda,
Türkiye'nin izlediği tarafsız politika... Uluslararası ilişkilerde Türkiye'nin ağırlığını hissettirmesi... İlk Evim, İlk İşyerim projesi... Alevi açılımı... Birbiri ardına hizmete giren altyapı, ulaştırma projeleri... Enerji politikaları... Terörle mücadele...
Gözlemimiz: Seçim yaklaştıkça... Erdoğan, mesafe alıyor.

***


CHP
Kemal Kılıçdaroğlu, son aylarda çok hareketli... Sürekli dolaşıyor... Konuşuyor.
Bir gün, "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" diyor... Bir gün, "Başörtüsü."
Ankara... İzmir... İstanbul... Elazığ... Sakarya... Balıkesir... Giresun... Samsun... Amasya... Niğde... Edirne... Erzurum... Ağrı... Yorulmuyor, geziyor.
Grup toplantıları... Mitingler... Ev ziyaretleri...
Esnaf gezileri... Gençlerle sohbet... Elinden geleni yapıyor.
Ancak... Her şey, sonucuyla ölçülür.
Sonuç... Futbolda goldür.
Siyasette oy.
Bazı anketçiler, tırmandırıyor ama...
Sahadaki tablo:
CHP oyu artmıyor... Yerinde sayıyor.

***


İYİ Parti
Meral Akşener... İYİ Parti... "CHP'den daha hareketli... Daha çok ilgi görüyor" gibi.
"Parti içi disiplin" konusunda... "CHP'den çok daha özenli" gibi.
CHP'de... Sabah erken kalkan, kafasına göre konuşuyor.
İYİ Parti... CHP gibi dağınık bir görüntü vermiyor.
Saha gözlemleri:
İYİ Parti, kıpır kıpır... En azından yerinde saymıyor.

***


6'lı masa
Bir siyaset mühendisliği.
Başlangıçta, "ciddi, önemli bir muhalefet hareketi" görüntüsü vermişti.
Karşılık bulmuştu.
Ama... Masadakiler, erken yoruldu... Yıprandı.
1. Altılı masa, kendi içinde çelişkili.
2. Masanın en büyük ayağı CHP... Fakat CHP'nin içinde sorun var... Sorunlar demek daha doğru.

***


"Hassas" konular
Sokaktaki vatandaş, ulusal konuların günlük siyasete, "meze, çerez" olmasını istemiyor.
Örneğin;
Karadeniz'deki doğalgaz sondajıyla "dalga geçilmesi" rahatsız ediyor.
Mavi vatan... Herkesin, sahiplenmesi gereken bir devlet politikası.
Ama... "Hafife alınması" kamuoyunun hoşuna gitmiyor.

***


"Birinci" Ecevit
Bülent Ecevit'in, CHP Genel Başkanı oluşu... Ve yükselen CHP dönemi.
Dağlara, taşlara "Karaoğlan" yazılıyor.
Karaoğlan rüzgârı, siyasi dengeleri sarsıyor.
O günlerde, Ecevit'in yanında, kadrosunda, kozmik odasında kimler vardı? Hatırlayalım.
Prof. Turan Güneş... Prof. Besim Üstünel... Prof. Haluk Ülman... Deniz Baykal... Erol Çevikçe... Prof. Uğur Alacakaptan... Ve daha nice devedişi gibi isimler.
"Fikir üretim merkezi" gibi bir kadro.
1977... CHP'nin oyu yüzde 42... Tarihi rekor.

***


"İkinci" Ecevit
Süleyman DemirelBaşbakan...
Ecevit, Ana Muhalefet Lideri.
Türkiye, denizlerde petrol aramak istiyor.
Hora... MTA Sismik-1 adlı gemi... Kıbrıs açıklarında, Ege'de araştırmalara başlıyor.
Yunanistan, kıyametleri koparıyor... Dünyayı ayağa kaldırmaya çalışıyor.
Böyle bir dönemde...
Muhalefetten ne beklenir?
Elbette, Türkiye'nin izlediği politikanın arkasında durması.
Ecevit, tam tersini yapıyor.
"Hora nedir ki? Bir balıkçı teknesi" diyor.
Türkiye'nin enerji açılımı ile alay ediyor... Dalga geçiyor... Yunanistan'ı sevindiriyor.
İşte... CHP'de, geriye gitme döneminin başlangıcı.
Artık, kozmik odada eski yıldızlar yok... Dev isimler küstürülüyor... Parti, kan kaybediyor.

***

Kadro
O kadar önemli ki.
CHP, insan hazinesi bakımında zengin.
Yararlanabileceği akil insan çok.
Tecrübe küpü isimler.
Hikmet Çetin gibi... Osman Korutürk gibi... Onur Öymen gibi.
Ve genç akademisyenler... Girişimciler... Araştırmacılar.
Ama... Partinin kapısı kapalı.
Onlara kulak verilmiyor.
Kadro daralıyor... Fikir üretmek zorlaşıyor.
Dedik ya... "Kadro... Kadro... Kadro... Çok önemli."

***

 


Takvimden bir yaprak
Turgut Özal'ın, yükseliş dönemini hatırlayalım.
Yanında, dört siyasi eğilimi temsil eden isimler vardı.
Ve... Devlette yetişmiş, pişmiş bürokratik kadro.
Bitmedi... "Özal'ın prensleri" diye adlandırılan genç beyinler.
Özal, böyle bir ekiple yükselişini sürdürdü.
Ekip dağılınca... Çevre başkalaşınca, Anavatan Partisi, geri geri gitmeye başladı.
Siyaset... Bir takım işi.
Takım da, iyi oyuncularla kurulur.
Aksi halde... Maç kazanmak zordur.

***


Uzun sözün kısası
Türkiye... Eski Türkiye değil.
Ve Türkiye, eksen değiştirmek... Batı'dan kopmak istemiyor.
Ama... Türkiye, eksen değiştirmeye zorlanıyor.
Özetle... Bugün... Batılılaşmak... Batı dünyasının vazgeçilmez bir üyesi olmak için... Batı ile mücadele eden bir Türkiye var.
Böyle bir süreç... Her siyasi parti için, yeni politikalar üretmeyi gerektiriyor.
Dünün arabaları ile bugünün otoyollarında hızlı gidemezsiniz.