ANILAR ( DIŞLANMA )
Büyük bir üniversitemizin tanınmış bir fakültesinde
cereyan eden dışlanmaya (mobbing, yıldırma, bezdirme
) ilişkin olay bütün örgütler için geçerli bir örnektir.
Yıllar önce kurumlarda dışlanma itirazları
öne çıkmış ve bu konuda çok sayıda şikayet tartışma
konusu olmuştu. Zamanla dışlanmanın somut delillere
dayanılarak tespiti başarılı olamamıştı. Dışlanmanın
hukuki temele oturtulma çabası da fazla bir itibar görmemişti.
Dışlanma olayının en fazla görüldüğü kurumların
başında da üniversiteler gelmektedir. Mevcut
uygulamada ise siyasi baskılar yüzünden yükseltimler
siyasilerin tercihine bağlı olduğu için dışlanma
farklı bir siyasi boyut kazanmıştır. Yıllar önce bir profesörün
akademik çalışmalarının engellendiği ve
kendisinin dışlandığı suçlamasıyla YÖK’e başvurmuş
olduğu bir YÖK Denetleme Kurulu üyesinin bu konuyu
incelemek üzere üniversiteye gelmesi ile öğrenilmişti.
Bu konuda üniversite rektörlüğünün YÖK’e gönderdiği
aşağıda yer alan yazı benzer olayların bir örneğini
açıkça ortaya koymaktadır:
“ Profesörün üyesi olduğu anabilim dalı Üniversitemizin
en başarılı olan fakültelerinden birinin birimidir.
Anabilim dalının başarıları ulusal ve uluslararası
alanda fakülteye itibar ve övünç kazandırmıştır.
Yüzlerce makale, çok sayıda ulusal ve uluslararası
toplantılara katılım ve çok sayıda araştırma
görevlisine uzmanlık eğitimi vermek performans raporlarında
yer almaktadır.
Bu anabilim dalında halen 5 profesör bulunmaktadır.
Bu elemanlardan biri hariç diğerleri aralarında
mesleki sevgi ve saygıyla ilişkilerini sürdürmektedirler.
Şikayetçi profesör akademik çalışmalarını bir
yana bırakıp, ulaşabildiği her makama sayısız şikayet
başvurularında bulunmuştur. Birimin diğer öğretim
üyeleri ise asli görevlerinin yanında bu şikayet
konularıyla meşgul olma zorunda bırakılmışlardır.
Bu öğretim üyesi mesaisinin önemli bir bölümünü
huzur bozucu konulara ayırmaktadır. Özellikle diğer
öğretim üyelerini bilimsel çalışmalarını engellemek
ve kıskançlık sonucu kendisini dışlamakla suçlamaktadır.
Meslektaşları ise akademik terbiye
içinde özveri ile çalışmalarını sürdürmektedirler. Şikayetçi
profesörün kıskanılacak bir özelliği de bulunmamaktadır.
Akademik ve hiyerarşik bir yapıda
sürekli huzursuzluk yaratan ve ilişkileri bozan bir eleman
doğal olarak kendisini dışlanacak bir pozisyona
getirir.
Bu profesör yıllar önce tam gün uygulamasından ayrılmıştı.
Bu tercihi yapan öğretim üyeleri kendi dalındaki
bilimsel çalışmalara genellikle katılamamaktadırlar.
Yalnızca fakültenin programında yer alan
bazı dersleri yürütmektedirler.
Bu öğretim üyesine karşı şimdiye kadar büyük bir
hoşgörüyle bir işlem yapılmamıştır. Ancak içinde bulunduğu
gruptan kendisini dışlayan bir kimsenin tekrar
itibar kazanması da mümkün değildir.”
Yaptığı münasebetsizliklerden sonuç alamayan bu
eleman huzursuzluk içinde emekli olacağı günü beklemektedir.
Genç öğretim elemanlarının bu örnekten
kendilerine ders çıkarmalarını dilerim.