Yeni yıla giriyoruz., 2022 senesinin  ne kadar hızlı geçtiğini düşünüp, şaşırıyorum.

Yeni yıla girerken günlerin aktığını düşünürken Rahmetli babamın sözü geliyor aklıma:

Uzun yıllar önceydi. Hayatın meşguliyeti ile gece gündüz yoğun bir tempoda çalışıyordum.

Böylesi bir zamanda babam beni karşısına aldı ve dedi ki;

-Bak evlat bu yaşların değerini kıymetini bilesin.Yaşın 50 yi geçtikten sonra yılların nasıl geçtiğini anlamazsın bile.Hafta geçti zannedersin ay geçmiştir.Ay geçti sanırsın koca bir yıl geçmiştir belli yaştan sonra bu böyledir.’

O günler bu sözleri kavramadık belki de kavramak istemedik.

Ama belli bir yaştan sonra geçen zamana yetişmeniz mümkün değil

 

Kar- Tebrik kartı-Kuzine-Bilet ve Tombala

Geçmişe yolculuk yaptık madem çocukluk yılbaşında aklımızda kalanları da paylaşalım…

Çocukluğumda her yılbaşı kar yağardı. Lapa lapa yağan kar her tarafı beyaz örtü ile kaplardı. Yılbaşı gelmeden günler öncesinden yılbaşı tebrik kartları alınır özenle yazılır ve postaya verilerek uzakta olan tanıdıkların yeni yılı kutlanırdı.Şimdiki gibi toplu mesaj atarak yılbaşı kutlamasından daha samimi kokardı  butebrik kartları…

Mahallenin çocuklarının gündüz kızaklarla kaydığı ve buzlandırdığı doğal pistte gece ahşap merdiven ile iyi kayılırdı.Bir kaç aile bir evde toplanırdı.Yalnız yılbaşı olmazdı.

Doğalgaz da yoktu. Evlerde soba vardı. Saç sobaların yerini dökme kuzine sobalar alınca ev kadınları biraz rahatlamıştı. Bu sobalar çok fonksiyoneldi. Böreğin pişmesi için fırına gitmeye gerek yoktu. Börek yılbaşı sofrası için kuzinenin fırınında pişerdi. Kuzinenin üstündeki alan genişti. Bir tarafta çay kaynarken diğer tarafta mısır patlatılırdı. Zaman zaman da üstüne “Evin havası değişsin” diye mandalina ya da portakal kabukları konurdu. Ve de odayı kuzine ısıtırdı.

İnsanlar umutla milli piyango bileti alırdı. Çekiliş radyo ve TV canlı olarak yayınlanırdı. Saati geldiğinde herkes biletini eline alıp okunan rakamlara kilitlenirdi. Mili Piyango devlete aitti.Şimdiki gibi büyük ikramiye satılmayan bilete çıktı endişesi olmazdı.İkramiye çıkmasa da ‘para devlete gidiyor’ denirdi.

Birlikte oynanan oyunlar içinde en heyecanlısı tombala idi. Siyah torbadan taşları çekip sayıları okuyan, gür sesli birisi olurdu.. Oyunun sonlarına doğru heyecan artar ve tek sayı ile tombala bekleyenler kartlarını ellerine alıp, örneğin “Hadi bir 45” diye torbadaki rakamlara seslerini duyurmaya çalışırlardı. .1. çinko-2 çinko ve tombala…

Kardan Adam

Saat 24:00’te ışıklar söndürülüp yakılırdı. Sayılar geriye doğru sayılırdı.

Yeni yıla girerken zamanın en ünlü sanatçısı TV de şarkılarına başlardı.Zeki Müren en makbül yılbaşı şarkıcısıydı.

Kutlamalardan sonra misafirler evlerine yolcu edilirdi.

Misafirler yolcu edilirken kartopu oynanırdı. Gündüz yapılan kardan adam etrafında şarkılar türküler söylenirdi. Kardan adamın kolu süpürgeden kaşlar kömürden,burun havuçtan olurdu .Başına şapka boynuna atkı çevrilirdi.

 

Umutlar ve beklentiler

Eskiye bir virgül koyalım ve dönelim günümüze…

İşte göz açıp kapanıncaya kadar geçen zamanda 2023 geldi kapıya dayandı.

Günleri ardı sıra yaşarken, “yılbaşı” gibi dönüm noktalarından geçerken insan ister- istemez kendini dışarıda tutup, şöyle geçen zamana bir bakıveriyor.

Belki sorguluyor da.

Dünyada, ülkesinde, hayatında neler olmuş?

Kendisi bu olan- bitenin neresinde durmuş?

Kafasında bir de “idealler” vardıysa, onlara ne kadar yaklaşabilmiş? Tüm bu düşüncelerin yanına yeni yıla dair planlar, hayaller, umutlar ekleniyor. Hepsi birlikte harmanlanıp, içimizde bir yer edene kadar,

Eğer bizi etkileyen ciddi olaylar yaşanmışsa, hayat zaten o andan itibaren değişime uğruyor.

Yeni yılın en güzel yanı, adı üstünde, bir yeniliği taşıması ve buna paralel olarak motivasyonlarımızı bir parça yükseltmesi.

Umut aşılaması yeni umutlar,yeni beklentilere tabiî ki…

 

Her anımız kayıt altında bilesiniz

 Bugünlerde birçok dergi, internet sitesi 2022’den çarpıcı kesitleri yayınlıyor. Gazeteler ve televizyon kanaları yılın en önemli olaylarını sunuyor izleyenlerine. En ilginç haberler, en güzel fotoğraflar, en çok konuşulanlar yazılıp çiziliyor.

Tüm bunlar, eminim ki bir gün 21. yüzyıl tarihi yazıldığında çok önem kazanacak, bir kaynak sıkıntısı yaşanmayacak.

Diğer yandan birebir yaşadığımız günlerin, kimilerini hâlâ anlamlandırmaya çalıştığımız olayların bugünden “tarihselleştirilmesini” ucuz, popüler bir çabası var.

Dijital teknolojinin bir sonucu olarak her anımız kayıt altında adeta..

Kim bilir, belki geleceğin biyografilerinde, kahramanların kredi kartı harcamalarından, e- postalarına kadar tüm yaşamını eksiksiz okuyor olacağız...

İnanıyorum ki, her birimizin geçtiğimiz yılda yeni öğrendiği, paylaşmak isteyeceği ve istemeyecekleri vardır.

Hani her daim deriz ya ‘Acısıyla tatlısıyla günlerimiz geçiyor’ diye…

İşte tam da öyle bir yaşamın içindeyiz.

Yazıya noktayı koyalım artık…

Yaşam size, sevdiklerinize, iyiliği için duacı olduğunuz insanlara, ihtiyacı olan herkese cömert olsun, cömert davransın...

Yeni yılda umutlarımız yeşermeye devam etsin.

Yeni yılınızı kutluyorum.

Yarınlarımız mutlu ve aydınlık olsun inşallah…

 

Yeni yıl adına bir fıkra ile yazımıza noktayı koyalım:

Hoca’nın oğullarından biri yakın köylerin birinde çömlekçilik yapıyormuş.

Bir gün Hoca yanına gidince:

"Baba, bütün paramı şu çömleklere yatırdım" demiş. "Hava güneşli olurda zamanında hepsi kurursa zengin olacağım. Ama yağışlı olursa anam ağlayacak!"

Hoca oradan ayrılıp başka bir köyde oturan büyük oğluna uğramış.

Oğlu:

"Baba, varım yoğum şu tarlada, zamanında rahmet yağarsa zengin oldum gitti. Kuraklık olursa anam ağlayacak" demiş.

Hoca eve canı sıkkın dönmüş.

Karısı:

"Hayrola efendi, yüzün neden asık" demiş.

"Benimki bir şey değil"demiş Hoca; "Asıl Sen kendi halini düşün. Yağmur yağsa da yağmasa da bizim oğlanlardan birinin anası ağlayacak"