Geriye sayım başladı... Cuma... Cumartesi... Ve "güle güle 2022". Bir yılı geride bırakırken... Kısa bir gezintiye ne dersiniz?
Hani 2022'de erken seçim olacaktı? Muhalefet liderleri, siyaset mühendisleri aylarca bunu söyleyip durmadılar mı?
Ne oldu? Nerede erken seçim?
"Acaba" diyoruz... İçlerinden biri çıkıp da "yanılmışım" diyecek mi?

***


Erken seçim sopası
Eskiden... 60-70 yıl önce... Kars'ta, Ardahan'da, Sarıkamış'ta... Uyumayan çocuğu "Ruslar geliyor" diye korkuturlardı... Uyuturlardı.
2022'de de... Bazı liderler... Milletvekillerini "erken seçim sopasıyla" korkuttular:
- Uslu durun... Erken seçim geliyor... Beni üzeni yeniden aday göstermem ha!
Yalan mı?.. Aynen böyle olmadı mı?

***


Gözlem
Türkiye'de en çok gezen...
Sahanın nabzını tutmaya çalışan bir gazeteci olarak...
"Gözlemimiz" o ki: Masa eğer altı ayaklı değil de... "Üç ayaklı" olsaymış... Bizce daha derli toplu ve güçlü olabilirmiş.

***


Masanın fotoğrafı
Yılın en fazla konuşulan konularından biri de "İttifak... Altılı masa" olayı.
Siyasette ittifakın "olmazsa olmaz" üç temel ayağı vardır:
Ciddiyet... Samimiyet... Ve güven.
Liderler birbirlerine "medya üzerinden" mesaj gönderiyorlarsa... Biri diğerine "İçişlerime karışma" diyorsa... Öteki "Biz noter miyiz?" diye soruyorsa...
Ciddiyetten, samimiyetten, güvenden söz edilebilir mi?

***


Dikkat! Dikkat!
Siyasete ve seçime dair bir başka gözlem.
Her seçimde "milletvekili aday listesi" önemlidir... Fakat...
2023 seçimlerinde "Adayların kimlikleri çok daha önemli olacak."
Seçmen... "İşte bu benim adayım" diyeceği isimleri listede görmek istiyor.
Aksi halde... Adaya "yuh" çekilebilir... Hem de "liderin gözleri önünde".

***


Uzun hikâye... Kısa soru
Zaman tünelinden bir hikâye... "Z" kuşağı elbette bilmez.
Hatta... "Z" kuşağındakilerin anne, babaları bile bilmez.
Eski CHP Genel Sekreteri Bülent Ecevit "Genel Başkanlığa" tırmanırken... Yanında "Milli takım gibi" bir kadro vardı.
Sonra... Ecevit, Genel Başkan olunca... "Yol arkadaşlarına" mesafe koymaya başladı.
Gerçi her karşılaşmada onları yine kucaklayıp öpüyordu ama... Bu biraz "göstermelik" gibiydi.
Bir gün... Ecevit'in Genel Başkan seçilmesinde "emeği" olan... Eski Ankara İl Başkanı... Ankara Milletvekili Rauf Kandemir... CHP'nin TBMM Grup Toplantısı'nda kürsüye çıktı.
Ve... Ecevit'in gözlerinin içine bakarak dedi ki:
Sayın Genel Başkanım... Siz beni öperken, dudaklarınızın sıcaklığını yanaklarımda hissetmiyorum.
Kimseden çıt çıkmadı... Öyle bir sessizlik ki, sinek uçsa duyulacaktı.
Uzun hikâyeden sonra... Kısa bir soru... Ekrem İmamoğlu'na:
Lider sizi öperken dudaklarının sıcaklığını yanaklarınızda hissettiniz mi?
Evet mi, hayır mı?

***


Haberal Hocam ne der?
Seçime daha aylar var... Siyasette 24 saat bile önemli olduğuna göre... 5-6 ay çok önemli bir süre.
"Bugün için" gözlemimiz:
Meral Akşener"Evet" demedikçe, Kılıçdaroğlu aday olamayacağına göre...
Kılıçdaroğlu istemedikçe, İmamoğlu'nun kısmeti açılamayacağına göre...
Meral Hanım'ın, cumhurbaşkanlığında gözü olmadığına göre...
Altılı masadan bir adayın çıkması zor... Bunu masada oturanlar da biliyorlar.
Öyleyse... Onlara bir "Ağabey" lazım... Hepsinin saygı duyacağı, toplumun tanıdığı bir isim.
"Kim" mi dediniz? Kim olacak Prof. Dr. Mehmet Haberal? Altı liderden hangisi itiraz edebilir ki? Zaten "kafalarındaki isim" de o.
Ama... Fakat... Lakin...
1. Haberal Hocam (Evet, benim Hocam... Değerli doktorum) böyle bir teklife seneler önce "Hayır" demiş bir insan... Üstelik "Ecevit gibi bir karizmanın" teklifine rağmen.
2. Haberal Hocam kendi dünyasında zaten güçlü bir lider... "Altılı ve gürültülü bir koalisyona" liderliği kabul eder mi?
3. Ayrıca... Her şeye altı lider konuşup karar verecek... Cumhurbaşkanı da noter misali "Hayhay" diyecek ve imzayı basacak... Öyle mi?.. Böyle düşünen, "Rizeli saygın bilim adamı Haberal Hocamı hiç tanımamış."

***


Eski köye yeni âdet
Farkındasınız elbette... Eski köye yeni âdet... Bir lider "gazete temsilcileri" ile buluşuyor... Manşet... Daha doğrusu "masadaki arkadaşına" mektup.
Sonra... Öteki lider "televizyon temsilcileri" ile buluşuyor... Manşet... "Mektuba yanıt."
Sonra da... "Aramızda hiçbir sorun yok" diyorlar.
Sahi... İnanıyor musunuz?

***


Son soru
Altılı masa "Erdoğan karşıtlığında" birleşti, kenetlendi.
Ancak... Masada "giderek derinleşen bir sorun" var.
Manisa'da, Bursa'da, Niğde'de... Tarsus'ta, Alanya'da, Sivrihisar'da... Şehirde, kırsalda... Görüyoruz ki:
İyi Parti "CHP'yi tırmalıyor".
İyi Parti seçmeni yerinde duruyor... Bir yere gitmiyor... Ama CHP seçmeninde İyi Parti'ye "gülücük gönderen" var... Azdır, çoktur, ölçemiyoruz... Ama var.
Bunu biz görüyoruz da... Koskoca CHP göremiyor mu?.. Elbette görüyor.
Öyleyse... Sorumuza geçelim:
Birlikte yemek de yeseler, çay kahve de içseler... Hatta kucaklaşsalar... Bu iki liderin "birbirlerine gerçekten güvendiklerine" inanıyor musunuz?
Bu... Son soruydu... Başka soru yok.

***


Uzun sözün kısası
Nereden çıktı bu söz? "İdeolojiler bitti... Artık siyasette ideoloji yok" sözü... Saçmalığın daniskası.
"İdeoloji" vardır... "Sınıf" bir gerçektir.
Siyasi parti "belirli bir çizgi" üzerine oturur.
Parti lideri "işportacı ya da seyyar satıcı" değildir.
"Kendi adamları" dururken... Onları pencereden atıp, gelip geçene "Gel vatandaş gel... Sağcı, solcu, bozkurtçu sen de gel" demek, particilik değildir.
Partinin de "DNA"sı vardır... "Genleri" vardır... Oynamaya gelmez.