Ocak ayı kara, kanlı ve karlı bir aydır. Tarihsel bir yolculuğa çıktığımızda ocak ayında yaşamını yitirdiklerimiz;

Aklıma düşenleri sıralayacak olursak.

Trafik kazasında yaşamını yitiren Kıvırcık Ali.

KKTC Kurucusu bağımsızlık timsali, yaşamını KKTC'ye adayan Rauf Denktaş.

Sosyolog Toktamış Ateş,

Deprem Dede Ahmet Mete Işıkara,

Silahlı saldırı sonucu öldürülen Hrant Dink.

Diyarbakır Emniyet Müdürü Yiğit İnsan Gaffar Okkan.

Önemli siyasetçilerden İsmail Cem İpekçi, Kamere Genç,

İş dünyasının etkili simi  Koç Holding sahibi Mustafa Koç.

Geçen hafta yaşamını yitiren Hasan Kundakçı Paşa

Kaybettiğimiz değerler arasında yer alıyor.

Tabii ki genç yaşta işkence ölen Metin Göktepe…

Metin gittiği haberde gözaltına alınıp polisler tarafından dövülerek öldürüldü.

Göktepe davası ülkede bir simge oldu. Dava il il dolaştı birkaç yıl Afyonkarahisar’da da görülmüştü.

 

  İnsan olmanın Bedeli

Günümüzde insan olmanın / Çok ağır bedeli var…

Ya parçası olacaksın alçaklığın// Ya seni parçalarlar…

Ataol Behramoğlu Uğur Mumcu için bunları yazıyordu.

24 Ocak 1993 tarihe kara bir gün olarak geçti.

30 yıl önce Gazeteci Uğur Mumcu menfur bir saldırı sonucu hayatını kaybetti.

Cesur bir yürek ve usta bir gazetecinin katilleri hala bulunamadı.

Bir yazısında, ‘Cesur bir kez, korkak bin kez ölür. Önemli olan insanın böyle bir toplumda mezar taşı gibi suskunluk simgesi olmamasıdır’ diye yazan Mumcu, bedenen aramızda olmasa da 30 yıldır hiç unutulmadı ve hiç unutulmayacak. Sevenlerinin gönlünün en özel köşesinde hatırlanmaya devam edecek.

Mumcu, çağdaş ve Atatürkçü bir insandı.

Ülkemizin çağdaş, şeffaf ve çoğulcu bir katılımla yönetilmesini isterdi. Yazılarında hep bunları belirtti. Gericiliğe, cehalete, geri bırakılmışlığa hiç tahammülü yoktu.

Mumcu katledildiğinde toplumumuz ayağa kalktı ve Mumcu’ya sahip çıktı.

Ankara’da düzenlenen cenaze törenine milyonlar katıldı.

Halk az okunan bir gazetenin çok bilinen yazarının kendisi için savaştığını biliyordu ve bu durumu cenaze töreninde gördük.

 Günümüz medyasında iyi yazarların önüne kötü yazarlar geçti.

Gazetecilik yapmak yeri ne yalakalık, uşaklık yapmayı tercih edenler artıyor.

Eleştirmek yerine baş sallayan kabullenen gazeteciler çoğalıyor.

Efendilerinin sağladığı imkanlar sayesinde villalarda oturan lüks araçlara binen cepleri hesapları dolar dolu gazeteciler var ne yazık ki…

 

Ve Fatih Baba

Ve yerelde önemli bir isim Gazeteci Fatih Gümüş de ocak ayında trafik kazasında yaşamını yitirdi. İyi insandı. İyi haberciydi. Yardımseverdi. Garip guraba ve fakirlerin Fatih Babasıydı. Genç gazetecilerin  ustası.

Yıllarca Afyon basınına TRT ve Hürriyet temsilcisi olarak hizmet verdi. Kemal Horzum’un sahibi olduğu Zafer Gazetesinde.

Genel Yayın Yönetmeni: Rahmetli İbrahim Küçükkurt. Yazı İşleri Müdürü: İbrahim Yüksel,

Haber Müdürü: Polat Yılmaz. Spor Müdürü: Salih Özkılınç, Başyazarı: Rahmetli Recep Yaşayacak. Fotoğraf Laboratuarı Şefi:Rahmetli Kazım Köken.

Muhabirler: Rahmetli Kudret Duyurucu. Ahmet Taşdelen, Serdar Günay, Necati Taşpınar.

İlçelerde Sandıklı’dan haberleri ben geçiyorum.

Dinar Ramazan Gürbüz ve Ayhan Kalkan.

Bolvadin Mücahit Kuzu

Şuhut’Hacı Veli Gürsoy.

Çay’da,Muzaffer Nal.ve

Ertuğrul Atınel,

Sultandağı Halil Kurt vardı.

İşte Fatih Gümüş ilçe ve il muhabirleri ile her daim temas halinde olan İstihbarat Müdürü olarak görev yapıyordu Zafer Gazetesinde. Ondan habersiz uş uçsa haber ve bilgisi oluyordu Fatih Baba’nın

Öyle yapılıyordu gazetecilik o yıllarda.

O dönem gazeteciler saygı görürdü. Çünkü doğru dürüst habercilik yapılırdı. Kimseye eyvallah denilmezdi.

Ocak ayı yılın ilk ayı olmasına rağmen sevimsiz bir aydır.

Her haftası her günü tarihsel yolculukta acı bırakan bir aydr.

Yapacak fazlaca bir şey yok. Aramızdan zamansız ayrılanlara Allah’tan rahmet diliyoruz.

Hayat devam ediyor.

Ülkenin demokrasi yolunda bedel ödeyenlere selam olsun…

Mutlu ve aydınlık yarınlara…