Milliyetçi Hareket Partisinin başarı grafiği gün geçtikçe yükselmekte.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin yıllar önce söyledikleri birer birer gerçekleştikçe, Liderin vizyonunu da o günlerde anlamayanlar şimdi anlıyorlar.

51 yıllık parti MHP.

Çok büyük badireler atlatarak bugünlere geldi.

Hiç bir siyasi oluşum MHP kadar Şehit vermedi.

Hiç bir siyasi oluşumun mensupları MHP’liler kadar çile çekmedi.

Hiç bir siyasi oluşumun üzerinde, MHP’de oynanan oyunlar kadar oyun oynanmadı.

Hiç bir siyasi oluşum MHP kadar bölüp parçalanmaya çalışılmadı.

Hiç bir siyasi oluşum MHP kadar haklı çıkmadı.

Hor ve zor davanın mensuplarıdır MHP’liler.

Hiç bir siyasi oluşumun Liderleri, MHP liderleri kadar zorluk çekmedi.

Tüm zorluklara tek bir ülkü uğruna göğüs gerer Ülkücüler, MHP’liler.

Ne uğruna?

Kızıl Elma uğruna...

Vatanın ve Milletin bölünmez bütünlüğü uğruna...

Milli Beka uğruna...

MHP Lideri Bahçeli’nin her zaman vurguladığı gibi;

Unutulmasın ki, bayrak inmeyecek, ezan susmayacak, vatan bölünmeyecektir. Milli beka can pahasına da olsa korunacaktır.’

*

*

*

Kızıl Elma...

Yani Türk Birliği.

Adım adım yaklaşılıyor Kızıl Elma’ya.

Azerbaycan’da geçtiğimiz hafta düzenlenen törende göğsümüz kabardı, mutluluktan gözlerimiz doldu.

Aynı şekilde yerli ve milli savunma sanayimizin gelişmesi...

Bakın önceki gün Amerika Birleşik Devletleri S400’ü bahane ederek Ülkemize ‘yaptırım’ kararı aldı.

Kimin umurunda?

Hiç kimse tındırmadı bile.

Çarşıda pazarda en ufak bir tedirginlik yaratmadı.

Yıllar önce İsrail, Amerika İHA’lar ile ilgili olarak neredeyse ‘yalvartırlar’ idi.

Paramızla aldığımız İnsansız Hava Araçları sürekli arızalanır, ya aylarca parça gelmesi beklenir, ya da İsrail’e gönderilen hava araçları bir türlü geri gelmezdi.

Başka bir konu da, İHA’lar havada iken çektiği görüntüleri öncelikle bize göndermezdi.

Başka bir yere aktarılır, oradan bize gelirdi.

Nereye aktarıldığı belli...

İsrail ve Amerika.

İHA’ların çektiği görüntülerin ne kadarının bize geldiği de ayrı bir muamma.

Kötü komşu insanı mal sahibi yaparmış...

Teşekkür etmek lazım hem İsrail’e, hem Amerika’ya, hem İngiltere’ye, hem Avrupa’ya.

Rahmetli Necmettin Erbakan Hocamızın sözlerinin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha teyit ettirdiler.

Gözümüze soktular adeta Hocanın söylediklerini.

Erbakan’ın hem Ağır Sanayi, hem de Savunma Sanayi ile ilgili hedeflerini, projelerini birer birer gerçekleştirdi Türkiye.

Azerbaycan’da, Suriye’de, Irak’ta, Libya’da...

Yerli ve Milli İHA’larımız, SİHA’larımız destanların yazılmasına vesile oldular.

1974 Barış Harekatı sonrasında Amerika ve Avrupa...

Türkiye’ye karşı ‘ambargo’ uygulamışlardı.

Zenginler ya...

Her şey onlarda ya...

Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için ellerinden geleni yapmışlardı.

Rahmetli Ecevit ve Erbakan...

Yiğit iki Türk evladı.

Tüm dünyaya kafa tuttular.

O günkü Türkiye’nin imkanlarıyla hem de.

Aradan 46 yıl geçti.

Bu kez aynı dünya yine Türkiye’ye karşı...

Ama onlara yine boyun eğen yok.

Ve bir cıvata göndermedikleri için yatan tanklarımızda yok Allah’a şükür.

İHA’larımız, SİHA’larımız, Tanklarımız, Helikopterlerimiz...

Hepsi de Yerli ve Milli olduğu için elimizin altında.

Nereden nereye...

İşte en güzel örnek bu.

Yerli ve Milli Savunma Sanayimiz ile, Yerli ve Milli Cumhurbaşkanımız ve kadroları ile Kızıl Elma’ya her geçen gün daha yaklaşıyoruz.

NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE...

*

*

*

Püf noktasını öğrendin mi çırak?

Her işin, bir püf noktası vardır ve o işte başarılı olunmak isteniyorsa mutlaka bu ‘püf noktası’ bilinmelidir.

Her işin, her sanatın da mutlaka bir ‘püf noktası’ vardır.

Siyasetin de, STK’larında...

Kısaca her şeyin bir püf noktası vardır.

Mesela

Mahmut Emin Birliktir.

Yıllardır pek çok Oda, Kooperatif, Sivil Toplum Örgütlerinin Başkanlığını yapmakta.

Kimse koltuğundan indiremiyor.

Bu işin bir ‘püf noktası’ olmasa Emin Başkan bu kadar sene pek çok koltukta aynı anda oturabilir miydi?

Aynı şekilde Kemal Kılıçdaroğlu...

Dokuz seçim kaybetmesine rağmen halen daha koltuğunda sapa sağlam oturabiliyor.

Genel seçimleri kaybetse bile parti içi seçimlerde hiç kaybetmiyor.

Karşısına ciddi bir aday bile çıkamıyor artık.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti yirmi yıla yakındır tek başına iktidar.

Alternatif yok karşılarında.

Tek başına iktidarda kalmanın ve girdikleri her seçimi kazanmanın bir püf noktası olmasaydı, bunca süre Ülkemizi yönetemezlerdi elbette.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidarının ‘püf noktası’... Hizmetleri ve samimiyeti.

Kılıçdaroğlu’nun ki parti içi hizipleri oluşturmak ve muhaliflerinin bir araya gelmesini önlemek olsa gerek.

Mahmut Emin Birliktir Başkanımıza gelince...

O’nun çoklu iktidarının ‘püf noktası’nı kimse çözebilmiş değil.

*

Sanatında, iş dünyasının da kendi alanlarında başarıya ulaşmış olanların da bu başarılarının altında bir ‘püf noktası’ mutlaka vardır.

Kimisi çırak iken usta olduğunu sanır, kimi de yılların ustası olsa bile halen daha öğrenecek çok şey olduğunu bilir ve sürekli kendisini geliştirir.

Allah, hepimizi kendilerinin usta olduğunu sanan çırakların vereceği zararlardan korusun...

*

Püf noktası’ deyiminin nereden geldiğini anlatan hikayeyi aktaralım.

Ve soralım daha kalfa bile olamayan çırağa...

İşin püf noktasını öğrenebildin mi?

*

Çok eski zamanlarda çömlek üreten bir yerde bir çırak varmış.

Bu çırak uzun yıllar çırak olarak çalıştıktan sonra kalfa olmuş.

Kendine güveni daha da gelmiş.

Artık sadece getir götür işini yapmaktan sıyrılıp çömlek üretmeye başlamış.

Gel zaman git zaman derken bakmış ki kendi de gayet güzel çanak, çömlek yapabiliyor o halde neden benim kendime ait bir dükkanım olmasın, nereye kadar daha kalfa olarak devam edeceğim diye düşünmüş.

Ve bir gün bir karar almış.

Ustasının yanına gidip artık onunla çalışmak istemediği kendine yeni bir dükkan açmak istediğini söylemiş.

Ama ustası razı olmamış;

Sen henüz işin püf noktasını bilmiyorsun’ demiş.

Ne zaman yeni bir dükkan açma hevesinde olsa, ustası ona hep bu cevabı verirmiş.

Bundan sıkılan çırak ustasının sözünü dinlemeyip elinde kolunda ne varsa verip kendine yeni bir çömlekçi dükkanı açmış.

Başlangıçta dükkandaki çömlekle çok rağbet olsa da alınan çömleklerin kısa bir süre içinde kendi kendine kırılmasına sinirlenen müşteriler aldıkları çömlekleri bir bir geri iade etmeye başlamışlar.

Zamanla iflas noktası gelen genç çareyi ustasına gitmekte bulmuş.

Ustasının yanına gidip durumu ona anlatmış.

Ustasının yüzünde hafif bir tebessüm belirmiş;

Ben sana dememiş miydim bu işin püf noktası var daha onu öğrenmedin’ diye.

Usta, genci yanına alıp ona püf noktasının ne olduğunu anlatmaya başlamış. Çocuk tezgahın başına geçmiş.

Tezgahta çömlek yaparken ustası arada bir çömleğe doğru ‘püf’ yapıyormuş.

Bu üfleme çömlekteki hava kabarcıklarını yok ediyor, dolayısıyla da çömlek kırılmıyormuş.

Böylece genç işin püf noktasının ne demek olduğunu öğrenmiş ve ustasının haklı olduğunu anlamış.

*

*

*

Günün sözü

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

                  Mehmet Akif Ersoy