Çifte tek üstüne ant içerim,
Kılıç ve haklı savaş üstüne ant içerim,
Sabah yeli üstüne ant içerim,
Akşam duası üstüne ant içerim:
 
Hayır, seni terk etmedim ben.
Ya kimdi başını okşayarak
O korunaklı yere götürdüğüm,
Amansız takipten başlayarak?
 
Ben değil miydim çölün sularıyla
Susuzluğunu dindiren?
Ben değil miydim diline senin
Akıllar üstünde erk veren?
 
Sıkı dur öyleyse, yalanı hor gör,
Yürü gerçeğin yolunda inançla,
Sev öksüzleri ve Kuran’ımı,
Öğüt ver titreyen yaratığa.
...
 
Haftaya güzel bir şiirle başlamanı istedim Bünyamin. Bugünkü yazımı kısa tutacağım. Bir kaç arkadaş yazıların uzun olduğundan sitem ettiler geçtiğimiz hafta. Aslında ben de bazen uzun kaçtığının farkındayım ama konuyu vuzûha kavuşturmak için biraz uzun kaçsa da hoş karşılanır diye umut ediyordum, ediyorum.
 
Aslında küçük aforizmaların da ilgi çektiğini söyledi o sitem eden arkadaşlar. Demek ki bazen kısa yazılar kaleme almakta da fayda var. Arasıra yapacağım bunu. Umarım başarırım. Ama kısa yazı gördüğünde sen de şaşırma! Bil ki o kısa yazılar da pek çok manâyı mündemiçtir, tabii ki anlayıp kavrayabilene.
 
Yukarıdaki şiir Aleksandr Puşkin’e ait. Şiirin ismi “Kuran’a Öykünmezle” olup P. A. Ospiva’ya ithaf edilmiş. Tabii ki ben de tanımıyorum Ospiva’yı. Zaten şairler şiirlerini yazarken o şiirlerinin muhataplarını zihinlerinde
müşahhaslaştırırlar. Demek ki bu şiirin yaşayan ve gerçek muhatabı da Ospiva‘ymış.
 
Bir de şiirlerin senin gibi, benim gibi muhatapları değil de okuyucuları vardır. Üstelik şiirler yaşayan muhataplarına ulaştıktan sonra okuyucularını bulmak üzere muhataplarını terketmeden etrafına, oradan da dünyaya dağılacaklardır. Ve sonra da o şiirler uzun yıllar sonra da olsa bizlere ulaştığında, bizler de gereğiyle ve gerçeğiyle anlayamayacak olsak da okuruz, düşünürüz. Nihayet ya buruk bir tebessüm eder ya da gerçekten keyif alırız.
 
Güzel bir şiirle haftaya güzel başlayalım dedim Bünyamin. Güzel olmadı mı sence de? Bizim farklılığımız da bu olsun. 
 
Hayatı yani yaşayışı ve kendi hayatımızı güzel kılacak ne varsa onların peşine düşelim derim Bünyamin. Biliyorsun dünya küçüklü, büyüklü hile, desise ve tuzaklarla dolu. O tuzaklara kaptırmayalım kendimizi ve hayatımızı. Hayat bizim hayatımız, onu kaptırmayalım başkalarına.