Hangi iktidar işbaşına gelirse gelsin yanlışlar yapmaya başladığında hep eleştiririz. Ve akabinde’de ‘’Hatasız Kul olmaz’’ deriz. Koca koca padişahlar bile öylesine yanlışlar yapmışlar ki…

Mesela Cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman’da bunlardan bir tanesi.

Hürrem Sultan’ın elinde oyuncak olmuş adeta. Öz evladını boğdurmuş, mgüzeller güzeli 17 yaşındaki kızı Mihrimah'ı, bin yılın en büyük hırsızı, 38 yaşındaki, Diyar-ı Bekir valisi Rüstem paşaya vermiş.

Dönme-devşirme, önce makbul, sonra maktul diye adlandırılan Parga'lı İbrahim'i kardeşiyle evlendirip adeta devlet’te yetki ve sorumluluklar vermiş.Sanki bugün yok mu, bugün de Damatlar ortalıkta fink atıyor.

Sultan Süleyman'ın veziri Parga'lı İbrahim, 1548-1549 İran seferi Safevi Türk Devletini yıkıp; İran'ı ve oradaki Türk nüfusu adeta Farslara teslim ediyor.Ama ayni Kanuni Sultan Süleyman gömülürken, aldığı fetvalarla gömülmek istiyor. Bereket versin Çamlıca tepesi o günkü şartlar da aklına gelmemiş.

Mantık şu:"Ben yaptım ama, fetva verdiler." Kanuni'yi, sever veya sevmeyiz. Yaptığı iyi şeyler için rahmet okur, yanlışlarını Allah'a, hükmü  de tarihçilere bırakırız. Ancak biliriz ki; Sultan Süleyman artı veya eksileriyle tarihî bir şahsiyettir. Ol kudretli Süleyman han ki; Ortak akıl ve meşverete inanmış, en azından, inanmasa da inanır gibi yapmıştır.

Günlerden bir gün, saray bahçesinde dolaşırken, çok sevdiği bir armut ağacını karıncaların sardığını görür. Bir avuç kireçle meseleyi çözebilecekken; Şeyh-ül İslâm Zembilli Ali Efendiye danışmayı uygun bulur.  Bir kağıda sadece bir beyit yazıp gönderir.

           "Drahtı ger sarmış olsa karınca,

vebâli var mıdır, karıncayı kırınca?"

Zembilli Ali Efendi, yazılanı okuyunca, kağıdı ters çevirir, arkasına yazar.

          "Yarın Hakk'ın divanına varınca;

           Süleyman'dan hakkın alır karınca"

Demokrasiler: Padişahlık gibi, "tek adam" rejimleri değildir.

           Her ne kadar,.. "Hangi takımın şampiyon olacağına, kimin kaç çocuk yapacağına kadar karar veren" ve bunun böyle olması gerektiğine inanan sayın büyüklerimiz varsa da; Bu sistemin adı "Demokrasi" değildir.

           Tabiî ki, büyüklerimiz böyle olunca, küçükler de böyle olmaya özeniyorlar.Yani,.. "ön tekerlek nereye gidiyorsa, arka tekerlek de oraya

gidiyor."