‘’Anayasa’nın ilk Dört maddesinin değiştirilmesini tartışalım’’ diyen tuhaf adamlar  türedi siyasi arena’ da..

Bunlardan birisi de eski Meclis başkanı İsmail Kahraman…

‘’İlk dört madde değişebilir. Dindar Anayasa yapalım’’ diyor. Ben şahsen AKP’ li vekillerin böyle bir niyet taşımadığına inanıyorum. Ancak kasada bulunan üç beş çürük elmanın da partiden temizlemesi gerekir diye düşünüyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında artık’’ Ne mutlu Türküm diyene’’ sözünden rahatsız olacak ve Cumhuriyeti reklam arası görecek milletvekilleri olmamalı.

Gazi Meclisin hükmü şahsiyetini yaralayacak söz ve tavırlardan kaçınılmalı. Dindar Anayasa yapalım demek açıkça rejimi değiştirelim, Şeriatı getirelim demektir. İnsanın ağzından çıkan lafı kulağının işitmesi lazım. Devletin önemli kademelerinde görev yapan insanlar söyledikleri sözü iyice tartıp öyle konuşmalı..

Ne var ilk dört madde de… Devletin şekli, Cumhuriyetin niteliği, Resmi Dili, bayrağı, Başkenti ve milli marşı…

Ve dördüncü madde de ‘’ ilk üç maddenin değiştirilmesi bile teklif edilemez’’ diyor. Öyleyse bunu tartışmaya açanlar ve uluorta konuşanlar açıkça suç işlemiş oluyorlar. Suç işleyen vekiller için Meclis’te neden idari hükümler uygulanmaz,  işte oda ayrı mesele..

1928 Yılında Anayasa’dan Din ibaresinin çıkarılarak 1937’de Laiklik ilkesinin konuşlandığını unutmayalım. Bu maddeleri korumak Devletin bekasını korumak demektir. Anayasa’nın gerçek sahibi Türk Milletinin ta kendisidir. Türk Milleti gerek Anayasa’nın gerek Cumhuriyetin muzaffer koruyucusudur.

Cunta dönemlerinde bile ilk dört maddeyi değiştirebilecek bir ihanet kalkışması olmamıştır. İhanet diyorum Çünkü ilk üç maddeyi değiştirmek veya ortadan kaldırmak T.C Devletini yok farzetmektir. Toplumsal uzlaşmaya zarar verecek bu tür söylemler halkımızı kutuplaştırmaktan başka bir işe yaramaz.

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün ışığından feyz almak yerine tarikat ve cemaatlere bel bağlayan siyasetçi ve bürokratlara naçizane tavsiyem, Türk tarihini Oğuzhan’dan günümüze  kadar şöyle bir okumalarıdır. Geçmişten ders alamayanların geleceği olmaz.

Gelecek bin yılda’ da Türk Milleti bu coğrafya da varlığını sürdürecek ve her türlü ihanete rağmen Devletini sonsuza kadar yaşatacaktır.

Bundan kimsenin şüphesi olmasın.