AKÜ eski Rektörü Prof. Dr. Şan Öz-Alp, rektörlüğü döneminde üniversiteye olduğu kadar Afyon’un da sosyal, kültürel, ekonomik anlamda gelişimine kafa yormuştu.

Kentin potansiyelini, doğrularını, eksiklerini bilimsel verilere dayandırarak tespit etmişti.

Mesela o dönemde, “Afyon sucuğunun üretimine dikkat edilmezse Kayseri bu konuda bizi geçecek. Merdiven altı üretimler Afyon sucuğunun ülke genelindeki imajını zedeliyor” demişti…

Sen misin Afyon sucuğuna laf eden, herkeste bir savunma…

Aman efendim bizim sucuğumuz şöyle muhteşem, aman efendim bizim sucuğumuz böyle dört dörtlük…

İyi de ortada bir realite var ve kentin üniversitesinin rektörü uyarıyor…

Dikkatli olalım diyor, kent için önemli bir değer önlem alınmazsa uçar gider ve başka bir kentin marka değerini yükseltir diyor…

O dönemde Şan hocanın bu ve bunun gibi tespitleri tepkilere neden olmuştu.

Öyle ya, niye durup dururken eksiğimizi gözümüze gözümüze sokmuştu!

Sevmeyiz eleştirilmeyi.

İleride bizim için problem olacak, başımızı ağrıtacak, canımızı sıkacak mevzularla yüzleşmek ve sorun büyümeden bertaraf etmek yerine halının altına süpürmeyi ve “olmamış” gibi davranmayı tercih ederiz.

Olmamış gibi davrandığımız, halının altındaki konulardan bir diğeri de; Hava kirliliği…

Hemen hemen her kış yazarız zehir solumaya başladık diye…

Sonra hava kirliliği ölçüm raporlarıydı, geçen yıla göre havamız daha temizdi derken konu, üzerine çokta fazla yorum yapılmadan yuvarlak cümlelerle kapanır…

Biz kapatıyoruz da elin Avrupalısı kapatmıyor işte.

Bir gün bir yerde bir rapor yayınlanıyor, biri halıyı kenarından tutup kaldırıveriyor süpürdüğümüz ne varsa ayna gibi karşımıza çıkıyor.

Geçtiğimiz günlerde Dünya Sağlık Örgütü Avrupa’da en kirli havaya sahip 10 şehri açıkladı.

10 şehirden 8’i Türkiye’de ve Afyonkarahisar’da bu şehirlerden biri…

Önemli bir bölümü doğalgaz ve jeotermal ısıtma sistemiyle ısınan bir kent Avrupa’nın en kirli 10 şehrinden biri olmayı nasıl başarıyor bunun üzerine ciddi anlamda kafa yormak gerekir.

Demek ki neymiş; Biz gözlerimizi kapatınca mesele buharlaşmıyormuş. Meğer Avrupa’dan bakılınca dahi görülebilen ve hepimizin sağlığını tehdit eden önemli bir problem varmış…

Bir zahmet bakalım artık, görelim… Görelim ve çözüm odaklı çalışmaları hayata geçirelim…