Akşam saatleri... Hava serin... Hafif bir rüzgâr var... Adnan Menderes Müzesi önündeyiz... Uzaktan müzik sesi geliyor... "Menderes'in sevdiği şarkılar."
"Nihânsın dideden ey mest-i nâzım.
Bana sensiz cihânda cân ne lâzım?"

Bir zamanlar... Bu adada, Menderes yargılanıyordu.
İstanbul'da... Gazinoda... Kadın assolist, gözleri nemli, "Bu şarkıyı" söylüyordu.
"Vay sen misin, Menderes'in sevdiği şarkıyı söyleyen? Haydi karakola! Nezarete!"
Yassıada'dayız... Şimdiki adıyla, Demokrasi ve Özgürlükler Adası.
60 yıl önce yaşanan demokrasi ayıbı... Zaman tüneli... Duygu seli... Acılarla dolu anılar, anılar...

***


Toplum vicdanı susmaz
Hapishane... Adnan Menderes'in "hapis yattığı" koğuş.
Demir karyola... Yanında bir tahta masa... "Kapısız" tuvalet.
Gözümüze... İleride... Duvarda, Menderes'in şu sözleri ilişiyor:

"Bir Menderes gider,
Bir Menderes gelir,
Halkın vicdanını susturamazsınız.
Bu millet kendisine hizmet edeni unutmaz.

Ben sussam, millet susmaz,
Vicdan susmaz, hakikat susmaz."
Gerçekten de... Halkın vicdanı susmuyor... Vefalı milletimiz, kendisine hizmet edenleri unutmuyor.

***


Elem damlası
Gece... Yassıada'da konakladık:
"Katre... Island Hotel." Otelin adı neden, "Katre?"
 Faruk Nafiz Çamlıbel... Ünlü, "Han Duvarları" şiirinin şairi.
 Demokrat Parti Milletvekili... Yassıada'da yattı... "Zindan Duvarları" şiirini yazdı.
 İçinde, "Katre (su damlası)" sözcüğü geçiyor... Otel, adını "bu şiirden" alıyor.

Dörtlük... Yassıada'da... Duvarda yazılı.
"Bilmiyor gülmeyi sakinlerinin binde biri;
Bir vatan derdi birikmiş bir avuçluk karada

Kuşu hicran getirir, dalgası hüsran götürür,
Mavi bir gölde elem katresidir Yassıada."

***


Ziyaretçileri bekliyor
İsterseniz... Yassıada'ya gidebilirsiniz... Gezebilirsiniz.
 Önce... Biletix'ten bilet alacaksınız... Kişi başı 50 lira.
 Bu paraya, gidiş-dönüş feribot ücreti ve müze girişleri dâhil.
 Haftada dört gün gidip dönmek mümkün... Çarşamba... Perşembe... Cumartesi... Pazar.
 Hareket saat 10.00'da... Kadıköy... İDO iskelesi... Dönüş saati 16.00.
 Öğle yemeğini Yassıada'da... İskele Kafe'de yiyebilirsiniz... Döner-ekmek... Ve içecek... 30 lira.
 Geceyi geçirmek isterseniz... Katre Hotel'de yeriniz hazır...
 Akşam yemeği... Fener Restoran.
 Yanınızda evcil hayvanınızı getirebilirsiniz... Ama akşam lokantaya kedinizle, köpeğinizle gelmemelisiniz.

***


Tebrikler, teşekkürler
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nu kutluyoruz... "Yassıada'yı görmeyen kalmasın" dediği için.
"Geniş katılımlı" toplantılarını Yassıada'da yaptığı için.

 Oda ve borsa "Başkanları... Meclis başkanları... Genel sekreterleri"
 "Kadın girişimciler... Genç girişimciler."
 Hafta sonları Yassıada'da buluşuyorlar... Kafileler halinde.
 Sorunlarını konuşuyorlar... Çözüm yolları arıyorlar... Bilgi/ tecrübe paylaşımları yapıyorlar.
 Adayı geziyorlar... Müzeleri...
 "Hukuksuz yargılama... Darbelerin ülkeye verdiği zararlar" konusunda, belgelerle aydınlatılıyorlar.
 Gece adada konaklıyorlar.
Tebrikler Rifat Başkan... Ve de teşekkürler.

***


Halkın sevgisi
Bir dönemin yargılandığı mahkeme... 592 sanık... 228 idam talebi.
Mahkeme salonunda dolaşırken... Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil'in "sözlerini" anımsıyoruz:
"Hiç abartmadan ve taraf tutmadan söylemek gerekirse, Türkiye'nin çağdaş tarihinde Atatürk hariç, Menderes kadar halk tarafından tutulmuş ve sevilmiş başka hiçbir devlet adamı yoktur."
Prof. Başgil, "bu sözlerin geçtiği kitabından dolayı", 10 yıl hapis talebiyle yargılanmıştı.

***

1960 ruhu
Demokrasi Feneri'ne çıktık... Etrafı seyrettik... Deniz... Balıkçılar... Uçuşan kuşlar.
Hava karardı... Yağmur çiselemeye başladı... Yemek vakti.


Lokantaya yürüdük:
"960 Restoran."
Nereye baksanız... "Bana her şey seni hatırlatıyor" şarkısı misali... "Darbeyi... 1960'ı" hatırlatıyor.
Garson... Yemeğimizi getirdi:


Çorba... Mürdüm erikli kuzu incik... Salata.
Yemek sonrası... Adada bir tur attık... "Mektuplar Anıtı" var... Durduk... Mektuplara baktık.
Berin Menderes, eşine yazmış:

"Çok sevgili Adnan'ım,
Istırapların en müthişi ne zaman sora ereceği bilinmeyeni.
Bitmek tükenmek bilmeyen günler ve gecelerde naçiz mektuplarım seni bir an olsun avutabiliyorsa ne mutlu bana.

Allah şahidimizdir ki, ne senin bir suçun, ne de bizim bir günahımız var."
Bir başka mektup... "Aydın'la beraber hasretle seni kucaklar, yüzünden gözlerinden çok çok öperiz" diye bitiyor.


***


Devamı yarın
"Yeter söz milletindir" diye haykıranların çektikleri çileler...

Milli iradenin sırtına saplanan hançer... 
Müzeler... Gözleri yaşlı ziyaretçiler...
Yassıada izlenimlerimize yarın devam edeceğiz.