Kendi çocuğunu döven baba…

Baba mı gerçekten? Ya da insan mı? O minicik yavruya, yavrulara nasıl kıyılır ki?

Son günlerde ülkece küçük bebeklerin başına gelenler ile sarsılıyoruz…

Bir insan değil kendi kanından, küçücük bir çocuğa nasıl şiddet uygular ya da ona tecavüz eder bilemiyorum. Mide bulandırıcı bu olaylar karşısında ne yapmalıyız? Nasıl durmalıyız?

Küçük Yörük Kızı Müslüme…

Kaybının onuncu gününde cansız bedenine ulaşılan 3 yaşındaki minik yavrucak. Olayın ardındaki sır perdesinin aralanması ile kan donduran birçok olayı da peşi sıra getirdi. Kan donduran  cinayete kurban giden küçük bebek, Müslüme. Olayda ortaya çıkan aile içi istismarın mide bulandırıcı detaylarını az çok biliyorsunuzdur. Bu konuyla ilgili onca sonuçlanmamış dav varken birde küçücük bir meleği kurban vermiş olmak içler acısı. Daha Müslüme’nin acısı taze iken,  onu istismar eden kişinin ise kendi kanından  olması yetmezmiş gibi, Baba sıfatı yüklenen bir şahsın kendi 3 aylık bebeğini dövdüğü aktarılan görüntüler sosyal medyada yankı uyandırdı.

“Baba” 4 harfli basit bir kelime değil mi? Görüyoruz ki manası büyük bu kemenin hakkını herkes veremiyor.

Babalık değerlidir, baba demek çocuğunu her kötü şeyden korumak demektir. Ancak gördük ki bu ‘baba’ çocuğunu daha kendinden koruyamıyor.

Elmalı davası…

İki küçük kardeşin resmettiği cinsel istismar olayı…

Biri kız diğeri erkek iki küçük kardeşin maruz kaldığı akıllara durgunluk veren  olay. Anne ve üvey babanın onları taciz ettiklerini, hem de başkaları ile para karşılığı ilişkiye zorladıklarını üstüne yetmezmiş gibi onlara şiddet uyguladıklarını söyleyen iki kardeş. Haklarını savunduğu iddia edilen mahkemenin mağdurların çocuk olduklarını gerekçe göstererek ifadelerini kabul etmediği dolayısıyla diğerleri gibi adaletin sağlanamadığı birçok davadan sadece biri.

Sonuç olarak çocuk istismarı ciddi bir  insanlık suçudur. Bu ve bu tarz olayların artış göstermesi toplumsal yapıda meydana gelen çözünmenin acı sonucudur.Yasaların bu bireyler karşısında onlar kadar acımasız ve katı olması gerekir ki bu suçların önüne geçilebilsin. Çünkü toplum oluşumunun yapı taşlarını bu ve benzeri eğilimdeki bireyler sarsmaktadır. Cezalandırılamayan bu eylemler zamanla toplumda bastırılmış pedofili hastaları ve cinsel benliğini yeni keşfeden ergenleri sapkın yönelimlere sürükler.  O yüzden verilen cezalar karşısında; sapkın ve hastalıklı zihinler değil çocuklara dokunmaktan, yanlarından geçmekten bile korkmalı. Bu yüzden  kesin çözüm ağır cezalandırmalardır. Çünkü bir insan en çok korkutulduğunda yönetilebilirdir.