Yalnızlık mefhumu 

İnsan; gelen son bahar ile yolunu kaybetmiş bir ekim esintisine benzer bazen.

Öyle ki kendini bir satırlık şarkı sözlerinin aralığında bulur

“Her şey seninle güzel, yolda yürümek bile olmayacak düşlerin peşinde koşmak bile.”

Her şeyin güzel olması bir insana bağlı olabilir mi? Şarkılara türkülere ne kadar güvenebiliriz? Yoksa hissi olarak yazılan birer edebi parçalar mıdır hepsi, gerçeklik payı olmayan?

Yine de insan insanın derdidir derler, insan insanın dermanıdır.

Bir derdi dert yapan bir kederi keder yapan dertten çok, kederden çok o derdin paylaşılamaması değil midir? Ağızdan çıkamaması, çıkıp da bir insana çarpamaması değil midir?

Böyle zamanlarda arar insan ruh eşini, yüreğindekileri paylaşabilmeyi umar hayattan.

Ve bulamadığı olur çoğu zaman, o yalnızlık mefhumuyla kalır ortasında gecenin.

Gecenin uzunluğu mudur bizi böylesi hisli yapan yoksa mevzuların derinliği midir?

Yüreklerimizin içinde bir yerlerde kıvranan, yüreklerimizi santim santim törpüleyen, acıtan sızlatan o hissiyatlar gece olunca mı depreşir, gece olunca mı kalkar ayağa bir devin kalkması, bir düşün gerçeğe dönüşmesi gibi…

“Her şey seninle güzel, bu toprak bu taş bile, içimdeki bu korku bu yaş bile.”