Dün yayınlanan 291 sözcüklük yazının bu konuya kıyasla yeterli gelmeyeceğini bilerek soft bir bağlamda klavyenin tuşlarına ikinci defa vurmaya karar vermek zor olmadı.

Nerede, nasıl ya da ne şekilde olduğu önemli olmadan edebin eşrefle olan kan bağının öneminden yeniden dem vurmak gerekir ki…

Daha temiz ve daha müreffeh ve dahi daha huzurlu bir toplum elde edebilelim.

Beden temizliği nasıl ki hastalıkların metabolizmamızı etkilememesi için gerekliyse konuşma hijyeni de bu denli önem arz etmektedir.

Her alışkanlık gibi bu alışkanlıkta küçük yaşlarda edinilir. Tahmin edebileceğiniz üzere ailenin bu konuda kendi içerisinde ki yapısı bu şekillendirme de büyük önem arz etmektedir.

Küfür fıtratta olan bir şey değildir ama sonradan fıtrata yerleşebilen ve işgal kuvvetleri gibi hareket ederek hayatın geriye kalan kısmında diyalog ve duygu örgüsü içerisinde her geçen gün topraklarını genişletebilen bundan mütevellit yayılmacı bir politikaya sahip bir haldir.

Sadece yayılmayla kalmayıp başka gezegenlere de bulaşabilen kovidden daha tehlikeli bir salgından bahsediyorum burada.

Aşısı var mıdır?

Elbette yoktur.

Bir kere ağız alışmaya görsün.

Edepsizlik ağızdan başlar zira…

Erken tanıyla belki kurtarılabilir ama yine de hiç kapmamak en iyisi bu hastalığı.

Kişilik devrikliği ve toplumda doğal fişlenme gibi pek çok olumsuz durumu o kişinin yakasına iliştiriverir…

İlk altı ay anne sütünün önemi gibidir işte temiz ağız eğitimi…

Daha önce söyledim yine söylüyorum…

Gerekirse ders olarak okutulmalıdır ağabeycim…

Lamı cimi yok bunun.