AYDIN

Cumartesi... Akşam... Çakırbeyli... Adnan Menderes Müzesi... Televizyon... Canlı yayın...
"Anıt gibi müze" açılışı... Başkan Erdoğan konuştu... "Menderes ailesi mensupları" konuştular...
"Tören... Toplantı... Başkan'ın gençlerle buluşması... Canlı yayın bitti" diye düşünürken...
Bir anons:
- Şimdi de Sayın Yavuz Donat konuşacak.
Sürpriz! Heyecan... Ben ne diyeceğim?Mikrofon bana uzatıldı:
- Buyurun... Söz sizin.
İyi de... Önceden bana söylenmedi... Hazırlığım yok... Kameralar bana döndü... Ne yapacağım?
"27 Mayıs 1960 demek... Darbe demek... Halkın elinden devletin alınması demektir" diye, söze başladım.
Baktım... Dinleyenler... "Doğru söylüyorsun" der gibi, başlarıyla onaylıyorlar.



Öyleyse devam:
27 Mayıs demek... Darbe demek... "Yeter söz milletindir" haykırışına, sistemin gizli efendilerinin, "Hayır, söz milletin değildir" diye başkaldırması demektir.
Salonun tepkisi... Olumlu... Gözler üzerimizde.
Ama ne acıdır ki... 27 Mayıs darbesinin üzerinden 62 yıl geçmesine rağmen, hâlâ içimizde darbe özlemiyle yanıp tutuşanlar... Hâlâ idam sehpaları kurulup, siyasetçilerin asılmasını özleyenler... İktidarın seçimle değil, kan dökülerek değişmesini özleyenler var.
Salon sessiz... Dinleyiciler memnun... Salondakiler, bizi gözleriyle alkışlıyor.
Oh! Çok şükür... "Konuşmayı" becerebildik... Ama ter içinde.

***


Dostlarla müze hatırası
Müzeyi, dostlarla birlikte gezdik. Köksal Toptan... Darbe mağduru... 12 Eylül 1980 darbesinden önce Zonguldak Milletvekili idi... Devlet Bakanı'ydı.
Darbe... Siyaset yapması yasaklandı.
Sonra... "Milli irade" onu yeniden milletvekili yaptı... Milli Eğitim Bakanlığı'na, Kültür Bakanlığı'na, Meclis Başkanlığı'na taşıdı.



Süreyya Sadi Bilgiç
...
"Darbelerin çocuğu." Amcası Sadi Bilgiç, Demokrat Parti Milletvekili idi... Yassıada'da, "idamla" yargılandı.
Babası, "Koca Reis" Sadettin BilgiçAdalet Partisi Milletvekili idi... 12 Eylül 1980... Darbe...
Zincirbozan'a sürgün edildi.
"Milli irade" şimdi... Sadi Bilgiç'in yeğenini... Dr. Sadettin Bilgiç'in oğlunu...
Süreyya Sadi Bilgiç'i, "TBMM Başkanvekilliği" ile ödüllendirdi.
"İki dost" ile iki "Çakırbeyli... Müze hatırası" fotoğraf.



Köksal Toptan ve ben... Menderes'in makam otomobili önünde.
Süreyya Sadi Bilgiç ile... Aşağıda, Menderes'in, "aşkı" Çine Çayı...
Roma döneminden kalma köprü... Köprüde iki fotoğraf... Atatürk ile Erdoğan.
Toptan ile Bilgiç, "Hatıra fotoğraflarını bize de gönderir misiniz?" dediler... Yanıtımız, "Hayır." Sonra... Karar alındı... Bilgiç, bizleri bir yemekte buluşturacak... Tandır... Cemil Çiçek, Köksal Toptan... Abdulkadir Aksu, Necati Çetinkaya... Yani, "Bizim kadro... Dostlar Meclisi."
Yemekte... "Fotoğraf sorunu" çözülecek... Sonra... Darbeler... Anılar... Demokrasi sohbeti... Bir tür, "Yemekli panel."

***


Makam otomobili
Defalarca gelmiştik... Çakırbeyli'ye... Adnan Menderes'in çiftliğine... Yapım aşamasındaki müzeye.
Müze dört dörtlük... Büyük Türkiye'ye, Menderes'in şanına, Aydın'a yakışan bir "eser".
"Müze hatırası" ilk fotoğraf... Başbakan Adnan Menderes'in makam aracı... 1958 model Buick Roadmaster... Görüntüsü, "2022 modelden daha muhteşem."
"Anahtarı nerede, kimde?" dedik:
Yanıt:
- Neden sordunuz? Ne yapacaksınız?
- Kullanacağım...Menderes'in çiftlik evinin çevresinde bir tur atacağım.

***


Kader
Müzeyi gezerken... İçimizin, "cız" ettiği an... Berin Menderes ile Adnan Menderes'in, "nişan yüzükleri."
Nişan öncesi...
Berin Hanım, Menderes'e... Bir şartla, "Evet" der:



"Siyasete girmeyeceksin."
 Kader... Adnan Menderes siyaset basamaklarında yükselirken...
Berin Hanım şunları söyler:
"Niçin siyasete girdin Adnan? Hani girmeyecektin..."
Hepsi... Ve daha fazlası... Müzede.

***

Menderes Kültür Merkezi
Dönelim yine, "baştaki" konuya. "Şimdi, Yavuz Donat konuşacak" konusuna.
Ama... Önce... "Eski defterden" bir not. 27 Mayıs 2020... Darbenin 60'ıncı yıldönümü... aHaber... CNN Türk... TRT... NTV... TV 100'de konuştum... Cumhurbaşkanı Erdoğan ile TBMM Başkanı Mustafa Şentop'a seslendim:
- Yassıada'da kurulan komedi mahkemenin aldığı kararlar yok sayılsın... Meclis, bunun için yasa çıkarsın... Darbenin açtığı yaralara pansuman yapılsın.
Başkan Erdoğan ile TBMM Başkanı Şentop konuştular... Formül arandı... Bulundu... Aradan bir ay geçmedi... 23 Haziran 2020... Ve Yüce Meclis, "Yassıada mahkemesini kuran kanunu" iptal etti. Yassıada kararları... Eski dilde, "Keen len yekûn... Yok hükmünde."



Cumartesi gecesi... Söz bende... Dedim ki:
- Sayın Cumhurbaşkanım, iki yıl önce sizden bir ricada, talepte bulunmuştum... Yassıada kararlarının yok sayılması için... Hemen ilgilendiniz... Sorun Yüce Meclis'te çözüldü... Darbe Mahkemesi karanları tarihin çöp sepetine atıldı... İzninizle sizden, demokrasi adına bir talebim daha var.
Gözler bana dikildi... Başkan Erdoğan, "Söyle, söyle" dercesine tebessüm etti.
- Ankara'da... Şili Meydanı'nda... Bir ev var... Başbakan Adnan Menderes'in oturduğu ev... Şimdi Doğuş Grubu'na ait... Ferit Şahenk Bey'e bir telefon etseniz? Bu ev bir, "Demokrasi müzesi" olsa... Veya siyasetçilerin, araştırmacıların, öğrencilerin yararlanacağı bir "Menderes Kültür Merkezi" yapılsa... Siz... Bir telefonla çözersiniz.



Baktık... Adnan Menderes'in torunu Prof. Dr. Adnan Menderes... 1950-1960 döneminin Meclis Başkanı Refik Koraltan'ın torunu Yavuz Koraltan... Menderes'in bakanlarından Tevfik İleri'nin torunu Ömer İleri... Menderes ailesinin diğer fertleri... Salondaki herkes... "Sözlerimize kilitlendi... Gözler bir bizde, bir Başkan Erdoğan'da."
Tayyip Bey... Sordu:
- Kavaklıdere'deki binadan mı söz ediyorsunuz?
-Evet efendim... Paris Caddesi 78 numara... Menderes o evin balkonunda, yanındakilere... "Benim ordum, kendi ülkesinin hükümetine karşı mı darbe yapacak?" demişti.
Toplantı bitince... Menderes ailesinin... Darbe mağduru diğer ailelerin fertleri... Yanımıza geldiler... Teşekkür ettiler.
Şimdi... "Hayırlı haberi" bekliyoruz.


***


Gönüllerde yaşıyor
Türkiye'nin çok partili siyasi yaşamına... Yakın siyasi tarihe... Adnan Menderes kadar, "damgasını vuran" bir başka siyaset ve devlet adamı var mı?
Alkışlar... İhanetler... Kukla mahkeme... İpe sapa sapa gelmez davalar... Aylarca süren yargılama... Hakaret... Aşağılama... İdam.
Ama Menderes'in adı... Anısı... Dün gibi canlı... Bulvarlarda, meydanlarda, havaalanında, üniversitede... Her yerde... En önemlisi de gönüllerde.

***


Az laf çok iş
Eskiden televizyon yoktu... Bugünlerde, her akşam... Televizyonlarda bir, "laf yarışı... Saatlerce." Hani ne derler? "Sabaha kadar."
Siyasetçiler... Diğerleri... Laf, laf, laf... "Ağzı olan konuşuyor."



Günümüzde... "Zevzeklik... Dedikodu... Yalandolan... Çamur at, izi kalsın" yükselen değer.
Adnan Menderes Müzesi'nde... Demokrat Parti'nin bir, "Seçim afişini" görünce... "Bunlar" aklımıza geldi... Afiş:
"Az laf çok iş."

***


Plaket
Cumartesi gecesi... Müzenin, "Mimarı" İçişleri Bakanı Süleyman Soylu"Müze kararını veren siyasi iradeye... Başkan Erdoğan'a, plaket verdi.



Baktık... Herkes ayaktaydı.
Gözlemimiz... Gecenin, "En duygulu" sahnesiydi.