Evlilik

Evlilik bir kadın ve bir erkeğin karı-koca rolleri edinerek yaşamlarını birlikte geçirmesidir. Evlilik sadece insan neslinin devamını sağlamak için değil, aynı zamanda tarafların sosyal ve kişisel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla da tesis edilen bir ilişki biçimidir.

2 KİŞİLİK BİR YOLCULUKTUR ASLINDA

Evlilikte güzel bir ilişkinin armonisini görebilirsiniz. Evlilik sadece yatağı paylaşmak değildir. Hayatı paylaşmaktır, derdine derman olmak her sıkıntıyı birlikte aşabileceğine inanmaktır. Düşmeden önce tutmak, düştüyse tutup kaldırmaktır. Denge ister, emek ister, sabır ister ve en önemlisi sevgiyi hissetmek ister. Eşinin her zaman yanında olabileceğine inanmak ister.

33 TÜR EVLENME ŞEKLİ VARDIR

Severek evlenme, görücü usulü ile evlenme, kaçarak evlenme ve diğerleri…

Peki, bunları biraz açacak olursak ben öncelikle birinden bahsetmek istiyorum

SEVEREK EVLENMEK...

Tanışıyorsun, görüşüyorsun sevgili oluyorsun ve biraz zaman geçtikten sonra evlenme kararı veriyorsun.

Belki acele etmiş, belki iyice tanımamış beklide çok iyi tanıdığını sanıp gözlerinin gerçekleri görmesini kapatacak kadar aşık olmuş oluyorsun bu süreçte.

Ve aşk kimine göre mükemmel bir şeyken, aşka inanmayanlar için korkutucu, ürkütücü bir şey oluveriyor.

Aşık oldum evlenenince çok güzel günlerimiz geçecek diye hesap ederek, pembe hayaller kuruluyor. Ancak gerçeklerin öyle olmadığı çoğu zaman evlendikten sonra anlaşılıyor.

 Ancak birey o zaman anlıyor işte bir şeylerin ters gittiğini.

Yanlış seçim yada karar adına ne derseniz yıkıyor kimi zaman bireyi.

Yanlış seçim derken doğru insanla birliktelik kuramayan yanlış insana hayatını, zamanını beklide en güzel yılların verilmesinden bahsediyoruz.

Hayatında en güzel yıllarını ona adadığın, önceliklerini hep ona göre ayarladığın kişi eşin…

Peki, bu durum her zaman karşılıklımıdır?

 Belki bunu söylemesi çok acı ama beklide eşinin önceliği sen değilsindir…

Aile kavramını anlamayan belki de anlayıp anlamamak için direnen önceliği başkası olan ev de bir eşi olduğunu, evli olduğunu unutan insanlardan aile kavramının gereklerini yerine getirmesini beklemek elbette bencilce olur.

Konumunda bulunduğun durumla ilgili problemler yaşadığını söyler beklide bir yardım eli uzansın istersin böyle anlarda…

Ancak toplum karşına şu söyleyişleri bir tokat gibi indirir. “Evlisin ne bekliyorsun bizde zamanında yalnız kaldık veya zamanında bende hiç eve girmiyordum” diye konuşurlar.

Ama Yılma, Yıkılma, Önemli Olan Sensin

Evlilik yalnız kalmak mıdır?

Arkadaşlarınla vakit geçirmek midir?

Yoksa evlilik, birlikte her sorunu çözebileceğin, birlikte oturup sohbet edebileceğin hayatını birleştirdiğin insanla beraber vakit geçirmek midir?

Tabi ki çiftler her zaman birbirleriyle vakit geçirecek diye bir şey yok. Bireyler arkadaşlarıyla da ailesiyle de görüşüp vakit geçirebilir ki geçirmelidirler de. Ama bu durum eşlerin birbiri arasında geçirmesi gereken zamandan çalarsa evliliğin, birlikteliğin temellerini sarsar ve birçok kırgınlığa yol açabilir. Eşler bu paydaşlardaki dağılımı iyi ayarlamaları gerekir.

Şimdi diyeceksiniz ki evliliği güzel olan insanlarda var. Elbette her evlilik kötü olacak diye bir şey söyleyemeyiz. Tabi ki de her evlilik kötü değildir. Ancak bu anlattıklarım yanlış insanla doğru duyguyu yaşamak için çabalayan insanlardan bahsediyorum.

 Doğru insan, doğru zaman diye bir söz var ki çok haklı. Hayatının en kötü zamanında karşına çıkan doğru insan.

Her şey çok kötüdür, hayatla hiçbir bağlantın, hayata karşı hiçbir beklentin kalmamıştır.

Tam her şey berbat gidiyor derken karşına bir insan çıkar ve bütün hayatını değiştirebilir. İşte o an anlarsın ki kötü zamanımda yanımda olan seni her şeye rağmen kabul edip yanımda duran insan, hayatımı paylaşacağım insan bu dersin.

Bir yola girersin…

Seni bütün senliğinle kabullenen hatalarını bir suç işlemişsin gibi yüzüne vurmayan, karşına alıp bir eş gibi değil de bir arkadaş gibi anlatan, her zaman ne olursa olsun yanında olan kişi.

Evlilik karşındakini anlamak onun yanında olmak her derdini sıkıntını ona anlatmak hem arkadaş hem de eş olmaktır.

Evlilik öyle sadece evlenip karı-koca rolüne bürünmek değil ömrünün sonuna kadar birlikte aynı yolu yürüyeceğin bir yoldaş bir yol arkadaşı olmaktır tüm mesele.

Peki, kaderimde varmış ki kötü bir evlilik yaşıyorum veya yaşadım, ya da kaderimde iyi bir evlilik varmış çok şükür diyenleri de duyuyoruz.

Sizce bu kader mi?

Ya da insan kendi kaderini kendisi çizer mi?

Bence evlilik konusunda insan kendi kaderini kendisi çizer. Çünkü bir süreç var tanışma, görüşme vs. insan karşısında ki insanı iyice tanımalı mı yada tanıyıp insanın nasıl biri olduğunu anlamalı. Kararlarını bu doğrultuda vermeli.

Ancak her şeye rağmen sırf sevdiği ondan başkasıyla mutlu olamayacağını düşündüğü için birey bu yanlış diye bağıran yolda devam etmelimi?

Toplumda bunun birçok örneği mevcut. Sırf seviyorum ondan başkasıyla mutlu olamam ondan başkasını sevemem diye düşünüp kendi hayatını mahveden insanlar tanıdım.

Hayatlarını bu düşünce doğrultusunda kurarak o kişiyle evlenip evliliğinde mutsuz olanlar. Buradan anlıyoruz ki sevgi her zaman her şeyin üstesinden gelemez. Sonra hayatlarında geriye kocaman bir keşke kalır.

O insanın doğru olmadığını anlayıp birlikteliklerini bitirseler belki de üzülerek atlatabilecekleri günleri daha zorlu yollara sürüklerler.

Çünkü onsuz yapamam,  ondan başkası olamaz alışamam edemem diye bir şey yoktur.

Her insan herkessiz yaşayabilir insanın en çok canını yakan en acı ölüm olan evlat acısına bile alışılıyorsa hayata devam edilebiliyorsa, hayatını zehir eden bir kişi içinde aynı şey geçerlidir.  

Sizlere bir hikayeden bahsetmek istiyorum bu noktada;

Derler ki;  “Allah ölümü önce dağlara vermiş. Dağlar bu acıyı taşıyamamış, yıkılmış. Ardından nehirlere vermiş, nehirler ağlamaktan kurumuş. Sonra rüzgara vermiş,  rüzgar da hiç durmadan esip tüketmiş kendini. Sonunda hepsi bir olup ‘Allah’ım al bu acıyı bizden, biz buna dayanamıyoruz.’ demişler. Allah tarafından en sonunda ölüm insana verilmiş. İnsanoğlu ilk anda ölümün verdiği acı ile ağlamaktan helak olmuş ama aynı anda yakınında olan başka bir şeye de gülüvermiş. Aradan biraz zaman geçince acısı sürse de hayatına devam etmiş. İşte o zaman anlaşılmış ki ölümü insandan başka hiçbir varlık kaldıramaz.” Yani sizin anlayacağınız insanın fıtratında vardır her duruma alışır.

Yazıma burada noktayı koyarken bir sonraki yazımda buluşmak ümidiyle

Sağlıkla kalın…