İki haftadır ele aldığım “kuramsal şiddet” kuramıyla kitle iletişim ağları ve sosyal medyanın hayatımızda bir devrim niteliğinde olaylara sebep olduğunu aktarmaya çalışıyorum. Bu haftada aynı şekilde 21. Yüzyıldan bu yana bağıra çağıra aktarılmaya çalışılan “gerçeklik ilkesi”nin yok oluşu ve farkında olmadığımız ancak içinde yaşadığımız Simülasyon bulutu hakkında Fransız düşünür ve sosyolog olan Jean Baudrillard’ın sözlerini sizlere onun sözcüsü olarak fısıldıyorum…

Baudrillard’ın “kuramsal şiddet” kuramına göre ortaya attığı kavramlardan biri olan “gerçeklik” ilkesidir. Çünkü o gerçeklik ilkelisiyle farklı bir gerçeklik anlayışı ortaya koymaktadır. Öyle ki Baudrillard gerçekliği düşünsel ve zihinsel bir süreç olarak ele alır. Ona göre bu ilke modern toplumların içinde bulunduğu son iki dönem içerisinde ortaya çıkmıştır.

İKİ TEMEL GÖRÜŞ ÇATIŞMASI

Gerçeklik ilkesini ortaya koyan iki temel görüş vardır. Birincisi; kapitalist toplumlarda genel anlayış olan burjuva dünya görüşüdür. İkincisi ise; birinci görüşün zıttı olarak sayılabilecek olan Marksizm ya da Sosyalizmdir. Bu temel görüşler içerisinde bakıldığında insanların gerçeklik ilkesine bağlılık göstermeleri demek yaşamlarını değer ve inançları üzerine inşa ettikleri anlamına gelmektedir.

UZAKLAŞILAN BİR GERÇEKLİK İLKESİ

Ancak bu durum 1960’lı yıllardan sonra inanç ve değerler üzerine temellendirdikleri siyasi, ekonomik ve kültürel yaşam formları gündelik yaşam pratiklerini karşılayamaz hale gelmiş ve giderek gerçeklik ilkesinden uzaklaşmışlardır. Bu durumun bir sonucu olarak siyasi hayat içerisinde ne iktidar nede muhalefet kalmamıştır. Bunun yerine kabul görmüş olan “sistem” olarak adlandırılan kavram almıştır. Sistem içerisinde yerini alan toplumların artık yaşamlarını yeniden üretmekten başka bir şansları yoktur.

BAUDRİLLARD’A GÖRE KİA’LAR

Baudrillard, kitle iletişim araçlarının özelliklerini; iletmenin karşıtı olmaları, geçiş sağlayamamaları ve net bir iletişimsizlik meydana getirmeleri şeklinde dile getirmektedir. Dolayısıyla iletişim araçlarıyla yapılan iletişim biçimi herhangi bir etkileşimi, soru ve cevabı ve dolayısıyla sorunların karşılıklı bir paylaşımı yoktur. İletişimi karşılıklılık sırayla konuşma eylemi olarak değerlendirirsek; iletişime karşı olmayı, soru sorulamamasına ya da cevap alınamaması, iletişimsizlik üretmeyi kitle iletişim araçlarının temel özellikleri olarak verebilir.

GERÇEĞİN YENİDEN ÜRETİMİ NASIL ORTAYA ÇIKTI

21.yy’ın iletişim teknolojilerinin beraberinde getirdiği gelişmelerle web 2.0 olarak son haline bürünmüş ve Web 2.0, hayatımızın her alanında yerini almış yeni medya ortamlarını kazandırmıştır. Web 1.0 ile sadece okuyucu ve bilgiyi alabilen konumunda kalan kullanıcılar, web 2.0 ile enformasyon üreten ve yayan taraf olma özelliğini kazanmışlardır. İnsan etkileşimine olanak sağlayan yeni medya ortamlarına ve kullanım pratiklerine bağlı olarak farklı mecralarda gerçeğin yeniden üretimine neden olmaktadırlar. 

YANIT SİMÜLASYONLARI…

 Web 1.0 döneminde kitle iletişimi bu söylemde bir bilginin yayınlanmasından ve ekran üzerinden görünüp kaybolmasından ibaret bir durumdur. İletişim araçlarının web 1.0 durumu değiş tokuş sürecinin sona erdiğini, yanıt vermenin yasaklandığını ispatlamaktadır. Yanıt vermeye izin verilen durumlarda ise bu yanıt ancak gerçeklikten uzak yanıt Simülasyonu şekliyle olacaktır. Çünkü yanıtlar bu yayın sürecinin bir parçası şeklinde olmakta yani tek yönlü iletişim mantığında herhangi bir değişiklik söz konusu olmamaktadır. Bir haberin sadece yayın ve alımını hazırlayan kitle iletişim araçları feed back’ı ilelebet yasaklayamamıştır.

Böylesi bir iletişim ortamında gerçek anlamdaki değiş tokuşların yapılması imkânsızdır ancak geri bildirimler olsa bile bunlar yayın mantığının içine eklemlenmiş, tek yönlü iletişim sürecini değiştirmeyen yanıt Simülasyonu olabilecek bildirimleridir.

TOLUM VE KİA’LAR

Yanıtın gerçekliğini kaybettiği durum tam olarak hipergerçek bir durumdur. Gerçekliğinden kopartılan cevap neticesinde değiş tokuş iletişim araçlarının yayınlarını elinde tutanların lehine bırakılmakta ve böylelikle KİA’lar ile toplum üzerinde bir tahakküm sistemi oluşturulmaktadır.

Geri bildirimde bulunulması için toplumsal iletişim sürecinin dengelenmesi, tek yönlü hegemonyanın yıkılması, karşılıklılık veya karşıtlık ilkesi üzerine oturtulabilen simgesel etkileşim sürecinin yeniden kurulması veya tedavi edilmesi gerekmektedir.

Lakin simgesel değerini kaybeden geri bildirimde, sistem bütün bilgilerin durmaksızın dünyanın her tarafında dolaşmasını istemekte ve değerden yoksun kendi çıkarlarını sağlayacak geri bildirimler sağlamasını kendine hedef belirtmektedir. Algı yönetiminin sistemin eline bırakılması toplum için büyük tehditler içerebilir ve insanları istedikleri şekilde yönlendirildikleri gerçek görünümündeki bir Simülasyon içerisinde yaşamalarını sağlar. Bu durum ise toplumda ağır soğuk yanıklarına tehdit oluşturmaktadır. Bu türden geri bildirimlerin gerçek iletişim niteliği taşıması imkânsızdır.

KİA’LAR DÜNYASINDA DEVRİM

KİA’lar dünyasının temel özelliği, söylenilenlere karşılık verilmesinin önüne geçilmesidir. Web 1.0’da iletişim dünyasında kuramsal anlamda gerçekleştirilebilecek en büyük ve tek devrim yanıt verme olanağının sağlanabilmesi olarak görülmekteyken. Web 2.0 dönemi ile bu tamamiyet gerçekleştirilmiştir.

İçeriğin demokratikleştirilmesi, kodların tekrar çevrilmesi, demokratik çaba, haber sürecinin yeniden belirlenmesi, iletişim araçlarının birbirine çevrilmesi veya iletişim araçlarının denetim altına alınması süreçleri toplumu kendi sistemine dâhil ederek devam etmektedir.

Burada yapılacak ilk iş ise söz tahakkümüne son vermek olacaktır. Bunun sonucunda web 2.0’ın imkân verdiği olanaklar sayesinde dünyanın her yerinde bütün "şeyler” de gerçek yeniden üretilmeye başlanmış ve önceki sayfalarda sistem olarak adlandırdığımız çark büyüyerek devasa bir tekele dönüşmüş ve küresel köy olarak varlığını sürdürmeye devam etmiştir. Yani mevcut düzende iletişim araçları kendilerini gösterge boyutuna taşıyan bir araç olmanın haricinde hiçbir işe yaramamaktadır.

KİA’lar öylesi bir sistem kurmuştur ki iletişim araçlarıyla söylenen sözlere kesinlikle gerçek nitelikte yanıtlar verilememektedir. Mesaj içeriklerini demokratik hale getirmek, sapkınlıkları gidermek, anlam oluşumuna yardımcı olmak, toplumsallaşmayı sağlamak, kodları yeniden düzenlemek, haber süreçlerinin yapımını ve yayınını denetlemek, devrelerin birbirlerini kontrol etmesini oluşturmak veyahut genelinde bütün yönleriyle kitle iletişim araçlarını denetlemeye çalışmak netice veremeyecek girişimlerdir. Çünkü sistem kendi yasasını uygulamakta ve bu sebeple denetimlere takılmamaktadır. Bu sayede denetimcileri de toplumu da kendi tekeli içerisinde asimile ederek kendi kurduğu gerçeklik dünyasını yani Simülasyonu devam ettirmektedir.