Kitle iletişim araçlarının; toplum eğitme yansıtma aydınlatma ve toplumda kamuoyu yaratma gibi işlevleri mevcuttur. Bu anlamda kitle iletişim araçları hemen her     

            ülkede sosyal ve siyasal yapıyı bir sarmaşık gibi sarmıştır. Topluma farklı olanaklar sağlayan iletişim teknolojileri                         uluslararası kullanımları göz önünde bulundurulurken kapitalizme ve küreselleşme kavramları ile de ele alınmalıdır. Bu               anlamda bakıldığında günümüzde medya endüstrileri küreselleşme sayesinde toplumsal yapı içerisinde ekonomik yani               sermayedarların ayrıcalıklı bir güce sahip olduğu açıkça görülmektedir.  Bu anlamda gelişen teknoloji ile beraber                         ortaya çıkan geniş pazar ekonomisi medya sektörü içerisinde artışa bununla beraberde çoğulculuğu sağlamıştır.                         Ancak kapitalleşme içerisinde yer alan pazar yapılarının içerik çeşitliliğine ne kadar izin verdiği önemli bir konudur.                     Çünkü küreselleşme dediğimiz olay kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla dünya toplumlarına paralel olacak                         şekilde ekonomik, politik ve kültürel düzeyde çok yönlü olarak birbirine kaynaşmıştır. Bu gelişmeler sayesinde                             toplumlar dünyanın her tarafından haberdar olmakta ve bölgesel sınırlara takılmamaktadır. Ancak teknolojinin sağladığı bu olanakların yanında birçok eşitsizlikte ortaya çıkmıştır. Bu eşitsizliklerin başında gelen ulus ötesi sermaye mantığı medya kültürü ile birleşerek çoğulculuğu yansıtmak yerine türdeşleşmeyi teşvik etmektedir. Yani üstünlük kurmayı hedeflemektedir. Buradaki amaç ise medya teknolojileri ile toplum üzerinde siyasal ekonomi politik bir tekel kurmaktır. Bu sayede ulus ötesi medya holdingleri ve siyasi güçleri tarafından üretilen içerikler bütün dünyaya yayılmaktadır.