Afyonkarahisar ili Sinanpaşa ilçesi 1921-1922 Yunan işgaline uğrayan ve bunun acısını fazlasıyla çekmiş bir yerdir. Bu coğrafya Yunan işgalinin maddi ve manevi olarak en fazla hissedildiği yerlerden biri olmuştur.Sinanpaşa (Sincanlı) Ovası’ndan Dumlupınar’a doğru çekilen Yunan ordusu, ardında yanan evler bırakırken Sinanpaşa halkı Türk ordusunu zafer gözyaşları ile karşılamıştır.

***

Sevgili Odak okuyuculara size bugün Sinanpaşa’da Yunanlara karşı mücadeleler içine girmiş bir kişiden bahsedeceğim; Tokuşlar köyünden Al Haydar Ağa’dan… Ama daha çok kısaca Haydar Ağa diye de biliniyor.

***

Tokuşlar köyünde Ali Haydar Ağa ise kurduğu küçük bir askeri birlik ile Yunanlara karşı mücadele etmeye başlamıştır. Büyük Taarruz’dan 10 ay kadar önce Sandıklı civarındakisüvarilerimizin komutanı Fahrettin (Altay) Paşa ile görüşmüştür. Ona Yunanlarla mücadele etme kararını açıklamıştır.

Haydar Ağa için çevreden silahlar bulunmuş, civar köylerden katılanlarla birlikte 45 kişilik bir grup oluşturulmuştur. Başında Ali Haydar Ağa’nın bulunduğu bu gruba da ‘Çakal Bölüğü’ denilmiştir.

Beş ay boyunca Sinanpaşa çevresinde çalışmalar yapan Çakal Bölüğü yerli işbirlikçi bir çete olan Karakaş Çetesi ile de mücadele etmiştir.

***

Ali Haydar Ağa ve Çakal Bölüğü’nün en önemli görevi ise Sinanpaşa ve çevresindeki Yunan mevzilerinin, askerlerinin, iaşe ve ikmal noktalarının, haberleşme noktalarının tespit edilip bildirilmesiydi. Bu bilgiler öncelikle Sandıklı’daki Fahrettin Paşa’ya, oradan da Akşehir’deki karargâha gönderiliyordu.

***

Ali Haydar Ağa’nın istihbarat bilgilerini ulaştırmada kullandığı yöntem ise çok ilginçtir. Bu yöntem pelür adı verilen ince bir kâğıda limon suyu ile yazı yazmak şeklindedir. Limon suyu kâğıtta görülmemektedir. Yalnızca ateşe tutulduğunda yazı görülmektedir. Ali Haydar Ağa’nın yakalanan adamlarının cebinden sözde boş kağıtlar çıkmaktadır.  Bu boş kağıtlara ise Yunan komutanlar bir anlam verememiş, Yunan ordusu bu durumu bir türlü çözememiştir.

***

Süvari kolordusuna bağlı birlikler-Büyük Taaarruz öncesi-24 Ağustos akşamı Sandıklı çevresinde birleşmişlerdi. Artık beklenilen an gelmek üzereydi. Süvariler piyadelerin arkasından taarruza geçecekti. Fahrettin Paşa, Sinanpaşa çevresinde uzun süre keşifler yapmış ve bu keşiflerde Haydar Ağa’nın bilgilerinden yararlanmıştı. Sandıklı'dan Afyon'a giden yolun doğu yamaçları, Tınaztepe'ye doğru düşman tarafından çok kuvvetli tutulmuştu. Tek bir seçenek kalmıştı; Ahır Dağları… Fakat bu dağlar içinde çok dar patikalar vardı. Geçmek zordu. Ahır Dağları’ndan Sinanpaşa Ovası’na inilecek ve Yunan kuvvetleri imha edilecekti.

***

Ali Haydar Ağa, Büyük Taarruz öncesi bölgeye gelen Ali Rıza ismindeki istihbarat subayına her türlü bilgiyi vermiş, coğrafyadaki Yunan askeri tahkimatlarını anlatmıştır. Haydar Ağa, Ahır Dağları’ndaki geçitlerin gündüz Yunanlar tarafından kontrol edildiğini ama gece ise boş bırakıldığı bilgisini paylaşmıştır. Keşif hareketlerinde de onun verdiği bu bilgi teyit edilmiştir. İşte Büyük Taarruz’da Sinanpaşa Ovası’nda düşman Yunan birliklerinin süvarilerimiz tarafından sürülmesinin hikayesi böyle başlamıştır.

Ali Haydar Ağa, 25 Ağustos 1922’de de Sandıklı’da Fahrettin Altay Paşa ile görüşmüştür. Orada bir gün sonra taarruzun başlayacağını öğrenen Ali Haydar Ağa son bilgileri Fahrettin Paşa’ya vermiştir. Büyük Taarruz zamanı Fahrettin Paşa savaşı bir süre Haydar Ağa’nın evinden yönetmiştir.  Haydar Ağa’nın yol göstericiliğinde Sandıklı’dan hareket eden süvarilerimiz Ahır Dağları üzerinden Büyük Taarruz’a katılmıştır.

***

Süvari Kolordusu kumandanı Fahrettin Paşa da Büyük Taarruz gecesini şöyle anlatıyor: "...İşgalden kurtulan köylü halkımız, varını yoğunu feda etmekten çekinmiyordu. Tokuşlar'ın hamiyetli Haydar Ağası, bütün askerleri misafir etmek için gözyaşları arasındaki köylüleri ile adeta yarış ediyordu..."

***

Sevgili Odak okuyucuları… Bu geceyi anlatırken, Haydar Ağa’yı anarken, bir kişiyi de anlatmadan geçmeyelim… O gece Haydar Ağa dışında seferber olan bir kişi de Gülsüm Nine idi. Hatta 1971 yılında -vefatından 3 sene önce-Tokuşlar köyüne gelen Fahrettin Altay Paşa, o günleri yeniden yaşamış, o gece askerlere yemek hazırlayan Gülsüm Nine’yi sormuştur. Gülsüm Nine’nin vefat ettiğini öğrenince de gözyaşlarını tutamamış ve “Bu vatan analarının hakkı nasıl ödenir” cümlesini kurmuştur.

***

2017 yılında kızı Haydar Ağa’nın kızı Gülsüm Taşpınar, Odak gazetesinde Gökhan Kocaaslan’a verdiği röportajda babası Haydar Ağa’nın 1948 yılında Hac vazifesini yerine getirmek için gittiğini ama orada hayatını kaybettiği bilgisini vermiştir.

***

Bu sene Büyük Zafer’in 100.yılı. Afyonkarahisar’da ve Sinanpaşa ilçesinde100.yıl ile ilgili etkinlikleri planlayan kişiler Haydar Ağa’yı ve Gülsüm Nine’yi unutmasın. Onların adını 100.yılda bir etkinlikte yaşatalım… Tabii ki önce Sinanpaşa… Gülsüm Nine’nin mezarına, onun anısınabir kitabe dikilebilir. Zaferin 100.yılında Haydar Ağa’nın ve Gülsüm Nine’nin ruhunu yad etmek hepimizin birer borcudur. Allah rahmet eylesin.