Aylardan ağustos, günlerden cuma idi…

Karadeniz’in mavisine ve yeşiline el sallamıştı. Memleketi Zonguldak’tan otobüse binmiş, yeni bir maceraya doğru yola çıkmıştı. Yeni bir şehir, yeni arkadaşlar, yeni bir okul ve yeni öğrenciler… Beş yıllık öğretmenliğinin Zonguldak sayfası artık geride kalmıştı. Yol boyunca düşündü. Afyonkarahisar şehrini tercihleri arasına isteyerek yazmıştı. Şehrin tarihi kimliği onu kendine çekmişti. Gerçi Türkiye’nin tarih kokmayan şehri yoktu. Afyonkarahisar, bir tarih öğretmeninin severek görev yapmayı isteyeceği bir şehirdi.

***

Saatler 12.00’yi gösterirken ilk Afyonkarahisar tabelasını görmüştü. Otobüs yolculukları sırasında dışarıyı gözlemlemeyi severdi. Yol boyunca dağlar, ovalar, vadiler, akarsular, evlerin yapısı, yol kenarlarındaki fabrikalar onun için hep bilgiydi.

Sayın yolcularımız, Afyonkarahisar Otogarı’na gelmek üzereyiz. İnecek olan yolcularımızın bagaj kuponlarını hazırlamaları rica olunur. Biletli yolcularımız için mola süremiz 30 dakikadır. Mola bitiminde otobüsteki yerlerinizi almanızı önemle rica ederiz.”

Otobüsün genç hostu bu anonsu yaptığında otobüs otogara girmişti. İnecek olan yolcular yavaş yavaş hareketlenmişti.

***

Güzel, güneşli bir günde Afyonkarahisar Otogarı yolcularını karşıladı. Yeni şehrine ilk adımı atan tarih öğretmeni bavulunu alıp etrafına bakındı. Otogar küçük bir otogardı.

Otobüslerin yanındaki firma görevlisine yaklaşıp “Pardon, şehir merkezine giden otobüsler nereden kalkıyor?” diye sordu. Yolculuk yorucu olmasa da hemen öğretmenevine yerleşip biraz dinlenmeliydi.

“Abi, içeri gir. İleriye doğru git. Kapıdan çıktıktan sonra dolmuşları göreceksin.”

“Teşekkür ederim…”

Firma görevlisinin tarif ettiği şekilde otogarın içine girdi. Hedefi hemen dolmuşların kalktığı yere gitmekti. Ama öyle olmadı.

Afyonkarahisar Otogarı’na indiğinde böyle bir manzara ile karşılaşacağını düşünmemişti.  Şehir ile ilgili birçok bilgiyi daha önceden biliyordu. Çokça yeni şeyle karşılaşacağını, yeni bilgiler öğreneceğini tahmin etmişti. Ama böylesini beklememişti.

***

Otogarın içindeki mükemmel düzen hemen göze çarpıyordu. Ortada etrafı açık bir kafeterya, sağ ve sol tarafta ise alışveriş yapılabilen iki farklı bölüm vardı. Bunların da arkasında kapalı bir alanda lokum atölyeleri bulunuyordu. Her şeyiyle insanların huzurlu bir şekilde otobüslerini bekleyebilecekleri bir otogardı burası.Ama şehre gelen tarih öğretmeninin otogarda dikkatini çeken ilk şey, bunlardan ibaret değildi. Onun hayran hayran etrafına bakmasına sebep olan şey, otogardaki tarihi görsellerdi. Afyonkarahisar Otogarı’nın içine girince sağ ve sol tarafında Kurtuluş Savaşı’na ait panoramik görseller bulunuyordu. Bunları daha önce görmüştü. Orijinali Ankara’da Anıtkabir’de yer alan bu panoramik görsellerin altında da yine Kurtuluş Savaşı’nı anlatan ve çoğunun Afyonkarahisar’a ait olduğunu düşündüğü siyah beyaz fotoğraflar vardı. Köşelerde büyük Türk bayrakları asılıydı. Bayrakların yanında da şehrin en önemli sloganı yazılmıştı: ‘Cumhuriyet’in Kazanıldığı Topraklardasınız.’ Otogarın iki tarafına iki adet savaş topu konulmuştu. Yanlarında da ikişer tane asker kıyafeti giydirilmiş mankenler vardı. İnsanlar bunların önünde fotoğraf çektiriyordu. Öğretmen, savaş topunun önünde durmuştu. Bütün hayranlığıyla etrafı izledikten sonra toplara yaklaştı.

***

“Burası bir otogar değil, sanki bir müze.” diye mırıldandı.  “Güzel otogar. Resmen tarih kokuyor. Başka şehirlerde hiç böyle bir otogar görmemiştim.”

Farklı şehirlerden insanların bir araya geldiği bu otogarda resmen farkında olmadan insanlar tarih ile iç içe yaşıyor. Büyükler, küçükler, yaşlılar, gençler; herkes ne güzel fotoğraf çektiriyor.

Tarih öğretmeni Afyonkarahisar şehrine ilk kez geliyordu. Böyle bir otogarla karşılaşmak onu çok mutlu etmişti.

Kurtuluş Savaşı’nı yaşayan ve yaşatan Afyonkarahisar Otogarı’na ilk kez giren tarih öğretmeni için bundan daha büyük bir karşılama olamazdı.İlerleyen zamanlarda yine otogara geleceğini ve çok hoş tarih sohbetleri yapacağını biliyordu.

Cumhuriyet’in kazanıldığı topraklar tarih öğretmenine seslenmişti.

Hoş geldin öğretmenim.’

***

Sevgili Odak okuyucuları yukarıdaki satırlar Zaferin Sesi adlı romanımın giriş sayfalarıdır. Gerçekten şahsım Zonguldak’tan Afyonkarahisar şehrine geldiğim zaman bu şehirde etkilendiğim ilk yer otogar olmuştu. Düzeni yanında insana huzur ve güven veren bir yapısı var. İçindeki tarih görseller de tabii ki beni bir tarih öğretmeni olarak mutlu etti. Bu otogardaki tarihi görsellerin birçok otogar tarafından örnek alınması gerekir.sAfyonkarahisar otogarı özellikle durak noktası olması itibarıyla farklı şehirlerden insanların sıkça durduğu bir yer. Afyonkarahisar şehir markasının güçlenmesinden bence şehre çok önemli bir katma değer katıyor.

***

Aslında bu satırları yazmamdaki bir neden de Zafer’in 100.yılında yapılacak etkinlikler için otogar avantajının kullanılmasıdır. Ağustos ayında şehre gelen kişiler için bir danışma masasının olması çok güzel olur. Her gün otogara binlerce insan giriyor. Belki ağustos ayında yolcular için bazı 100.yıl etkinlikleri yapılabilir… Buna benzer düşüncelerimi daha önce hem bu satırlarda hem de farklı platformlarda şehrimizdeki alışveriş merkezleri için de dile getirmiştim. 100.yıl katılımlarını ulusal boyuta taşıyabildiğimiz sürece şehir bunun meyvelerini gelecekte daha sağlam şekilde toplayacaktır.

Afyonkarahisar Otogarı’nda Kurtuluş Savaşı’nı yaşamak çok güzel. Teşekkürler...