Sevgili Odak okurları,

Bu hafta Modern Klasikler Dizisinin 66. ile karşınızdayım.

Olağanüstü Bir Gece…

Olağanüstü Bir Gece, seçkin bir burjuva olarak hayatını rahatlık ve huzur içinde sürdürürken giderek duyarsızlaşan bir bireyin dönüştürücü deneyiminin hikayesidir.

Yazarımız Stefan Zweig’e geçtiğimiz haftalardan aşinayız zaten. Ancak aramıza yeni katılan okuyucularımız için kendisinden kısaca bahsedeyim…

Başarılı yazar Stefan Zweig; Viyana'da varlıklı bir Yahudi ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Yaşamı boyunca Avrupa'nın hızlı değişimine tanıklık etmiştir. 1934'te Nazilerin baskısı yüzünden Avusturya'dan ayrılarak önce Ingiltere'ye, 1940'ta da Brezilya'ya göç etmiştir. Roman, şiir, öykü, deneme, biyografi ve oyun gibi farklı türlerde çok sayıda eseriyle okuyucularına birbirinden güzel bakış açıları ve görmeye değer yeni manzaralar sunmuştur.

Satranç, Amok Koşucusu, Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, Olağanüstü Bir Gece kitapları en bilindik eserlerindendir.

Yazarımız Olağanüstü Bir Gece adlı eserinde kaleme aldığı karakterin monoton bir şekilde sürüp giden hayatının dönüşünden bahsetmektedir. Kitapta karakterimizin hayatını alt üst eden bir olay sayesinde yaşadığı aydınlanmayı ve artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının hikayesini anlatmaktadır.

Kitap;

Kahramanımız, sıradan bir pazar gününü at yarışlarında geçirirken, belki de ilk kez burjuva ahlakından saparak suç işler. Böylece yeniden "hissetmeye" başladığını, kötücül ve ateşli hazları olan gerçek bir insan olduğunu fark eder. İçindeki haz dolu his onu, duyulur dünyanın dışına çıkarak kendinden geçtiğini fark etmesine neden olur.

Tüm bunların ardından sevgiden ya da coşkudan doğan duygulanımı aynı günün akşamında onu gece âleminin son atıklarının arasına, "hayatın en dibindeki lağımlara" sürüklemektedir. Burada bireyin varış noktasında ise ruhani bir uyanıştan bahsedilmektedir…

*

*

*

Haftanın Kitabı

Bir şeyin eksik olduğunu,

eksik olanın ruhum olduğunu fark ettim.

Önemsemedim. 

Yol bana uygun bir ruh önerebilirdi." 

Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku

        * İlhami Algör