AEV Başarılı...

Cumartesi günü...

Afyon Eğitim Vakfı’nın Genel Kurulu yapıldı ATSO Meclis Salonu’nda.

Genel Kurul Üyesi olarak katıldım ben de toplantıya.

Yeni Valimiz Kübra Güran Yiğitbaşı’da yoğun programına rağmen ‘Eğitim’e verdiği önemi göstermek için bizzat katıldı Genel Kurul'a.

Planlanan süreden biraz daha uzun sürse de toplantı, Valimiz Yiğitbaşı ayrılmadı salondan ve sonuna kadar takip etti.

*

Valimiz isterse hızlıca olur...

AEV Başkanı Hüsnü Serteser güzel bir konuşma yaptı.

Sakin ve özgüvenliydi kürsüde Hüsnü Serteser.

Sıkmadı konuşması.

Zaman zaman espriler yaptı konuşmasında.

Bu espriler yerinde ve olumlu yöndeydi.

Güzel mesajlar vardı Hüsnü Serteser’in konuşmasında.

En güzeli...

Afyon Eğitim Vakfı Üniversitesi.

Eğer...

Bu konuda ciddi olarak bir hazırlık yapılır ise...

Başarılması şimdi daha mümkün.

Çünkü...

Yeni Valimiz Kübra Güran Yiğitbaşı eğitime verdiği önemi konuşmasının satır aralarında vurguladı.

Birincisi Valimiz böyle bir projeye çok olumlu bakacaktır.

İkincisi...

Vakıf Üniversitesi kurulması kolay değil.

Ankara’nın desteği ve ilgisi şart.

Valimiz Kübra Güran Yiğitbaşı’nın Cumhurbaşkanımıza bu konuyu istediğini söylemesi ve destek talebi anında olumlu karşılık bulacaktır.

Buna eminim.

*

Eğitimci Anne Vali...

Valimiz Kübra Güran Yiğitbaşı’nın üç kademede okuyan evlatları var.

Üniversite, Lise ve İlkokul...

Eğitimin önemini bilen bir kişi.

Annelerin eğitim konusundaki zorluklarının da bilincinde.

Çünkü bunu yaşıyor.

Annelerin özverisi çocukların eğitiminde çok önemli.

Kendi Annemden biliyorum.

Beş kardeşiz.

Hepimiz ile her sınıfı beşer kere okudu Annem.

Okulda öğretmenlerimizin ilgisi kadar, evde de Annemizin derslerimizi öğrenmemiz konusundaki özverisi eğitim hayatımızı kolaylaştırmıştı.

 

Valimiz Yiğitbaşı Eğitimci kökenli.

Pek çok kişinin eğitimine katkıda bulunan bir kişi.

Cuma akşamı Afyon Gazeteciler Cemiyeti Yönetimi olarak ziyaretimizde de eğitim konusuna değinmişti, Cumartesi günü AEV Genel Kurulu’nda da eğitime verdiği önemi vurguladı.

Afyon’un son 12 yılda eğitimde bir arpa boyu yol alamadığı gerçeğinden hareketle, yeni Valimizin eğitimi öncelikleri arasına aldığını görmekten mutlu oldum.

*

İyi insan yetiştirmek...

Valimiz Kübra Güran Yiğitbaşı AEV’de yaptığı konuşmada çok önemli bir konuya işaret etti.

İyi insan yetiştirmek...

Dedi ki;

  • Afyon Eğitim Vakfı’nın vizyon ve misyonunun iyi insan yetiştirmeye vesile olmaya gayret göstereceğine inanıyorum.
  • Ben buna katkı vermeye söz veriyorum.

 

Valimiz bir konunun daha altını çizdi;

  • 21. Yüzyıl becerileri kavramı.
  • Sadece diploma yeterli olmuyor artık.
  • Eğitimi çok farklı, bütüncül olarak sunacağız. Tüm gayretimiz ve çalışmalarımız bu yönde olmalı, olacak.

*

Naif, mütevazi, samimi, doğal...

Yeni Valimiz ile ilgili gözlemlerimi, düşüncelerimi soran dostlarım, okurlarım, seyircilerim, arkadaşlarım var.

İşte size peş peşe yaşanan iki görüntüyü aktarıyorum.

 

AEV Genel Kurulu sırasında...

Seçkin Köse bir konuyu aktarmak için Valimizin oturduğu yere geldi.

Kendini tanıttı.

O sırada ayağa kalktı Valimiz Kübra Güran Yiğitbaşı.

Ayakta dinledi Seçkin Köse’yi.

Ben Valiyim diye tepeden bakması yok, büyüksülenmiyor.

Bir kaç dakika sonra...

Dünya Şampiyonu olan genç kızımız bir dakikalık bir yazım gösterisi yaptı bilgisayarda.

Bitirdikten sonra tam yerine gidiyordu, Valimiz yanına çağırdı.

Tebrik etti ve öptü yanaklarından.

Samimi, içten bir şekilde sohbet etti onunla.

 

Valimiz Kübra Güran Yiğitbaşı Akademisyen.

Üniversitede çeşitli görevleri, ardından Bakan Yardımcılığı, Valilik.

Cumhurbaşkanımıza yakın bir isim.

Tüm bunlara rağmen...

Son derece mütevazi.

Naif bir kişiliği var.

Hareketlerine baktığımız zaman doğallığı görüyoruz.

Samimi.

Demiştim ya önceki yazımda...

Afyon ikinci bir şans daha yakaladı.

AEV Genel Kurulu sonrasında pek çok dostum ‘ikinci şans’ tespitime katıldıklarını belirttiler.

*

AEV üst lige...

Afyon Eğitim Vakfı Hüsnü Serteser Başkanlığında önemli faaliyetlere imza attı.

TED Koleji’nin içinde bulunduğu arsanın mülkünü Maliye Bakanlığı’ndan alan AEV, bu arazinin taksitlerini bitirmek üzere.

Her yıl verdiği burs, bir önceki yıldan daha fazla.

albikere.com sitesinin gelirleri de her geçen ay artmakta.

Türkiye’deki vakıflar içerisinde konumu her geçen yıl daha yukarılara çıkan AEV’in, kısa bir süre sonra Türkiye’nin Vakıfları içerisinde en üst lige çıkacağından eminim.

Hüsnü Serteser Başkanlığındaki AEV Yönetimini tebrik ediyorum.

*

*

*

*

*

 

Diyet...

Ömer Seyfettin’in ünlü eseri...

Diyet.

İlkokul yıllarımızda okuduğumuz hikayelerden.

Yapılan iyilik veya verilen bir borcun başa kakılması ile ilgili bir hikaye...

Kimimiz hikayenin sonunda ağlamışızdır, kimimiz kıssadan hisse çıkarmışızdır belki de.

Hikayenin kahramanı Koca Ali kolunu kesip atmıştır, ama hikayeyi okuyanların takdirini kazanmıştır bu hareketi.

Hikayede adı geçen Kasap Hacı Mehmet benzeri pek çok insan çıkmıştır yaşam boyu karşımıza.

Bazıları da kraldan çok kralcılığa soyunmuşlardır.

İyiliği yapanın belki de haberi bile olmadan...

O yapılan iyiliği kralcılar zaman zaman başa kakmışlardır çoğu zaman belki de birilerimize.

Ama bilmelidir ki bu tür kralcılar...

Pek çok kişi...

Yeri geldiğinde Koca Ali’nin yaptığını yapmaktan çekinmeyecek karakterde insanlarda vardır.

Kral asla Kasap Hacı Mehmet’in yaptığını yapmaz, aklından bile geçirmez belki de...

Ama Kralcılarının da hadlerini bilmesi, Kralında hadlerini bildirmesi lazımdır.

Yoksa önüne düşecek olan diyete bakakalır...

Bir ata sözünü daha hatırlatalım kraldan çok kralcı olanlara;

Her kuşun eti yenmez...

*

Gelin o hikayeyi hatırlayalım...

Koca Ali, gösteriş yapmaktan uzak, mütevazi bir hayat yaşayan, sessiz, sakin ve onurlu bir kişidir.

Demircilikle uğraşır ve yaptığı kılıçlar öyle güzel ve sağlamdır ki halk tarafından namı duyulmuştur.

Halk, işini böyle güzel yapan Koca Ali’yi dilinden düşürememektedir.

Ayrıca Koca Ali, kimseye eyvallahı olmayan birisiydi.

Hiç pazarlık yapmaz ne fiyat verirlerse alırdı.

Zamanında babasının ölmesi ile öksüz kalan Koca Ali amcasının yanına yerleşmiş olsa da kimseye eyvallahı olmaması nedeniyle çok kalamayıp amcasının yanından kaçarak bir demircinin yanında kimseye boyun eğmeden çalışmıştı.

Gurur onun için her şeyden önemli idi.

Belirli bir zaman sonra kendi dükkanını açıp kendi işi ile uğraşmaya başladı.

 

Çok fazla ortada dolanmazdı.

Günün çoğunu kılıç döverek geçirirdi.

Evi ve işi arasında hayatı geçerdi.

Bir gün geç saatlere kadar çalıştıktan sonra yatsı namazı için camiye gitti, iki Mesnevi dervişinin sohbetini dinledikten sonra cami çıkışı etrafta zamanın nasıl geçtiğini anlamadan dolandı.

Fakat o gece yatsıdan sonra dışarı çıkmak yasaktı. Bekçilerin başı Koca Ali’yi hemen tanıdı eve gitmesini istedi.

Evine geldiğinde kapısı aralıktı bu durumu pek önemsemedi çünkü evinde değerli bir şey olmadığı için kapıyı önemsemezdi.

Yatağına uzanıp yattı. Sabah olduğunda kapısı çalınıyordu. Gelen geceki bekçilerdi. Hemen evini aramaya başladılar.

Yerde kan lekesi ve yeni yüzülmüş bir deri vardı, Koca Ali ne olduğunu bile anlamamıştı. Oysa dün gece hırsızlık olmuş bir adamın koyunu çalınıp kesilmiş ve paraları da alınmıştı

O çalınan kesede Koca Ali’nin dükkanının önünde bulunmuştu.

Koca Ali hemen subaşının karşısına çıkarıldı tüm deliler onunun yaptığını gösteriyordu.

Koca Ali ne kadar itiraz etse de kolunun kesilmesi cezasına çaptırıldı.

Bu ceza onun için bir felaketti çünkü demire iki eliyle su veriyor tüm işini elleri ile yapıyordu.

Bu haberi duyan herkes çok üzüldü.

Şeriat kanunlarına göre ancak diyetini ödeyerek itham edilen suçtan aklanabilecekti.

Onu çok seven ve ondan alış veriş yapan Sipahiler kolunun diyeti için o dönemin zenginlerinden Kasap Hacı Mehmet’e gittiler.

Hacı kasap çok cimri bir insandı normalde bu durumu kabul etmez ama Sipahilerle arasını iyi tutmak için diyetini ödemeyi kabul etmişti.

Kasap Hacı Mehmet, borcunu ödemesi için Koca Ali’yi yanına yardımcı olarak alır.

Koca Ali, Kasap Hacı Mehmet’in her dediğini yapmaktadır.

Ancak Kasap Hacı Mehmet iki de bir, ‘Diyetini ben ödedim, eğer ben ödemeseydim şimdi o kolun yoktu biliyorsun değil mi?’ diyerek sürekli olarak yaptığını başa kakmaktadır.

Günler, haftalar, aylar boyunca Kasap Hacı Mehmet’in diyeti hatırlatması Koca Ali’nin canına tak eder.

Yine böyle bir gün diyeti hatırlatan Kasap Hacı Mehmet’in sözlerine dayanamaz kendisinden sürekli diyetini ödemesini isteyen Kasap Hacı Mehmet’in önüne sol kolunu bileğinden satırla keserek atar ve ‘al ödediğin diyet bu’ der ve yeniden özgürlüğüne kavuşur.