NİCE 25 YILLARA

Bizim dönemlerimizde ortaokulda anket defteri hazırlamak pek meşhurdu…

Sevdiğimiz sanatçıların fotoğraflarının özenle yapıştırıldığı defterlere yine aynı özenle hazırladığımız soruları yazar, en beğendiğimiz sanatçının sayfasını en sevdiğimiz arkadaşımıza doldurturduk.

Yıllar sonra karşılaştığım bir ortaokul arkadaşım saklamış anket defterini…

Benim sayfamı bir sonraki buluşmamızda bana getirip okutmuştu

İleride ne olmak istiyorsun sorusuna “Gazeteci” cevabını vermişim…

O yıllarda tüm arkadaşlarımın defterlerine aynı cevabı yazmıştım, gazeteci olmak benim çocukluk hayalimdi…

***

ODAK’ın kapısından içeri girdiğimde genç bir haber muhabiriydim.

Hırslı, heyecanlı, öğrenmeye ve kendini geliştirmeye aç…

En büyük şansım, ODAK ekibi de öyleydi… Heyecan bu gazetede tükenmek bilmeyen bir duygu durumu…

Daha yeni kurulmuş ama ilk sayısından itibaren Afyon’un gündemine oturmayı başarmış bir gazetenin ekibinde olmaktan çok mutluydum.

Ben ODAK’la beraber büyüdüm.

 Hayatımın yarısını ODAK’a verdim, ODAK’ta bana hayatımı verdi…

Mesleki olarak gelişmenin dışında eşimle yollarımız ODAK’ta kesişti…

Bir aile verdi ODAK bana, iki evlat verdi…

Çeyrek asırlık dostluklar verdi…

Yazdığım her haberde, tanıştığım her yeni yüzde hayatı öğretti…

Çok gazeteci yetişti ODAK’ta… Şu anda bu sektörde çalışan pek çok isim ODAK’ın tedrisatından geçti…

Çok keyifli günler de geçirdik, çok sancılı dönemler de yaşandı.

Sevinç çığlıklarımız da, kavgalarımız da hep daha iyi haber yapabilmek adına oldu.

Bugün, ODAK’ın 25. Kuruluş Yıldönümünde teşekkür etmek istediklerim var…

***

Dönemin Rektörü Prof. Dr. Şan Öz-Alp her akşam sayfalarımı kontrol eder haberlerimdeki anlatım ve yazım hatalarımı düzeltirdi…

Sevgili Şan Hocam, sizin ders verdiğiniz sıralarda oturmadım ama sizden çok şey öğrendim, halen öğreniyorum… Benim en kıymetli hocam sizsiniz… İyi ki varsınız ve hep var olun hayatımda…

Rahmetli İbrahim Küçükkurt… Şan hocamın derslerine eşlik ederdi. Ondan da gazetecilik adına çok şey öğrendim, Ruhu şad olsun…

İbrahim Yüksel… Bu meslekteki ilk hocalarımdandır, kendisini anmadan geçmem mümkün değil…

Rahmetli Recep Yaşayacak… Harika bir eğitimci, harika bir yazardı… İlk gazetecilik yıllarıma emeği olanlardandı, Ruhu şad olsun…

Sevgili Mehmet Çelikörs; Nam-ı diğer MUTİOĞLU…  Gece’nin saat 1.00’lerinde köşe yazılarını almaya balkonunun altına az gelmedim. Köşe yazısını bir poşete koyar, içine zaman zaman bir meyve zaman zaman bir çikolata koyup aşağıya atardı. Mehmet abinin ilhamı hep gece gelirdi, mecbur beklerdik yazısını. Doktor yazısı gibiydi kalemi, ama sökmüştüm el yazısını okumayı. ODAK’ın değerlilerindendir Mehmet Çelikörs… Biliyorum, ODAK’ta onun için çok değerlidir…

Dinçay Doğar; Fikir fırtınası yapmayı en sevdiklerimden... Ertesi gün ne yazacağız toplantılarımızdan ne güzel yazılar çıkardı… Onunla çalışmaktan hep çok keyif aldım…

Bugüne kadar ODAK’a emek vermiş, katkıda bulunmuş ismini sayamadığım tüm arkadaşlarım iyi ki yollarımız kesişti, iyi ki ODAK’a kaleminizden, kalbinizden bir parça koydunuz… Teşekkürler…

Süreyya Işık, Ahmet Işık, Ahmet Sarlık, Gökhan Kocaaslan başta olmak üzere tüm çalışma arkadaşlarıma emekleri için, ailemin bir parçası oldukları için teşekkür ediyorum… Hep var olun…

Ve Sevgili Mehmet Emin Güzbey;

ODAK’ın taşları bizsek, çimentosu o’dur… Sapasağlam, dimdik, eğilip bükülmeyen, duruşu olan, herkesin düşüncesini özgürce yazabileceği bir ODAK var etti, bu günlere getirdi…

En değerlisini bana emanet etti…

Sana söz, ODAK bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da doğrudan, adaletten ve habercilik etiğinden şaşmadan yoluna devam edecek…

NİCE 25 YILLARA…