İstiklal Harbi döneminde vatan topraklarının bağımsızlığı için, zafer için mücadele etmiş önemli kadın kahramanlarımız vardır. Anadolu’nun işgal altındaki coğrafyalarında zulmü görmüş ve zulme karşı mücadele etmiş kişilerdir bunlar…  Melek Reşit Hanım, Kara Fatma, Şerife Bacı, Halime Çavuş, Gördesli Makbule, Tayyar Rahmiye gibiTürkiye’nin dört bir tarafında kadar çok kadın kahraman var ki… Fakat ben size bugün başka bir şehirdeki kadın kahramanlardan değil Afyonkarahisar’da Çay ilçemizde zulmün ve zaferin tanığı olmuş kadınlarımızdan bahsedeceğim… Arşivden çıkarmış olduğum belgelerde zulmü ve zaferi onların anlatımıyla vereceğim…

İnli Köyünden Dudu Altan Anlatıyor

Çay’dan Kurtuluş Savaşı ile ilgili ilk bilgileri çıkardığımı arşiv belgesinde Dudu Altan ismine rastladım. Kendisi İnli Köyünden… 1310 doğumlu (Miladi 1892/1893)… Arşiv belgelerinde o dönemi şöyle anlatıyor Dudu Altan:

“Köyümüz işgal edilmedi. Düşman sadece köyümüzden geçti. Balkan, I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’na köyümüzden 70 civarında kişi katıldı.Bu savaşlardan 15-20 kişi geri dönebildi. Diğerleri şehit oldu.Milli Hükümetimize tahıl, un, her türlü yiyecek, at, eşek vs. verildi. Bağış olarak verdik.O günlerin eşsiz komutanlarının Şuhut Efeköy’ü tarafında keşif için buradan geçtiklerini biliyoruz. Bizden büyük olanlar da bize anlatırlardı.Memleketin kurtulması için önderlik eden köyümüzden iki-üç kişi vardı. Bunlar çevre köylerin dahi korunmasında yararlı çalışmalar yapmışlardır.O günlerde arazide çalışan kadın ve çocuklar çevre köylere düşman uçaklarından atılan silah seslerini duymuşlar ve büyük paniğe kapılmışlardır. Taarruz günlerinde Afyon tarafından atılan top seslerini duyduk.Başka yerde esir alınan 60 Yunanlı köyümüzde 2 ay kadar kaldı. Rütbelerini bilmiyorum. Köyümüzde Rum azınlığı vardı. Onlar ücret karşılığı işler yaptırdık. İşgal sırasında biraz şımardılar. Baş kaldırmak istediler. Başaramadılar.O günlerde çok sıkıntılar çektik. Birlik ve beraberliğimiz manevi gücümüz sayesinde alnımızın akıyla başardık.”

***

Zehra Tanrıöver Anlatıyor

Çaylı başka bir tanık ise yine İnli köyünden Zehra Tanrıöver… 1322 doğumlu (1906/1907)… Savaş zaman 15-16 yaşlarında diyelim… Bakın onun anlattıkları arşiv belgelerine şöyle yansımış:

“Milli Hükümetimize un, buğday, hayvan vs. her türlü yardımda bulunduk. Herhangi bir karşılığı almadık, bağış olarak yaptık. Süvariler için bir at verdik.Babam o sırada muhtar idi. Çok zahmet çekti. Düşmanın arkasından köyümüze giren Türk ordusunun türlü ihtiyaçlarını temin etmek kolay değildi. Bu konuda biraz zahmet çektik. O kadar askeri barındırmak, doyurmak kolay değildi.Ben devamlı evde kaldığım ve yaşım küçük olduğu için fazla bir şey duymadık.Silah sesini çok duydum. Saat gün olarak hatırlamıyorum. Düşman uçaklarını çok dolaştı. Karacaören, Pazarağaç taraflarını çok bombaladı.Buralarda çarpışma olmadı.”

“O sırada çeteler vardı. Soygunlar yaparlardı. Korkumuzdan tarlaya, bahçeye gidemezdik. Çok zarar verdiler. Harman yerindeki bütün mahsulümüzü aldılar. Bu esnada Türk süvarileri geldiği için çetelerden kurtulduk.Yine bu asker kaçakları da çetelere karıştı. Bunlardan on kişi geldi. Yüksek yere makineli tüfek kurdular. Bu arada bunlar cephane tarafından gelmişlerdir. Bizim diğer düzenli birlik bunları “casus” tahmin ederek teslim aldılar. Onlar da teslim olmadı. Çataklık’ta çatışma oldu.Savaş esnasında koyun ahırları yakıldı. Kali Çayı boyunca dikili söğütler tahrip edildi. Harman zamanında bizim askerlerimiz çok yardım etti, ekin biçiverdiler, tarla sürüverdiler.”

Onun anlattıkları da halkın yaşadıklarını doğrudan gözler önüne sermesi bakımından önemli... Savaşa dair ayrıntı gibi gözüken önemli bilgiler barındırıyor.

Ve Çaylı Fatma

1907 doğumlu… Savaş zamanı 15 yaşında genç bir kız…  Çay ilçesinin Kılıçyaka köyündendir. İleride evlenmiş ve Yıldızhan soyadını almıştır. Çaylı Fatma Yıldızhan, Büyük Taarruz öncesi ve sırasında yaşananları bakın nasıl anlatıyor?

“Köyümüzden eli değnek tutan herkes savaşa katıldı. O zaman köyümüz 25-30 hane arasında idi. İşgal günlerinde Yunan askeri köyümüze gelip 50 koyun alınacak deyip aldılar. Daha sonra beğendikleri bir atı da alıp gittiler. Zorla aldılar…”

“Biz daha sonra Milli Hükümetimize de bulgur, fasulye, mercimek ve giyecek çamaşırlar gönderdik. Verdiklerimiz bağış şeklinde oldu… Ben kağnı ile cephane taşıyan bir birliğin içinde idim. Dumlupınar yakınlarda bir köylü kadını sevinç içinde bizi karşıladı. Elinde ayran tenceresi ile bize yaklaştı. ‘Allah razı olsun Kemal Paşa’dan, bizleri kurtardı. Sizlerden de Allah razı olsun’ dedi. Ben Kemal Paşa adını ilk kez orada duymuştum.”

“Ben, kağnı kolunda görevli idim. Şimdiki Çay’dan kağnıya bir şeyler sarıldı. Bir kağnı başına görevli olarak verildim. Bu yiyeceği Afyon’a götürüp askeriyenin erzak bulunan yerine indirdik. Yine kağnıya sandıklar sarıldı. Üzerleri kapalı idi. Ne olduklarını bilmiyordum. Afyon’dan öğleye doğru Dumlupınar’a doğru hareket ettik. Akşam hava kararınca Dumlupınar’a vardık. O gece kağnı başında yattık. Sabah Dumlupınar halkı bizi görünce etrafımıza sevinçle doldular. Halk sevinçlerini bizlere sarılarak gideriyorlardı. Aynı gün Uşak’a doğru hareket ettik. Yollarda pek çok ölü ve kan gördük. Ölüler ise Türk ve Yunan askerleriydi. Az ötede top sesleri kulaklarımızı çınlatıyordu ama biz de ileri gitmekten geri kalmıyorduk. Akşamüzeri Uşak’a vardık. Orada kağnılarımızdan yükleri boşalttılar. İki gün İzmir’e göndereceğiz diye bekletildik. Ayağımızda çarık bile yoktu. Perişan durumumuz ve ayağımızda çarıkların bile olmadığın görmeleri sonucu, bizi ileriye değil geri memleketimize gönderdiler. Biz de üç-dört kadın arkadaş yaya olarak Sandıklı üzerinden köyümüze geldik. Şimdi vatanımızın kurtuluşunu görmek ve seyretmek bana gurur veriyor.”

***

O günlerde neler yaşadıklarını kitaplardan okuyoruz. Ben sizlere Çaylı kadınların ağzından belgelere dokunmadan verdim. Zulme ve zafere dair anlattıkları savaşla ilgili Afyonkarahisar yerel tarihi bakımından önemli. Bu topraklarda yaşayanların anlattıklarını önce bu toprakların insanları bilmeli diye düşünüyorum.

Çaylı kadınların ve bütün İstiklal Harbi kadın kahramanlarımızın anısına, saygı ve rahmetle… Mekanları cennet olsun.