Sevgili ODAK okurları, bu hafta size masal gibi bir şehirle geldim

Şimdi hayal edin bir yakası deniz diğer yakası olabildiğine yeşil…

Sizce burası neresi?

Bazılarınızın Karadeniz dediğini duyar gibiyim

“Lala Lala! Çeşm-i Cihan bu mu ola?”

Fatih Sultan Mehmet dünyanın değerlisi bu mu ola? Dediği cennet memleket

Yeşilin engin mavilikle kucaklaştığı masalsı bir kent…

Bartın…

159 bin 811 kişilik nüfusa sahip

Merkez ilçeyle beraber 4 İlçe, 8 belediye, bu belediyelerde 50 mahalle ve ayrıca 263 köyü var bu güzel şehrin.

Ben ise sizleri 14 bin 086 kişi nüfusuyla Karadeniz’in İncisi SESAMOS’a götürüyorum

SESAMOS yeni adıyla Amasra 

İlk kuruluşu Milattan Önce (M.Ö) 12. Yüzyıla dayanıyor.

Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan şehir Fenikelilerin kıyılar boyunca koloniler kurması ile bilinmektedir.

Doğal limanların bulunması nedeniyle burada Fenikeli gemiciler uzun süre ticari etkinlikler göstermişlerdir.

 

Daha sonra Miletoslular, Kimerler, Lidyalılar, Makedonyalılar tarafından idare edilen Amasra’nın yeni baştan kurulması ve büyük kent görünüşü alması Prenses Amastrist zamanında olmuştur.

Prensesin öldürülmesinden sonra sık sık el değiştiren şehri Romalılar, Bizanslılar ve Cenovalılar ellerinde tuttuktan sonra Fatih Sultan Mehmet 1460 yılında savaşmadan şehri teslim alarak Osmanlı topraklarına katmıştır.

Şehir, potansiyelinin çok erken farkına varmış ve bunu değerlendirmiş.

Turizmin şehirde ilk canlanmaya başladığı tarih 1940 yılları…

Doyumsuz bir doğa güzelliği ve geçmişi yaşayan tarihi kalıntıları ile adeta bir cennet Amasra.

Bu nedenle yerli ve yabancı birçok turisti cezbediyor.

Şehrin en çok turist ağırladığı aylar ise Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarıymış.

Şehrin üzerinde yükseldiği adalar ise ilçe merkezinin iskeletini meydana getiriyor.

Bu adalar; Boztepe, Zindan, Küçük Ada ve Tekke Tepesi adını taşır. Büyük Ada ya da Tavşan Adası diye anılan ada birleşerek bir yarımada oluşturan dört adadan ayrıdır.

Batı ve doğuda olmak üzere çok güzel iki koya sahip Amasra

Batıdaki küçük liman, doğuda yer alan büyük liman olarak adlandırılıyor.

Bu güzel şehrin her köşesi tarih olduğu gibi birçokta gezilecek yeri var.

Yeşil dağları kundağında annesini bekleyen bir bebek gibi…

Engin maviliğiyle ışıl ışıl sahilleri döven dalgalar kucaklıyor, Amasra’nın her bir köşesini.

Peki, Amasra’da sizleri neler bekliyor…

AMASRA KALESİ

Fatih Sultan Mehmet Han’ın şehri görür görmez güzelliğine hayran kalarak “Lala Lala! Çeşm-i cihan bu mu ola…”  dediği, yakıp yıkmaya kıyamadığı için kale komutanına haber göndererek kalenin anahtarını istediği tek kaleymiş Amasra Kalesi.

Bazen güzellik, hikayenizin acıklı olmasına engel olmuyor. Tersine sebep olabiliyor. Bunun en güzel örneği 2. Yüzyılda yaşayan güzeller güzeli Pers Prensesi Amastris’in yaşam öyküsü..

AMASRA KALESİ EFSANESİ

“Amastris’in kaderi Büyük İskender’in Pers’leri mağlup etmesi ve prensesi esir almasıyla tamamen değişiyor. İskender prensesi ordu komutanı Craterus ile evlendiriyor. Ancak kısa süre sonra Craterus Amastris’i bırakıyor. Zaten istemediği bir evlilik yapan prenses İskender’in siyasi çıkarları için  farklı kişilerle evlendiriyor. Bu evliliklerden kocaman mutsuz bir hayatı ve iki evladı oluyor.

Prensesi yanında tutmak istemeyen son eşi prensesi o zamanki ismiyle Sesamos olan Amasra’ya gönderiyor.  Büyük yorgunluklar ve umutsuzluklarla gittiği kente görür görmez hayran kalan prenses kente kendi ismini verip kenti yeniden imar ettiriyor ve güzelliği dillere destan Amasra Kalesi’ni yaptırıyor. Kent ile ilgilendikçe kendine göre yenilikler yaptıkça mutsuzluğunu unutuyor, hayata tutunmaya başlıyor. Bunu fark ettikçe kente dört elle sarılıyor Amastris. Bir süre sonra burayı merkez haline getirdiği dört kentlik bir birlik kuruyor. Birlik giderek güçleniyor ve Amastris’te gücünün farkına varıyor. Birine bağlı olmadan kendine başına kazandığı bir zafer oluyor bu birlik. Hayata yeniden umutla ve ilk defa kendine olan büyük bir özgüvenle bakan prensesin birliği hayatı oluveriyor. Ama hayat ne yazık ki bu hikayenin burada bitmesine izin vermiyor. Birliğin büyüyüp güçlenmesi prensesin oğullarının dikkatini çekiyor, ileride kendilerine sorun oluşturabileceği düşüncesiyle annelerini öldürmeye ve birliği dağıtmaya karar veriyorlar.

Bir gece annelerine gidiyorlar. Prenses olacaklardan habersiz birlikten, yaptıklarından ve yapacaklarından ismini ve verdiği ve tutkunu olduğu kentten büyük bir hevesle bahsederken çocuklardan biri annesini boğarak öldürüyor. İşte hayat bu kadar acımasız.

Amastris’in son eşi ise sözde eşinin intikamını almak için prensesin oğullarına suikast düzenliyor ve bir bir süre sonra prensesin oğulları da öldürülüyor. Ve Amasra’nın da içinde bulunan birlik prensesin son eşine kalıyor.”

İşte bazen iyilik kazanmıyor ama tarih boyunca şehriniz misafirlerinin kulağına sizin isminizi fısıldıyor…

Denemekten vazgeçmemeniz dileklerimle…

İlçe merkezi olarak kabul edilen bu tarihi yapı görenleri manzarasıyla büyülüyor.

Manzara eşliğinde yemek yeme fırsatı sunan yapı içerisinde birçok restoranta ev sahipliği yapıyor.

İster yüzün, ister gezin isterseniz yemek yiyin.

Balık restoranları bir harika, benden söylemesi…

BARIŞ AKARSU PARKI

Hazin bir trafik kazasında hayatını kaybeden sevilen sanatçısı Barış Akarsu’yu hepimiz tanıyoruz öyle değil mi?

2007 yılında, oldukça genç yaşta yaşamını yitiren şarkıcımız, memleketi Amasra’ya olan sevgisini her zaman dile getirirdi.

Yetkililer de bu sevgiyi boşa çıkarmadı ve genç sanatçının anısına Barış Akarsu’nun heykelinin dikildiği parka adı verildi.

 

Amasra’ya yazığı şarkısı,

“Büyüsüyle bekler seni
Caddeler ıslak göz yaşlarıyla
Büyüsüyle bekler seni
Caddeler ıslak göz yaşlarıyla”

Işıklar içinde uyu...

Sevgi ve saygıyla

 

KEMERE KÖPRÜSÜ

Amasra’nın simgelerinden bir tanesi

Roma döneminden kalma tarihi bir yapı olduğu için oldukça önemli konumda.

Kemere Köprüsü, Sormagil Mahallesi ile Boztepe – Zindan Mahallesi’ni birbirine bağlayan bir geçiş noktası.

 

Harika manzarasıyla görenleri büyüleyen gün batımının keyfine varacağız eşsiz bir mekan.

Şehirde turizmin öncülüğünü yapan mekan 2016 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilerek koruma altına alınmış.

 

 

DİREKLİ KAYA

Hem tarihi hem de turistik bir nokta olan Direkli Kaya…

7 metre uzunluğunda olan yapı, denizi aydınlatmak için inşa edilmiş. Cenevizliler tarafından inşa edildiği tahmin edilen bölgede, denize bağlantısı olan bir havuz, kayaya oyulmuş basamaklar ile mermerden bir iskeleye sahip tarihi yapı.

Buradan denize girebildiğiniz gibi balıkta tutabilirsiniz tabiî ki eşsiz manzara eşliğinde…

KÜÇÜK LİMAN PLAJI

Antik Liman Bölgesinde yer alan plaj şehrin en uğrak noktalarından bir tanesi.

Antik Liman Bölgesi ise, Direkli Kaya’dır.

Yaz aylarında gördüğü yoğun ilgiden dolayı adeta bir koyu andırır.

Halk plajı olduğu için bir ücret ödemenize gerek yok, restoran ve duş gibi hizmetlerin bulunması ise sık sık tercih edilmesinin sebepleri arasında.

ÇEKİCİLER ÇARŞISI

Çekiciler Çarşısı şehrin merkezinde yer alıyor.

Küçücük bir çarşı düşünün şimdi…

Rengarenk…

Hem tarihi hem de kültür açısından oldukça zengin

Çekiciler çarşısı, yöreye ait el emeği hediyelik eşyaların satıldığı küçük bir mekan.

Peki, çekiciler çarşısı ismi nereden geliyor?

Bir ahşap oymacılığı süsleme sanatı olan çekicilik, aynı zamanda Amasra’nın geçim kaynağı.

Bu nedenle fazlasıyla gelişmiş olan el sanatının nadide örneklerine, bu çarşıda denk geleceğiniz çok aşikar.

Sokakları denize çıkan tarih kokulu şehir tüm doğa güzellikleriyle sizleri bekliyor.

 

Sevgiyle Kalın, İyi Bayramlar…