KONUK KALEM: Rabia Sevde Yorulmaz

Merhaba, ben Rabia Sevde Yorulmaz.

Dumlupınar Bilim ve Sanat Merkezi 6.sınıf öğrencisiyim. 2022 yılının Zafer’in 100.yılı olması dolayısıyla “Zafere Ses Veren Gençler” isimli proje çalışması kapsamında yazdığım yazıyı sizlere sunacağım.

Sizlere, yazımda, Afyonkarahisar şehrimizde işgali yaşamış Küçük Ali’nin hikayesinden bahsedeceğim.

***

 

Ali 15-16 yaşlarında bir çocuk.

İşgal zamanı Afyon’daki İzmir İstasyonu’nda Ayvalık’tan Akşehir’e giden trenler geçiyordu. Bu trenler Ege’den gelen, Mustafa Kemal’in ordusuna katılmak isteyen askerleri taşıyordu. Bu askerler içinde Ali’nin abisi Ahmet de vardı. Ali abisini görmek, ona annesinin pişirdiği yiyecekleri vermek için istasyonda bekliyordu. Fakat Ali fark etti ki, bu trenlerin hiçbirinde abisi yoktu.

İstasyon oldukça kalabalıktı. Ali, istasyonda bir tanıdığı olan Bekir Amca’yı gördü.  Bekir Amca’ya abisinin buralardan gelip geçmediği hakkında soru sordu. Bekir Amca da Ahmet’i bir gün önce gördüğünü, yani çoktan geçtiğini söyledi. Ali boşuna beklediğini anladı. Biraz mutsuzdu.

Peki, Ali ne yaptı sizce?

Ali, Akşehir’e gitmek için gördüğü ilk trene bindi. Elbette annesi babası merak edecekti ama abisini görme isteği çok daha fazla ağır basmıştı, Ali abisini çok özlemişti.

Ali, trenle önce Çobanlar’a, sonra da Çay ve Bolvadin arasındaki bir istasyona geldi. Türkler buraya çadırlar kurmuştu. Bazı kişiler Ali’yi fark etti. Fark eden kişiler Ali’yi bir subayın yanına götürdü. Subay da Ali’ye “Bizimle kal, bize yardım et.” dedi.

Ali orada kaldığı sürece getir götür işlerini yaptı, temizlik yaptı, çay demledi. 7 ay boyunca orada çalıştı, fakat ailesini özlemişti ve geri dönmek, onlara kavuşup tekrar evinde kalmak istiyordu.

Ali, Afyon’un merkezine dönmeye karar verdi. Önce yaya şekilde Işıklar’a geldi. Ancak Yunan askerleri onu gördü ve sorgulamak amacıyla götürdü. Yunanlar her gün Ali‘yi Işıklar’a yakın bir yerde siper kazmaya götürüyorlardı. Ali’nin buradan kurtulması lazımdı.

Ali’nin babasının Işıklar’da ortakçıları vardı. Ortakçılar, bir gün gelip Ali’ye kadın kıyafeti giydirdi. Yunan askerleri de geldiğinde Ali’yi kız zannettiler ve yanlarına almadılar.

Ali şehre dönmek için tekrar yola koyuldu. Çoban Kuyuları denen bir yere geldi. Ancak şehre giriş çıkışlar Yunanlar tarafından yasaklanmıştı. Giriş için izin belgesi istiyorlardı.

Ali’nin izin belgesi yoktu fakat girmenin bir yolunu bulmuştu. Yaşlı bir nine ile konuştu ve sanki onun torunuymuş gibi kalabalığa katıldı. Kimse onların gerçek nine-torun olmadığını anlamadı. Böylece şehre girdi.

Yorgun olan Ali, sabah da evine gitti. Anne ve babasına kavuştu, onlara yaşadıklarını anlattı. Hikâyesi de böyle bitti.

***

Küçük Ali, bu topraklarda işgali görmüş bir kişi… Şimdi biz bu topraklarda özgür bir şekilde yaşıyoruz.

Şimdi yıl 2022… Büyük Zafer’in 100.yılı… Bu topraklarda yaşananları bilerek daha güçlü ve gururlu bir şekilde zafer coşkusunu yaşamalıyız. Kutlu olsun.