HAYVAN  SEVGİSİ  VE HAYVAN  HAKLARI ( DEVAM )

Hayvan sevgisi ve hayvan hakları son derece derin bir konu. İnsan içine girince nasıl çıkacağını bilemiyor. Benim uzun yıllar küçük bir akvaryumum oldu. Akvaryumdaki balıklar ihtimam gösterilmesi gereken bir yakınınız gibidir. Her gün sabah akşam onları canlı veya cansız yemle beslersiniz. Hastalanırlarsa ilaçlarını verirsiniz. Yavruladıkları zaman yavrularını korumaya alırsınız. Her 15 günde bir akvaryumu temizlersiniz, taze su ilave edersiniz. Akvaryum çevreye zarar vermeyen, çevreyi kirletmeyen, son derece mütevazi maliyeti olan bir  hobidir. Çiftlik hayatında ise çok sayıda farklı hayvanlarla bir arada olursunuz. Benim en çok sevdiğim hayvan çoban köpekleridir. Çiftlikte  Sivrihisar’ın meşhur Akbaşlarından 12  ve bir adet de Sivas’ın Kangal köpeği vardı. Benim gelişimi birkaç kilometreden sezerler ve çiftlik hududunda karşılamaya gelirlerdi. Çoban köpekleri son derece kıskanç oldukları için  hepsine aynı ilgiyi göstermeniz gerekir. Bunlar sadık, ihanet etmeyen, efendilerini ısırmayan harika hayvanlardır. Bu asil hayvanları evde veya küçük bir bahçede beslemek , onlara yapılabilecek en büyük kötülüktür.

Romantizmi bir tarafa bırakarak gerçek hayata dönmekte yarar var. Şimdiye kadar milli hayvan severlerimizin gündeme getirmediği özel bir konu bulunuyor.  Karasu, Haber Türk Gazetesinde “Kıyamet Gününde cennete gidemeyen hayvanlar ne olacak?” başlıklı yazısında “Amerikalı bir televaiz  kıyamet günü yeryüzünde kalan imansız eş dost ile kedi köpeklerin  hali ne olacak?” diye büyük endişeyle soruyor.” diye yazıyor. Bu endişe verici yorum ABD medyasında geniş şekilde yer alınca Amerikan toplumundan değişik tepkiler gelmiş. Söz gelişi, samimi ateistlerin  oluşturduğu “Ebediyen Dünyalı Hayvanları adlı firma 135 dolar karşılığı petlerinize itina ile bakılır” diye ilanlar vermeye başlamış. Kampanya rağbet görmeye başlayınca firma 26 eyalette 44 kurtarma elemanıyla faaliyet gösteren bir servis zinciri kurmuş. Kıyamet günü geldiğinde sözleşmeli müşterilerin petlerini, evlerinden toplayıp, bakıma alacaklarmış. Bu arada ortaya çıkan bazı internet siteleri de 15 dolara kıyamet günü sonrası dünyada kalan eş-dost ile cennetlikler arasında e-mail ortamında haberleşmeyi sağlayacaklarını garanti ediyormuş. Yurdumuzdaki gelişmeler de bu doğrultuda ilerlediğimizi gösteriyor.

Hayvan kürkü giyenlere karşı tepkiler devam ediyor. Bu tepkilere karşı bir tiyatro sanatçısı “Kürklere tepki göstereceklerse tavuk da, balık da yemesinler…” diyor. Bir modacı ise  bir sosyete dergisinde bakın neler diyor “Bir gazetenin moda eleştirmeni benim için görgüsüz, cani ve hayvan düşmanı nitelemesini kullandı. Giydiklerim gerçek kürk. Yasal şekilde elde edilenlere karşı bu tepki yersiz… Kürk giymem diyen insan et yiyor, deri ayakkabı giyiyor. Yediğimiz tavuklar, etler, balıklar çiftliklerde biz yiyelim diye yetiştiriliyor. Çiftliklerde biz kürkünü giyelim diye yetiştirilen hayvanlar da var. Eğer etten, sütten yararlanıp, sonra benim giydiğim kürke laf ediliyorsa, ayağında deri ayakkabı, belinde deri kemer varsa benden cevabını alır…”

Hürriyet Gazetesinde Erkan Çelebi’nin evde beslenen hayvanları konu alan son gelişmelerle ilgili ilginç bir araştırması yayınlandı. Gazeteciye göre “Son iki yılda peş peşe açılan evcil hayvan kuaförlerinin sayısı 50’ye ulaştı. Ayda ortalama 6 bin hayvana hizmet veren bu kuaförler tıraş ve banyonun yanı sıra tırnaklara oje sürme, yosun özlü çamur banyosu yapma, beyazları kapatıp  tüylerin rengini değiştirme gibi uygulamalarda bulunuyorlar… Golden, Collie, Alman Kurdu, Saint Bernard, Chow-chow gibi köpeklerin tıraş ve banyo ücreti 150 liradan başlayıp 170 liraya kadar ulaşabiliyor. Bu fiyatlara genellikle tarama,  fön, manikür ve pedikür de dahil oluyor… Sokak kedilerini getirenlerden ise genellikle banyo hizmeti talep ediliyor… Bir tanınmış hayvan kuaförü ise ‘Çok farklı taleplerle karşılaşıyoruz. Köpeğine balık sırtı tıraş, tuttuğu takımın renklerine boyatmak isteyen  fanatikler de var’ diyor. Başka bir hayvan kuaförü ise ‘Kuaförler mutlaka hayvan psikolojisini bilen uzman kadrolardan oluşmalıdır’ diye mesleklerinin güçlüğünü ortaya koyuyor…”. Hayvan psikologları da  muayenehane açmaya başladı.

Güzellik merkezleri, hayvan butik otelleri, ithal mama ve çeşitli aksesuar satanlar, hayvan psikologları, her hayvan için hazır hijyenik havlular üretenler, hayvan eğitim merkezleri, hayvanları her gün açık alanlarda gezdiren elemanlar sayesinde büyük bir iş alanı ortaya çıkmış oldu. Evde besledikleri hayvanlardan bıkıp, bunları sokağa, ormana salan vicdansızlara karşı söyleyecek fazla bir söz  bulunmuyor.

Bu sıra dışı konulara eğilince tatile çıkmış gibi oluyorum.