Aslen Çanakkaleli olan Semra Özçelik, 12 yıl önce il merkezine taşınarak, Çanakkale Antik Pazarı’nda ikinci el eşya satmaya başladı. Zamanla işini büyüten Özçelik, bugün dükkanında gelinlikten kına kıyafetine, yağlık ve çevrelerden elbiseye kadar asırlık tekstil ürünleri satıyor. Dükkanında ayrıca sokak kedilerine de ev sahipliği yaparak, nostaljik bir atmosfer yaratıyor.
GEÇMİŞİN EŞYALARI YENİ SAHİPLERİNİ BEKLİYOR
Özçelik, dükkanındaki eşyaların büyük çoğunluğunun, evlerdeki boşalan sandıklardan çıktığını belirtiyor. “Özellikle kadınlar, evde kullanılmayan eşyaları getiriyorlar. Hurdacılar da, bazen eski eşyaları atıl durumda bulup, bana getiriyor. Yine de, gelmeyen ama dükkanımda olmasını istediğim eşyaları internetten temin ediyorum” diyor.
HER BİR ÜRÜN, BİR HİKAYE TAŞIYOR
Semra Özçelik, eski kıyafetlerin ve eşyaların, geçmişin yaşam biçimlerinden izler taşıdığına dikkat çekiyor. “Yeni yapılan bir iş, örnek bir kitaba bakılarak üretiliyor. Oysa eski el işlerinde, kişisel bir emek, bir hikaye var. Özellikle Cumhuriyet öncesi dönemde yapılan kıyafetler, doğal esinlenmelerle tasarlanmış, her birinin farklı bir anlamı var” diyor.
DÜKKAN, ETNOGRAFYA MÜZESİ GİBİ
Dükkanında, yalnızca eski kıyafetler değil, aynı zamanda eski takılar, halılar, camlar, seramikler ve porselenler de bulunuyor. Özçelik, dükkanını adeta bir etnografya müzesine benzetiyor. “Her ne kadar her gün kalabalık olmasa da, gelenler gerçekten ilgi duyan insanlar. Bazı müşterilerim eski kıyafetleri görünce, geçmişe özlemle bakarak duygusal anlar yaşıyor” diye konuşuyor.
YEREL YÖRELERDEN EŞYALAR DA DÜKKANINDA
Çanakkale’nin Bozcaada ve Gökçeada dışındaki ilçelerinin yöresel giysileri de dükkanında yer alıyor. En çok kadın kıyafetlerinin bulunduğunu vurgulayan Özçelik, farklı bölgelerden gelen geleneksel kıyafetlerin her biriyle, adeta bir zaman yolculuğu yapıldığını ifade ediyor. Özçelik, bir gün dükkanına gelen 75 yaşındaki bir kadının dedesinin sandığındaki eşyaları satmak üzere getirdiğini anlatıyor.
BİR YAĞLIK, BİR AİLEYİ HATIRLATIYOR
Özçelik, dükkanındaki en ilginç eşyalarından birinin, üzerinde figürler bulunan 140 yıllık bir yağlık olduğunu belirtiyor. “Bir gün bir müşteri, bu yağlığı almak için geldiğinde, bana onun ailesinin şeceresi olduğunu anlattı. Ancak kadın, 'Ben ölünce bunlar çöpe atılacak, o yüzden gerek yok,' dedi. Bu cümle bende derin bir iz bıraktı. Çünkü bu eşyalar sadece birer obje değil, geçmişin izleri ve anıları.”
KÜLTÜREL MİRASI GELECEĞE TAŞIMAK
Semra Özçelik, yıllardır yaptığı bu işi büyük bir tutku ve merakla sürdürdüğünü vurguluyor. “Çeyizler, eski eşyalara olan ilgim, bana gençliğimden beri vardı. Bu dükkan, hem geçmişe olan ilgimi hem de bu değerleri koruma arzumuzu hayata geçiriyor” diyor. Özçelik, dükkanındaki her bir eserin bir başka hikayeyi anlattığını ve bu eşyalara sahip çıkmanın, geçmişi yaşatmak anlamına geldiğini belirtiyor.