Bu bir fotoğraf. Ama sıradan bir fotoğraf değil.
Afyonkarahisar’da okul çıkışı çekilmiş bir kare…
Sıradan bir gün, sıradan bir kaldırım, sıradan öğrenciler…
Ama o karede sıradan olmayan tek bir detay var: Bir öğrencinin elinde silaha benzeyen bir nesne. Bu silah oyuncak olabilir. Kurusıkı olabilir. Hangisi olduğu, bu yazının en önemsiz kısmı.
Asıl mesele şudur: Bir çocuğun elinde, okul çıkışında, silah görüntüsü neden vardır? Bu soru bizi rahatsız etmeli. Bu soru hepimizi ayağa kaldırmalı.
GÖRDÜĞÜM ANDA İHBAR ETTİM
Burada altını özellikle çiziyorum. Bu fotoğraf çekilir çekilmez, hiç vakit kaybetmeden emniyet birimlerine bilgi verilmiştir. “Bir şey olmaz” denilmemiştir. Görmezden gelinmemiştir. Önce yetkililer haberdar edilmiştir. Çünkü mesele fotoğraf çekmek değil, sorumluluk almaktır. Bu yazı da tam olarak bu sorumluluğun devamıdır.
HIZLI MÜDAHALE, NET TESPİT
Ve burada hakkı teslim etmek gerekir. İhbarın ardından yaklaşık 3-4 dakika içinde Afyonkarahisar İl Emniyet Müdürlüğü asayiş ekipleri olay yerine intikal etmiş, gerekli incelemeleri yapmıştır. Yapılan kontroller sonucunda, öğrencinin elinde bulunan nesnenin gerçek silah olmadığı, oyuncak tabanca olduğu net şekilde tespit edilmiştir.
Bu hızlı, duyarlı ve profesyonel yaklaşımları için emniyet güçlerimize teşekkür etmek bir vatandaşlık borcudur. Güvenlik, “olay olduktan sonra” değil, şüphe oluştuğu anda devreye girdiğinde anlamlıdır.
“OYUNCAKSA NE OLUR?” DEMEYİN
Ama burada duramayız. Çünkü asıl mesele şu: Sorun nesnenin gerçek olup olmaması değildir.
Sorun; bir çocuğun, oyuncak da olsa, silah benzeri bir nesneyle okula gelmesidir. Toplum olarak en büyük hatamız tam burada başlıyor:
“Oyuncakmış canım…”
“Kuru sıkıymış…”
“Bir şey olmaz…”
Olur. Çünkü mesele metalin gerçekliği değil, zihnin gerçekliğidir. Bir çocuk, şiddeti oyunun parçası olarak görüyorsa, silahı normalleştiriyorsa, tehdidi gülerek taşıyabiliyorsa orada alarm çalıyor demektir.
OKULLARDA ŞİDDET: ARTIK HABER BİLE OLMUYOR
Kısa bir süre önce…
12 yaşındaki bir öğrenci, bir okul müdürünü silahla yaraladı. 12 yaşında bir çocuk…
Bir eğitim kurumunda…
Bir idareciye silah doğrultuyor. Bu bir istisna değil. Bu, görmezden gelinen sürecin sonucudur. Bugün okullarda: Akran zorbalığı var. Fiziksel şiddet var. Psikolojik şiddet var .Bıçak var. Silah var. Ama en tehlikelisi ne biliyor musunuz? Alışılmışlık.
EĞİTİM SADECE SINAV DEĞİLDİR
Rehberlik yoksa, psikolojik destek yetersizse, okul–aile–emniyet bağı kopuksa, öğretmen yalnızsa, idareci korunmuyorsa, Sonuç budur. Bir çocuk elinde silah görüntüsüyle sokakta yürüyorsa, orada sadece çocuk değil, sistem de sınıfta kalmıştır.
SORUMLULUK KİMDE?
Emniyet görevini yaptı. Hızlı geldi, tespit etti, riskin önünü kesti. Şimdi sorumluluk sırası: Ailede, Okul yönetiminde, Öğretmenlerde, Rehberlik servislerinde,
Bu çocuk neden böyle bir nesneyle okula geldi? Evde bu durum normal mi karşılandı? Okulda davranışları daha önce hiç fark edilmedi mi? Rehberlik servisi bu öğrenciyle ilgilendi mi? Çocukların davranışları tesadüf değildir.
Her davranış bir mesajdır. Ve bu mesajı zamanında okumayan herkes, yarının riskini büyütür.
BUGÜN OYUNCAK, ALLAH SAKLASIN YARIN GERÇEK
Bugün “oyuncak” denilen şey, yarın gerçek olabilir. Bugün ciddiye alınmayan bir görüntü, yarın bir okul kapısında faciaya dönüşebilir. Şiddet böyle başlar: Önce normalleşir, sonra meşrulaşır, en sonunda can yakar.
Bu yazı bir çocuğu hedef almak için yazılmadı. Bu yazı, çocuklarımızı korumak için yazıldı. Bu fotoğraf bir suçlama değil, bir uyarıdır. Ve bu uyarı, yetkililere zamanında bildirilmiş, kamuoyuyla sorumluluk bilinciyle paylaşılmıştır.
Okullar; silahın, korkunun, tehdidin değil, bilginin, güvenin ve huzurun yeri olmalıdır. Aksi hâlde bu fotoğraflar artar, biz de her seferinde “nasıl oldu?” diye sorarız.
Ama o zaman çok geç olabilir.