Yazı sonrası karşılaştığım okurlarımız

Merkezde hemen her semtte aynı kirliliğin

olduğunu, Yeşilyol ve Ordu Bulvarında kömür

kullanımı olmamasına rağmen buraya diğer

semtlerin kirli havasının indiğini söylediler ve

eklediler;

Merkezde Valilik istediği kadar kömür

satıcılarını denetlesin. Bir şey bulamaz. Bazı

kömür satıcıları Merkeze çok yakın olan Salar,

Çakırköy gibi yerlere depo kurmuşlar. Oradan

siparişleri

küçük araçlar

ile

naklediyorlar

dediler.

İletelim

buradan

Valimize ve

diğer

ilgililere...

 

Dünkü yazımın sonlarına doğru olan kısımda

arkadaşlarımız bir dizgi hatası yapmışlar.

Beddua’ seansları kısmındaki yazının bir

bölümü üstteki bölüme kaymış.

Dikkatli okurlarımız bu bölümün bir hata sonucu

yukarıya kaymış olduğunu anlamışlar.

Yazı internet sitemizde düzeltildi ama, gazete

basıldığı için maalesef o hata öyle yayınlandı.

Dizgi hatası bazen bizim köşenin başına da

gelebiliyor.

 

Heybetli görünüm...

Afyon-İzmir çıkışında üst geçitler yapıldı.

Bu üst geçitler içinde ‘engelli rampası

inşa edildi.

Tonlarca demir...

Ve hiçte hoş olmayan bir görüntü ortaya

çıktı.

Acaba yetkili ve ilgililerimiz oraya bir

asansör yapmayı neden düşünmediler?

Hem masrafı az, hem de kullanımı daha

rahat olurdu.

Acaba şunu mu düşündü ilgililer;

Biz buraya asansör yaparsak herkes kullanır

Eğer böyle düşündüyseniz bravo size.

Aklınızla bin yaşayın.

Böyle düşünen ilgililerimiz olduğu sürece

sırtımız yerden kalkmaz.

Şimdi birileri çıkıpta, asansöre zarar verilir

diye düşündük falan demesin.

Güvenlik kamerası denilen bir şey var.

Mobese gibi, bağlarsın ve uzaktan izlersin.

Dağın tepesine koyduğunuz trilyonluk

termal kamera sisteminizde var ayrıca.

Ne işe yaradığını anladık anlamasına

gerçi o sistemin.

 

Kavşaktaki

üst geçit...

Özdilek Kavşağına yapılan üst geçit.

Trafikteki sıkıntıyı giderdi gidermesine,

ama...

Aslında o bölgeye hiç yakışmadı.

Tesislerin görüntüsünü bozmasının yanı

sıra ‘estetik’ açıdan da olumlu puan almadı.

Her ne kadar bu üst geçiti Karayolları

yapmış olsa da, İlimizin Belediyesi de bu konuda

seyirci kalmamalı.

Madem böyle bir şey yapıldı, en azından

Belediye o geçitin sağını solunu, altını üstünü

çiçeklendirip ışıklandırabilirdi. O olumsuz

görüntü yerini güzel bir görselliğe

bırakırdı.

İmaret Camisinin aydınlatması için sokağa

trilyonu atan Belediyemiz, aklını - fikrini

- parasını - vaktini bu alt üst geçitler için

harcasa daha iyi olur aslında.

Edindiğimiz bilgiye göre Cumhurbaşkanımızda

bu üst geçiti beğenmemiş.

Yoksa burası yıkılıp, yerine alt geçit mi yapılacak?

Zamanla anlar ve görürüz.

Ama o zamana kadar, Belediyemizin ilgilileri

bir zahmet bu geçitin görsel açıdan

daha güzel hale getirilmesini sağlarlarsa, İlimiz

açısından daha iyi olacak.

Bilirler mutlaka...

Doğuyu Batıya, Güneyi Kuzeye bağlayan

kavşak burası.

Her gün binlerce araç, onbinlerce insan

geçiyor o kavşaktan.

O nedenle o kavşak İlimiz için güzel bir

tanıtım aracı olabilir.

Bu gözle bakılmalı.

Beton yığını görüntüsünün yerini, güzel

bir görüntü almalı.

Belediyemizin ilgilileri maşaallah yurtdışından

epey bilgi birikimi elde etmekteler.

Biri gidiyor, diğeri geliyor.

Orada acaba bu tür üst-alt geçitler nasıl

çiçeklendiriliyor, ışıklandırılıyor?

Aslında yurtdışına bile gidip görmelerine

gerek yok.

İstanbul Belediyesinin çalışmaları her

yere örnek olacak şekilde.

Bi zahmet gidip baksalar.

Ve uygulasalar İlimize.

Çok mu şey istiyoruz Afyonkarahisarlılar

olarak?

 

Sandıklı Leblebisi Afyonkarahisar’ın reklamını yapıyor...

Sandıklı Hüdai Termal.

Afyonkarahisar’ın ilk termal oteli Sandıklı’daydı.

Belediye’ye ait ilk otel.

Aslında sadece Afyonkarahisar’ın değil,

Türkiye’nin ilk termal otelidir o eski küçük

otel.

Odalarına termal su çıkan ilk termal oteldir

orası.

Açık ve kapalı havuzlarıyla, çamur banyolarıyla

bambaşka güzel bir sağlık merkezi.

Sabahları odanızın kapısına konulan kahvaltı

tepsileri, öğle ve akşam yemeklerinin

hep birlikte yenildiği lokantası, lobide bulunan

tek siyah beyaz televizyonun karşısına dizilmiş

sandalyelerde oturan ve istiklal Marşına kadar

kimsenin yerinden kalkmadığı o yıllar...

Temelini rahmetli Adnan Menderes atmış

o otelin.

Benim içinde çok ayrı ve özel bir yeri vardır.

Sömestr tatilinde ailecek bir kaç gün tatil yaptığımız,

Afyondaki dostlarımızla birlikte hep bir arada

olduğumuz o sömestr tatilleri çok güzeldi.

Her Sandıklı’ya gidişimizde uğradığımız bir

adres daha vardı o yıllarda.

Arap...

Lakabı bu.

O güzelim Sandıklı Leblebisinin en iyisini

bulabileceğiniz adres.

***

Afyonkarahisar’a Vali olarak atandıktan

sonra İrfan Balkanlıoğlu’nun masasının hemen

önündeki sehpanın üzerinde bir kutu yerini

aldı.

Çorum leblebisi’ vardı o kutunun içinde.

Kutunun üzerinde de elbette Çorum’un

reklamı.

Müslüman mahallesinde salyangoz satmak

misali, leblebisi ile ünlü Sandıklı’nın bağlı olduğu

Afyonkarahisar’da, Vali ‘Çorum’un reklamını

yapıyordu.

Üzüntü verici bir durumdu bu tabiki.

Çorum düşmanı falan değiliz ama, Afyon

Sandıklı’nın leblebisi meşhur olmasa içerlemezdik

bu duruma aslında.

Sandıklı Belediye Başkanı İsmail Elibol’a

söylemiştim;

Başkan bak Çorum Leblebisi çok güzel bir

ambalaj içerisinde hediyelik olarak arz ediliyor.

Şehrin reklamı da yapılıyor. Sandıklı’nın

Leblebisi daha kaliteli ama, sunumu daha uygun

hale getirilmeli’ demiştim.

Elibol ‘haklısın abi, bizde yapalım’ dedi

ama, işlerinin yoğunluğundan olsa gerek yapamadı.

Bir kaç gün önce Sandıklı Belediye Başkanımız

Mustafa Çöl ziyaretimize geldiğinde,

Sandıklı armalı kağıt çanta içerisinden ‘Çorum

leblebisi kutusu gibi bir kutuyu çıkardı.

Üzerinde Sandıklı’yı anlatan resimler, yazılar

vardı.

İçinde değişik leblebiler, nohutlar...

Çöl’ün ziyaretinden bir kaç gün öncede

SGK’da bir dostumu ziyarette O’nun masasının

üzerinde görmüştüm aynı kutuyu.

Hoşuma gitmişti.

Elibol’un yapamadığını yıllar sonra Mustafa

Çöl akıl etmiş bravo’ demiştim.

Mustafa Çöl’ün ziyaretinde bu konuyu sordum...

Gülerek anlattı.

Ankara’ya bir dostuma Sandıklı’dan leblebi

götürmüştüm. Verdim paketi. Baktı ve

açtı, ‘iyi oldu Başkanım getirdiğin, bendeki

de bitmişti’ dedi ve orada bulunan Çorum

leblebisi kutusunun kapağını açtı, boy olan

gözlere bizim leblebiyi doldurdu. İşte orada

hem canım biraz sıkıldı, hemde gider gitmez

bizimde bu şeklide bir ambalaj yapmamız için

notumu aldım. Sonrada yaptık’ dedi.

Bugüne kadar on bin civarında ambalaj yapılmış

ve hepsi tükenmiş.

Sandıklı Kaplıcada satışı yapılıyor.

Çokta rağbet görüyormuş.

Kutunun içindeki leblebi bitince hanımlar

tığ’ kutusu olarak kullanıyorlarmış.

İşte yıllar sürecek bedava reklam.

Bravo Mustafa Çöl’e...

Sandıklı ile ilgili bazı notlarımız var.

Orada yapılan güzel işlere değineceğiz

yakında.

Editör: TE Bilisim