“Dava anlayışı bende kesinlikle sabit ve katıdır. Davaya inanmamazlık, herkes bir dava diyor ama herkes bir çeşmenin ucunu düşünüyor ama… Bende kesinlikle öyle bir durum yoktur. Dava tektir.”

A.K: Ali Küçükkartal

F.G.Ç: Fehmi Güray Çakır

­A.K: Hoş geldiniz Sayın Çakır. Öncelikle sizi sizin ağzınızdan dinleyebilir miyiz?

F.G.Ç: Hoş bulduk. Bu platforma davet ettiğiniz ve bizim düşüncelerimizi ve fikirlerimizi ve istişarelerimizi önemsediğiniz için teşekkür ederim. İsmim Fehmi Güray Çakır. 1989 Afyonkarahisar’ın Salar Beldesinde doğdum. Önlisans mezunuyum. Yeniden Refah Partisi dışında herhangi bir siyasi geçmişim bulunmuyor. İki çocuk babasıyım, evliyim. Hayatımı inşaat sektöründe çalışarak devam ettiriyorum.

A.K: Klişe bir soruyla başlayalım. Neden Yeniden Refah Partisi?

F.G.Ç: Bu soruyla bayağı karşılaştım aslında. Herhangi bir siyasi geçmişim ya da siyasete yakınlığım yoktu. Fatih Erbakan ismini duyduğum zaman bir aidiyetlik hissi oluştu. Tabi bizim kökenimiz “Milli Görüş”. Fatih Erbakan adını duyunca kendimizi oraya o sisteme ait hissettik. Bunun için her ne kadar siyasi arenadan uzak kalmak istesem de bir şekilde iş her zaman siyasete vardı ve partiye girdim. Allah razı olsun büyüklerimiz elimizden tuttu ve bizi yetiştirmeye çalıştı. Çok tecrübesizdim. Bu yolda Allah’ın izniyle daha çok tecrübe kazanarak ilerlemeye çalışacağız.

A.K: Gördüğüm kadarıyla çiçeği burnunda bir gençlik kolları başkanıyla karşı karşıyayız. Bu süreç nasıl gelişti?

 

F.G.Ç: Bu süreci anlatmak için isterseniz en başından başlayalım. Ben ilk önce Salar Belde başkanlığında göreve başladım. Yanımdaki arkadaşların istekli ve heyecanlı olduklarını gördüm. Dava anlayışı bende kesinlikle sabit ve katıdır. “Davaya inanmamazlık, herkes bir dava diyor ama herkes bir çeşmenin ucunu düşünüyor ama…” bende kesinlikle öyle bir durum yoktur. Dava tektir. Arkadaşlarımın heyecanını görünce ister istemez kendimde heyecanlandım tabi. Hemen Salar’da bir teşkilat oluşturduk. Türkiye’mizin ilk Yeniden Refah Partisi’nin ilk belde teşkilatını kurduk. Genel Başkanımız (Fatih ERBAKAN) bizleri arayarak teşekkür etti. Niyet hayır olunca, akıbette hayır oluyor. Daha sonra merkez ilçe de dış ilişkiler başkanlığı görevi verildi. Yaklaşık bir buçuk yıldır merkez ilçe teşkilat başkanlığı görevini yürütüyordum. Büyüklerimiz uygun gördü şimdi gençlik kolları başkanı olarak göreve devam etmemi istediler. Tabi ki bizler makam, mevki peşinde olmadığımız için başkanlık unvanı olmasa da olur. Yeter ki ülke için bir şeyle yapma çabamızı kaybetmeyelim.

 

A.K: Milli Görüş dediniz… Şu anda Milli Görüş’ü temsil ettiğini ifade eden Türkiye’de bazı siyasi ideolojiler var. İlk sorum Milli Görüş nedir? İkinci sorum ise Milli Görüş ideolojisini benimsediğini söyleyen diğer partiler hakkında ne düşünüyorsunuz?

F.G.Ç: İlk soruyla başlamak gerekirse Milli Görüş nedir? Bunu şöyle tanımlayabilirim. Milli Görüş, Metehan’dır. Milli Görüş, Kürşad’ın kırk çerisiyle on bin kişilik Çin sarayını basmasıdır. Milli Görüş, Fatih Sultan Mehmet Han’ın yirmi yaşında İstanbul surlarına dayanmasıdır. Milli Görüş, Abdülhamit Han’ın tek başına bütün batılla uğraşmasıdır. Milli Görüş, Necmettin Erbakan Hocamızın kendi yalnızlığında, kendi ilmi ve bilgisiyle yol almasıdır. İkinci soruya gelirsek Milli Görüşü temsil ettiğini ifade edenden ziyade zanneden partiler demek istiyorum. İsim önemli mi değil mi? İsim vermeden gidelim. Milli Görüş, ekonomik açıdan milli kaynaklarla tamamen kendi kendisine yetebilmesidir. Allah aşkına şu anda Milli Görüş temsilcisiyim diyerek elini taşın altına sokan bir parti görebiliyor musunuz Yeniden Refah dışında… Önümde ki kitap parti kurulduktan bir sene sonra basıldı. Bu ülkeye yıllık olarak yüz milyar ile yüz elli milyar dolarlık gelir nasıl elde edilir. Genel Başkanımızın talimatıyla seksen profesörümüz bir yıllık çalışmayla bu kitabı tamamladılar. Tabi ki sadece bu kitapla olmaz. Faize karşıyım demekle de olmaz. Somut adımlar atmak gerekir faize karşı... Ülkemizde yaklaşık her yıl yetmiş milyar dolar ile yüz kırk milyar dolar arası biz sadece faiz ödüyoruz. Bu faizin önünü kesebilmemiz için borcu tamamlamamız lazım. Borç ödemek için ne yapıyoruz yine borçlanıyoruz. Neden Milli kaynaklarımızı daha verimli ve etkili kullanamıyoruz ya da Milli kaynaklarımız neden sürekli birilerinin elinde de halkımızın elinde değil. Genel başkanımız bunu çok açık bir şekilde ifade etti. Eğer Milli kaynaklarımızı kullanabilirsek asgari ücretliye emekli ye ve memura yüzde yüz zam verilmemesi içten bile değil. Yani bu hayal değil…

A.K:Bu dediklerinizle alakalı Fatih Erbakan’ın yakın zamanda bir açıklaması olmuştu diye hatırlıyorum. Yüzde elli artı yüzde elli… Bu hayal mi diye soracağım ama muhtemelen siz bana daha önce Necmettin Erbakan’ın bunu yaptığını söyleyeceksiniz o yüzden bu soruyu pas geçiyorum. Onun yerine genel olarak şu anda ekonomiyi nasıl değerlendiriyorsunuz.

F.G.Ç: Ben tabi ki ekonomist değilim ama şu an ki duruma göre beton ve çimento ekonomisi yerine, yatırımları yerine daha çok tarıma ve üretime yönelebilseydik bu şekilde olmazdı. Tarım cenneti ülkemizde buğday ihraç ediyorsak şu anda bir o kadar da ithal ediyoruz. Daha neler neler… Dört mevsim yaşanılan ülkemiz her türlü tarıma olanak sağlıyor fakat biz hangisini verimli bir şekilde kullanabiliyoruz. En basit örneği Afyon Şeker Fabrikası… Yaklaşık bir buçuk yıl oldu özelleşeli. Ben Salar’lıyım. Benim kasabamın yanında bu fabrika. Özelleştirmeden önce emin olun kuyruklar Konya Yolu asfaltını kaplardı. Şu anda kotalarla çiftçimiz ayakta kalmaya çalışıyor. Üretim yerine tüketime gidersek, olmayanı harcama yoluna gidersek özellikle zaten bu noktaya geleceğimiz aşikardı. Devlet büyüklerimizin bunları çok önceden tahmin etmeleri ve belirli önlemler alması gerekirdi. Biz şunu demiyoruz kesinlikle. Ekonomi öldü, bittik… Ama neden iyi yönetilemiyor Türkiye. Her ekonomistim diyen oradan bir akıl vermeye kalkarsa bu çark nasıl sağlıklı bir şekilde dönecek. Geçmişe bakalım. Erbakan Hocamızın yaptığı yatırımlar… Erbakan Hocamız neden sanayileşmek istemiş? Neden fabrika yapan fabrikalar üretmek istemiş. Geldiğimiz durum bir kez daha bizi Erbakan Hocam haklıymış demekten alıkoymuyor maalesef. Erbakan Hocam çok öngörülü ve liyakat sahibi bir insanmış. Biz şimdi milletimize şunu diyoruz. Babasının kıymetini bilemedik. Gelin hep beraber onun izinden yürüyen adımlarını takip eden oğlunun değerini bilelim.

A.K: Refah Partisi, Fazilet Partisi ve son şekliyle Saadet Partisi… Şu anda biliyorsunuz Saadet Partisi, Temel Karamollaoğlu genel başkan ve Cumhuriyet Halk Partisi ve İyi Parti’ninde içinde olduğu bir ittifakın tam ortasında. Bu tür bir durum sizin için ne anlam ifade ediyor.

F.G.Ç: Bu durum en kısasından Milli Görüş’ün sahipsiz kaldığını ifade ediyor. Diğer yandan hükümetimiz diyor ki Milli Görüş olayını sadece seçimlerde millete yansıtmaya başlıyor. Nedense sadece seçim vakitlerinde Erbakan Hocamızı anmaya başlıyorlar. İki tane ittifak var. Teraziye koyduğunuzda ikisinin de birbirinden kalır yanları yok. Hükümeti eleştirmeyle prim yapan bir ittifak var, muhalefeti eleştirmekle prim yapan bir diğer ittifak var. Kimse milletimizin sorunları var demiyor. Ekonomiyle boğuşan bir halkımız var şu anda çaresizlik içerisinde… Halkımızı kim düşünüyor? Tartışmayı herkes kahve köşelerinde de yapıyor şu anda… Biz çözüm arıyoruz.

A.K:Milli Görüş Türk Siyasi tarihinde parti kapatmalarla anılan bir paydada. Olurda ilerleyen süreçlerde yine böyle yaptırımlarla partiniz ve ya Fatih Erbakan karşı karşıya kalacak olursa sizin burada ki tavrınız ne olur?

F.G.Ç: Afyonkarahisar Gençlik Kolları olarak her zaman Fatih Erbakan’ın arkasında oluruz. Biz şartlara teslim olmayız her zaman şartları teslim alırız. Allah muhafaza böyle bir durum olursa Erbakan Hocamızın da dediği gibi atımızı alanlar yolumuzu da almadılar ya diyerek daha gayretli çalışmaya devam ederiz. Öyle bir şey olacağını sanmıyorum ama ihtimaller dahilinde böyle olacak olursa genel başkanımızın arkasında kayıtsız şartsız beraberiz.

A.K: Gençlik kolları başkanısınız. Son zamanlarda Z kuşağı olarak tabir edilen bir terim var. İktidarın bazı isimlerinin yaptıkları açıklamalarda bu tür bir kuşak tanımlaması olmadığı, bunların batılı güçler tarafından yapılan tanımlamalar olduğu ifade edildi. Sizin için Z kuşağı ne anlam ifade ediyor. Afyonkarahisar’ın Z Kuşağıyla ilgili bu dönemdeki plan ve projeleriniz nelerdir?

F.G.Ç: Z Kuşağı bizim gençlere verebileceğimiz bir isim değil. Genel başkanımız bu yola çıkarken önce ahlak ve maneviyat dedi. Kuşakları A, B, C şeklinde ayırmadan tamamen ahlaki yönde y önlendirmek istiyoruz. Şimdi toplumdan ayrılan bir kuşak var. Olumlu yönleri de var olumsuz yönleri de var. Benim şahsi fikrim partimi de zora sokmamak için kelimelerimi seçerek kullanmak istiyorum. Şahsi düşüncem gençlerimiz şu anda çok yanlış yönlendiriliyor. Biz şunun farkına hiçbir zaman varamadık. Her Türk genci ayırt etmeden kesinlikle bir Metehan’dır, bir Kürşad’dır, Fatih Sultan Mehmet’tir… İki bin yıl önce Orhun Kitabelerinde yazılan o son iki cümle bizim haklılık payımızı da ortaya koyuyor. “Üstte mavi gök çökmedikçe yerde yağız yer delinmedikçe senin dilini ve töreni kim bozabilir? Titre ve özüne dön” Eşcinsel yayınlarla beğeni toplamak ya da para kazanmak değil… Diğer ahlaksızlıklardan bahsetmek bile istemiyorum. Şu an araştırmalarımıza göre maalesef uyuşturucu madde kullanımı ve ticareti yapılan şehirlerarasında Afyonkarahisar ilk sırada. Ne kadar acı bir durum. Cumhuriyetin kazanıldığı topraklardan, uyuşturucu madde ticaretine… Bunun sorumlusu kim? Burada sorumlu aramaya gerek yok. Herhangi bir sorumlu da belirtmeyeceğim ama bunların belli başlı çözümleri var. Uyuşturucu satıcısının elini ayağını kırın suçu bana atın demek yetmez. Önlem olarak bu gençler nasıl yönlendiriliyor, hangi ortamlarda bunlara bulaşıyor. Önemli olan bu noktaları tespit edip bertaraf etmek… Bizim ilk hedeflerimizden biri bu… Ülkemizin en önemli konularından birisi bu gençlikle alakalı… Yapılan hataların çoğu da maalesef madde bağımlılığının etkileri… On beş yaşındaki çocuklar birbirini vuruyor birbirini öldürüyor. Bizler o yaşlardayken en aykırı yaptığımız şey herhalde okuldan kaçmak. Neden faydalı aktiviteler yapmak varken gençlerimiz ben buna bulaştım yanımdaki de gelsin niyetinde şu anda. İnşallah bu ortamlar tespit edilip bertaraf edilecek.

A.K: Yine Afyonkarahisarda diğer partilerin gençlik kolları başkanlarının bazı çalışmaları oluyor. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?

F.G.Ç: Diğer partilerin içlerine girmedim haliyle çalışmaları hakkında bilgi sahibi değilim. Yeterli seviyede mi derseniz bence değil. Gelen gençlere neler vaat ediliyor? Verilen sözler tutuluyor mu? Bir ideolojiye itilen gençlerimiz acaba gerçekten görev alanlar açısından soruyorum doğru yollarda mı koşuyor? Dışarıdaki gençlerimizi kazanmak için neler yapılıyor? Biz göreve geldiğimizde bu maddelerle başladık. Teşkilatımıza her gelen yeni genç üyemize öncelikle Peygamber Efendimizin hayatından başlayarak İslami ahlakı öğretmeye çalışıyoruz. Bizlerde hatasız değiliz ama bir yerden başlamak bunu sadece Yeniden Refah Partisinin yapması yetmez. Diğer tüm siyasi partiler eğer bu şekilde bir yol izlerse en azından ahlaka yönelik bir izlenim oluşturup bir yol izlerlerse eminimki Afyonkarahisar gençliği de Türk gençliği de gerçek özünü bulacaktır.

A.K: röportaj akışında sona geldik son sözleriniz nelerdir?

F.G.Ç: “Ne olursa olsun gelecekten asla umut kesilmeyecektir. Tarihinize bakın, inancınıza bakın, milli görüşe bakın. Zulüm ebedi olamaz kötülük elbet hüsrana uğrayacaktır” Sözleriyle Erbakan Hocamız bu sözleriyle birçok şeyi ifade ederek özümüze ve tarihimize döndüğümüzde neler olabileceğini bizlere göstermiştir. Mekanı cennet olsun… ÖZEL HABER: ALİ KÜÇÜKKARTAL

 

 

Editör: TE Bilisim