Son günlerde Ankara hareketli... Siyasi partilerde aday belirleme çalışmaları hızlandı. Belediye başkanı adayları Başkent’ te  karargah kurmaya başladı. Bütün partilerde adaylık kulisi tam gaz devam ediyor.

Krizin seçime etkisi

Siyasi partiler de gündem seçim. Ama halkın gündemi geçim.

Yapılan tüm araştırmalarda en büyük sorun ekonomi. Yüzde 50 ye varan oranda ekonomi etken. İkinci sırada terör, üçüncü sırada işsizlik var. Onu eğitim ve diğerleri izliyor.

Zaten  ekonomi ile işsizlik birbiriyle bağlantılı.

 İkisi tek kalem olarak düşünülürse 31 Mart yerel seçim sonuçlarında bu ikisinin etkili olacağı anlaşılıyor.

Neden mi?

Yakın tarihimizdeki ekonomik krizlerin seçimlere etkisine baktığımızda:

1991 krizi ANAP’ı, (1983 te yüzde 45,1984 yerel seçimlerinde yüzde 41.5 oy alan ANAP 1987 de yüzde 36 ve 1991 yerel seçiminde ise yüzde 24 aldı)

1994 krizi DYP-SHP’yi,

2001 krizi DSP-ANAP-MHP’yi çökertti.

Bu tarihi sonuçların farkına varan Ak Parti 31 Mart yerel seçimleri için araştırma üstüne araştırma yaptırıyor.

Gelen sonuçlara bakılırsa 24 Haziran seçimlerine göre yaklaşık 5 puanlık bir erime var.

Eğilim de durağan değil, aşağı yönde...

Oy deposu krize yenildi

Araştırma kuruluşlarına göre bunun nedenlerini şöyle sıralıyor:

Ekonomik kriz.

Krizin halkın cebini vurması,

Artan işsizlik,

Büyümede küçülme,

Peşi sıra gelen konkordatolar

Özelikle Ak Partinin oy deposu olan sabit ve dar gelirlinin fakirleşmesi.

Dar ve sabit gelirlinin en büyük gider kalemi olan gıda harcamalarındaki yüzde 40 lara varan fiyat artışı.

AK Parti’nin hanesine eksi yazıyor.

AK Parti soruna çözüm arıyor.

Son dönemde kesenin ağzının açma çabası da bundan. Ancak ciddi bir sorun var. Öncekilerde olduğu gibi seçim ekonomisi izleyecek kaynak bulunmuyor. Batılı finans kuruluşlarına "Yerel seçimlerden sonra 4 yıl rahatız. Seçimde yok. Para musluklarını açın" dese de henüz sonuç alınabilmiş değil.

Darbe sağ partilere yaradı

Partiler arasındaki oy kayması yerel seçimlerde daha çok oluyor ve bazen de makul karşılanıyor.Şöyle 50 yıllık seçim sonuçlarına baktığımızda genelde şu tablo çıkıyor karşımıza:

1960’lı yıllarda sağ partiler yüzde 50’lerde seyrederken, 1970’li yıllarda kısmi ve geçici bir gerileme süreci yaşamıştır. Bununla birlikte, 1980 darbesinden sonraki süreçte sağ kanat çok hızlı bir şekilde toparlanarak, darbe sonrası ilk yerel seçimlerde oy oranını yüzde 46’dan, yüzde 64’e taşıdı. Takip eden süreç içinde kısmi iniş çıkışlar yaşansa da, değişim trendinin yönü hep yukarıya doğru oldu. Buna paralel olarak sağ siyaset geleneği, yerel seçimler bazında Türkiye’deki en büyük başarısını 2004 yılı yerel seçimlerinde gerçekleştirmiştir.

 Sağ kanadın tarihi bir çıkış yakaladığı bu yerel seçimlerde sağ partilerin toplam oy oranı yüzde 72.83 olmuştur.

 Solun önü tıkandı

Buna karşın sol partiler Türkiye’nin siyasi yapısı içinde, yerel seçimler temelinde en yüksek temsil gücünü, yüzde 46.23’lük oy oranı ile 1977 yerel seçimlerinde elde etmiştir.                     Türkiye genelinde, 1968’den 1977’e kadar olan süreç içinde hızlı bir yükseliş sergileyen sol kanat, 1980 askeri darbesi ile büyük bir yara almıştır. Takip eden süreçte sol kanadın, Türkiye’nin siyasi ve toplumsal yapısı içindeki gücü, sürekli bir gerileyiş trendi içinde olmuştur. 2004 il Genel Meclisi seçimleri ise solun düşüşünü pekiştirmiştir. Toplamda alınan yüzde 26.33’lük oy sol için, 1963 yerel seçimlerinden bugüne, yerel siyasi güç içinde alınan en düşük pay anlamını taşımaktadır.

Demem o ki:

 12 Eylül darbesi ile sol budandı.Sağın önü iyice açıldı.

Yerel ve genel seçim sonuçlarına bakıldığında bunu net bir şekilde görmek mümkün.

Tek bir oy önemli

Şimdi tek bir oy dahi önemli olan bir yerel seçim eşiğindeyiz.

İşte bu yüzden AK Parti ile MHP arasında atılan köprüler yeniden gözden geçirilmeye çalışıyor.İttifak olmazsa her iki parti e yerel seçimde umduklarını bulamayacaklar.

Bu nedenle mevcut adayların yüzde 70/80 ni değiştirme hesabı bu seçimlerde yaşanmaz.

Çünkü aday gösterilmeyen koltuk sahibi belediye başkanları tepeden gelecek Emire hangi düzeyde itaat edecek?

Bir başka soru da şu

Kendini tekrar başkanlığa layık görmeyen partiye neden çalışsın ki.

Böylesi yoğun soruların cevap beklediği seçimlerde MHP de Ak Parti de birlikte kaybetmek yerine, dirsek verip beraber kazanmayı hesaplıyor.

CHP/ IYI Parti ve Saadet Partisi’nden oluşan Millet İttifakın ise devam etmesi konusunda sürekli temaslar devam ediyor.

Parti kurmayları tek bir oyun zayi edilmeden bu seçimlerde sonuca gitmenin yolunu arıyor.

Ama dedik ya…

Bu yerel seçim çalışmaları adaylar ve partileri yakından ilgilendirmesine rağmen vatandaş 2019 daha mı zor yıl olacak derdine şimdiden düşmüş durumda.

Kararsız seçmenlerdeki artış da bunun somut göstergesi….