Tekrar Merhaba…

Değerli okuyucularım en son yazılarımı yazdığım Afyon Postası’na veda ettikten sonra bir süredir siz okurlarımdan ayrı kaldım.

Basın sektöründe yeni bir yapılanma için bir süredir uğraşıyoruz.

İnşallah kısa bir süre sonra yeni bir proje ile karşınızda olacağız.

Altyapı ve ekibimiz hazır yasal işlemleri bekliyoruz.

Uzun süre yazmamak gazeteciyi tembelleştiriyor.

Diğer proje ile birlikte haftada iki günde burada yazmaya çalışacağım.

Daha önceki kurumlarda olduğu gibi özgürce yazacağım.

Tabii ki kanunlar ve ahlaki değerler çerçevesinde.

***

Afyonkarahisar orta ölçekli bir Anadolu şehri olmasına rağmen gündemi çok yoğun.

Sokağa çıktığınızda bir günde birkaç haberi birden yakalayabiliyorsunuz.

İlk haberciliğe başladığım günlerde rahmetli geçmişlerimin mezarlarını ziyarete gittiğimde üzücü bir olayla karşılaştım.

Unutturulmaya çalışılan Ali Çetinkaya’nın kabri ile aile kabrimiz komşu.

Her gittiğimizde ona da dualar ederiz.

Mezarının mermerleri üzerine kalın uçlu kalemlerle slogan türü yazılar yazılmış.

Bunları yazan kişi de rahmetli Ali Çetinkaya’yı övmek istemiş

Türkiye’de mezarlıklara bilhassa şehrimizde gösterilen ilgi ve saygı çok önemlidir.

Afyon’da güzel bir söz vardır “İstanbul’da çalışcen, İzmir’de yaşecen Afyon’da ölcen”

Gerçekten Afyonkarahisar’da cenazeye çok saygı gösterilir.

Sağlığında gösterilmeyen ilgi öldüğünde titizlikle gösterilir.

Burada adetlerimizi uzun uzadıya yazmaya gerek yok Afyon’da yaşayanlar bilir.

Ali Çetinkaya’nın mezarına yapılan saygısızlığı haber yapmıştım.

Haber yerelde ve ulusal medyada büyük ilgi görmüştü.

***

Söz Ali Çetinkaya’dan açılmışken genç nesle ve mevcut şehrin protokolüne onu bir daha anlatalım.

Önümüzdeki ay 21 Şubat’ta ölüm yıldönümünü hatırlayacaklar mı bakalım?

Ali Çetinkaya’yı unutanlara…

Afyonkarahisar'da 1878 yılında dünyaya geldi. Babası demirci ustası Ahmet Efendi, annesi Fatma Hanım’dır.

Afyonkarahisar Rüştiyesi'nde ve Bursa Askeri İdadisi'nde okudu.

Ardından 1898 yılında Harp Okulu’nu bitirdi.

Balkanlar’da görev yaptı.

II. Abdülhamit’in tahtan indirildiğinde korunmasında Muhafız Birlik Komutanı yardımcısı olarak görev aldı.

Trablusgarp’ın işgali üzerine gönüllü subay olarak Trablusgarp Savaşı’nda çarpıştı.

Trablusgarp'taki başarılarından dolayı binbaşı rütbesine terfi etti.

I. Dünya Savaşı'nda Irak, Kafkasya ve Makedonya cephelerinde çarpıştı. Yarbaylığa yükseldi.

Kut'ül-Ammare'de dört ay Türk Birliklerine karşı dayanan İngiliz birliğini teslim alınmasında büyük katkısı oldu. Başarılarından dolayı Türk, Alman, Avusturya madalyaları ile ödüllendirildi.

İzmir’in işgalinden önce, Ayvalık'taki 172. Alay Komutanlığı'na getirildi. 29 Mayıs 1919 tarihinde Ayvalık'ı işgal eden Yunan ordusuna karşı ilk direnişi başlattı ve halkın da katılımını sağlayarak, Ayvalık Cephesini oluşturdu.

1920 yılında Osmanlı Meclis-i Mebusanı'na Afyonkarahisar milletvekili olarak girdi.

1921 yılında Afyonkarahisar mebusu olarak TBMM 1. Dönem’e katıldı.

Şeyh Said İsyanı'ndan sonra kurulan ve 7 Mart 1927 tarihine kadar görev yapan İkinci Dönem Ankara İstiklal Mahkemesi’nin başkanlığını yaptı.

Başbakan İsmet Bey’i tutuklama kararı aldı.

16 Şubat 1934 tarihinde Bayındırlık Bakanı oldu. Ankara'daki resmi dairelerin çoğu, beş yıl süren bakanlığı sırasında yapıldı.

Nazi Diktatörü Adolf Hitler'le görüşen ilk Türk Bakan oldu ve Hitler'in dünyayı bir savaşa sürüklediğini tespit etti.

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Ulaştırma Bakanıdır. Bakanlığı sırasında Demiryolu politikasının savunucusu oldu ve bin 200 kilometre demiryolu yaptırdı.

Ömrünün son yıllarını İstanbul’da geçirdi.

21 Şubat 1949 tarihinde İstanbul'da hayatını kaybetti.

Allah gani gani rahmet eylesin.

Rabbim ondan razı olsun.

***

Sizlere zaman zaman haberlerin hikayelerini de yazmaya çalışacağım.

Odak Gazetesi'nde yayımlanan ilk yazım olması dolayısıyla fazla uzatmayacağım.

İnşallah rabbim utandırmasın.