Sosyal medyada güzel bir yazı gördüm. "Üç işi, canı çeken herkes yapabiliyor bu memlekette.

Müteahhitlik.

Siyasetçilik.

Gazetecilik.

Biri bina yapıyor.

Biri izin veriyor, onaylıyor.

Biri şak şaklıyor."

Önce gazetecilerden başlayalım.

Rahatsız eden gerçekler yerine huzur veren yalanları yazanlar var. Gerçekleri abartarak yazıp inandırıcılığı olmayanlar var. Elliye yazıp yüze değiştirenler var. Yani var oğlu var… Halkın nabzına göre şerbet verip oy için her şeyi yapan siyasetçiler var. Oy kaygısı ile verilemeyecek ruhsatları veren belediye başkanları var. Bir arsaya kaç kat yapılabileceğine karar veren kasap manav bakkal belediye meclisi üyeleri var.

***

Gelelim müteahhitlere…

Müteahhitlik için her hangi bir tahsil gerekmiyor.  Biraz paran biraz çevren varsa hemen başlayabiliyorsun. Avrupa’da yaklaşık 25.000 müteahhit Türkiye’de 300.000 civarında. Köfteci bilmem kim güvencesiyle… Akücü bilmem kim güvencesiyle… Kırık programlarla planlar çizdirip hiçbir tecrübesi olmayan yeni mezun mühendise para verip imzalatıyorsun.

Üç kat müsaadeli yere dört katlı plan çizdirip belediyeden onaylatabiliyorsun.

Binayı yedi kat yapıyorsun. İmar affı çıkınca affediliyorsun.

İstersen şirketine bağlı yapı denetim şirketi kuruyorsun inşaatı görmeden imzalatıyorsun. Haberi olmayan kişiyi şantiye şefi gösteriyorsun.

Sahte enerji kimlik belgesi düzenliyorsun.

Bunlar mahkemelik oluyor. Bakanlıklarca ve adli tıp kurumlarınca sahteciliği onaylanan bu duruma imzası taklit edilenlerin ücretlerinin karşılanması ve aldatma kabiliyeti olmadığı gerekçeleriyle kovuşturma izni vermiyorsun.

İhbar eden var aldatan var aldanan var ama aldatma kabiliyeti yok.

***

Bu arada bir bilgi vereyim. Afyonkarahisar’da yapı denetim firmalarının olduğu bir havuz sistemi oluşturulmuş. Burada yapı denetimi yapacak firma kura ile belirleniyor. Yani yapı denetim firması, inşaat firmasının yapı denetim firması olmayabiliyor.

***

Önceki yazımda Afyonkarahisar’da tek olan devlet hastanesi ile ilgili deprem riskini yazmıştım. Bildiğiniz gibi Kocatepe Devlet Hastanesi (Eski SSK Hastanesi), Devlet Hastanesi, Trafik Hastanesi, Göğüs Hastanesi, Kadın Doğum ve Çocuk Hastaneleri kapatılıp tek bir hastane yapıldı. En azından yeni bakımları yapılan Kocatepe Hastanesi kalsaydı iyi olacaktı.

Afyonkarahisar merkezi büyük ölçekli bir il değil ancak ulaşım ve trafik problemi var. Bir ajans haberinde bu hastaneye bir yılda şehir nüfusu kadar acil başvuru yapılmış. Tek seçenek olması nedeniyle normal bir durum.

Bir iğne için bir pansuman için sağlık ocaklarının kapalı olduğu saatlerde mecbur acile gidiliyor. Özel hastanelere parası olanlar gidiyor.

Üniversite hastanesi de şehir dışında. Yerel seçim öncesi MHP Belediye Başkan Adayı Fatih Çetinkaya Sahipata ve Ataköy mevkilerine iki adet sağlık tesisi sözü vermişti.

En azından mesai saatleri dışında iğne pansuman yapacak reçete yazacak bir merkez. Sağlık Müdürlüğü yetkilileri hemen o bölgeye gelip keşif yapmaya başlamışlardı. Seçimler bitti AK Parti kazandı konu kapandı.

Bir daha o konu açılmadı. Sayın Zeybek eski Pembe Hastane’yi şimdiki Dişçilik Fakültesi’nin yerine açacaklarını yıllar önce söylemişti ama o da olmadı.

Şimdi acilen bu bölgelere küçük ameliyatların yapılabileceği acil müdahalelerin yapılabileceği merkezler yapılmalı. Tabii ki sağlam zeminlere ve güçlü yapılarla.

***

Geçen hafta bir depremzedeyi misafir ettik. Devlet depremden kurtulup gelenler için her türlü imkânı sunuyor. Bu duruma birebir şahit oldum.

Şimdi Üniversitelerin eğitimine ara verilip KYK yurtlarına bu depremzedeleri yerleştirecekler. Bu yurtlarda kalan öğrencilerden harçlığını çıkarmak için çalışanlar var. Talep eden öğrencilerde bir KYK yurduna yerleştirilmeli.