Arkadaşlar,

Herkes gibi bende çok seviyorum Ramazan ayını…

İftarlar, sahurlar, ister istemez uyku düzensizlikleri, kalabalık aileler, akşam fırından sıcak sıcak çıkan Ramazan pideleri, en önemlisi olmazsa olmazımız çiçek ekmeği, gece davulun sesi on bir ay boyunca belki de en son ne zaman duyduğumuzu hatırlamadığız sabah ezanı, heyecanla sadece bir bardak su içmek için akşam ezanı…

Ama on bir ayın sonunda öğreniyoruz.Hemde aç ve susuz kalarak.

Peki, eski ramazanlar nasılmış!

"Nerde o eski Ramazanlar?" Bu kalıplaşmış sözü hemen hemen her Ramazan duymaktayız.

Komşuluk,dostluk, paylaşım içinde geçerdi Ramazanlar. Az uz ne varsa paylaşılırmış eskiden. Kap kacaklar kapıdan kapıya dolaşırmış. Bir elin yaptığını öteki el bilmezmiş. Az öz olan varlıkların beti- bereketi var mı?

Var olanla doyan gözler, gönüller varmış.

Çocukların yüzünde tebessüm, yuvalarda neşe varmış…

*manilerle çalan davullar…

*Hacivat ile Karagöz…

*İftardan sonra eğlenceler…

Daha benim aklıma gelmeyen neler neler!

***

Biz Türk’üz bizim için plan diye bir şey yoktur. Ne yapılacaksa bir gün önceden yapılır.

Oruç tutacaksın mesela, bir hafta önceden değil de bir gün önceden çıkarsın alışverişe.

 Bayram yaklaşır mesela on gün önceden değilde nedense sadece son güne dayatırlar sıkıştırırlar çünkü bizler bu ülkenin insanıyız çok şükür.

Arefe günü boş yer bulamazsınız. Çünkü o gündür alışveriş günü

Bu bizim tabiatımızda var sanırım ya da kabalalıkta daha zevkli oluyor. Diye mi?

Anlam veremiyorum ama genelde bu şekilde değil midir?

Bayram, tatil,ramazan,kurban, dinlemeyiz yetişir mi demeyiz ne olacaksa bir gün önceden olacak.

 Ya da olmayacak!

 Şimdi ise o en bereketli ayın içerisine girmek üzereyiz…

GÜNÜN SÖZÜ

İnsan Ramazan ayının faziletini bilseydi,

Yılın hepsini Ramazan ayı isterdi…

***

HAYIRLI RAMAZANLAR

SAĞLICAKLA KALIN…