Sosyal medya çok çok çok güçlendi.

Hem haber portalları, hem videolar ve fotoğraflar, bu iş üzerinden para kazanan çok insan var.

Ama edebiyle olduğunu düşünmüyorum.

Ben kendimde dahil eskiden Tiktok kullanıcısıydım.

Uzun süre önce kapattım. İnsanlar kolay yoldan para kazanmak için, takipçi kasmak için yapmadıkları şey kalmamış.

Hani köylü milletin efendisiydi...

Bu sözü taşıyacak eski toprak hariç bir insan kalmamış diyebiliriz.

Edebiyle oturana lafım yokta Tiktok’da gördüklerimden yola çıkarsak twörk atanı mı? Yoksa oyun havasıyla dans edeni mi? Şalvarıyla ya da başında kutsal eşarbıyla dekolte sergileyen mi?

Tabi sadece onlar değil 17- 18 yaşındaki kızların iç çamaşırını kullanarak takipçi kasmaya çalışanı da…

Bin bir çeşit insan var.

Ben gördüğümde utanmıyorum, ama üzülüyorum.

Ben kimseyi eleştirmek için yazmıyorum bunları.

Asıl endişem gelecek olan yeni nesil…

Şuan ki çağ yeni nesil için hiçte iyi bir örnek teşkil etmiyor ne yazık ki

Anlayacağınız serzenişim bundan

Her birimizin ayrı ayrı sorumlukları var.

Bu sorumluluklardan en önemlisi ise aramızda ebeveyn olan bireylere düşüyor.

Benim bir çocuğum yok ama inanın bende bunların kaygısına düşüyorum bazen...

Nasıl olur?

Nasıl yetişir?

Nasıl bakılır?

 Nasıl büyümeli? Var yok bilir mi? Bilmez mi? Anlam veremiyorum.

 Tabi zamanın bizlere, bana ya da benim gibi düşünenlere ne göstereceğini bilemeyiz.

 Ama bildiğim tek bir şey var ki,

O da devrin daha da kötüye gittiği...

Şimdi bazı dostlarla oturup konuştuğumuz zaman anılara dalıp gidiyoruz.

Eskiden şöyleydi... Eskiden şunlar vardı...

Ya da büyüklerimiz anlatır ya hani eskiden yediğimiz yemeğin, içtiğimiz çayın tadı bir başka güzeldi diye...

Ben az çok hatırlıyorum annemlerle çapaya gittiğimi, vişne toplamaya gittiğimizi, öğlen olduğu zaman ağacın altına bir tane örtü (yaygı) seripte tencerelerin kapaklarını tabak yerine kullandığımızı, ateşte pişen çayı…

Güneşin bağrında çalışmaktan alnından ter akan annem ve anneannem gibi birçok eski toprakları…

Daha dün gibi hatırlıyorum her birini,

İşte o yüzden eskilerde, sohbetleri de bir başkaydı.

Millet eskiden iş konuşurdu.

Benim tarlada şu olmadı ya da bizim bahçedeki üzüm bağları da kurudu diye sohbet ederek birbirleriyle bilgi alışverişi yaparlardı.

Ellerinden gelen iş için başkasına gitmez mahalle içinde hallederlerdi.

Örnek veriyorum, “Ahmet benim ağaç aşılanacak bir ara halledelim” derler ve hallederlerdi.

 İnsan bunları özlemeli. Bizler o milletin evlatları, torunlarıyız.

 Bunlar göz ardı edilmemeli, evet para kazanılmalı, ancak çabalayarak.

Orası burası için çekilen absürt videolarla değil. Ya da kendi kendine bir şeyler al sat yaparak üstüne bire bin katarak değil!

 Fırsatçılıktan değil!

İnşaattan demir çalarak değil!

Hakkını vererek kazanın…

*

*

*

Bir büyüğümden Kemal Tahir’in hep şu sözünü duyardım;

Namussuz bir yoldan,

Namuslu bir yere erişilemez…

          -Kemal Tahir-