Türkiye 14 Mayıs’ta seçime gidiyor, Cumhurbaşkanı ve 600 milletvekilini seçecek. Şunun şurasında 27 gün kaldı. Cumhurbaşkanı adayları kesinleşti, milletvekili aday listeleri de yarın kesinleşecek.

               

LİSTELERİN YANSIMASI

Aday listelerine neredeyse her partide, her ittifakta hoşnutsuzluklar var.

Her zaman olur, itirazlar da haklıdır.

Haklıdır çünkü sorun aday belirleme yönteminde.

Bu seçime katılacak milletvekili adayları yine onları seçecek yurttaşların ve hatta parti üyelerinin karar süreçlerine katılmadıkları, kapalı kapılar arkasında yapılan toplantılarla belirlendi. Oysa bir işi yaparken ne yaptığınız kadar nasıl yaptığınız da önemlidir.

Bakın ilimizdeki aday tespitlerine:

MHP Genel merkez listesini yaptı. Koydu listeye tepki Aziz Aslan neden yok ve İl Başkanı Mehmet Kocacan istifası.

İYİ Parti temayül yoklaması yaptı. Dışardan bakıldığında çok demokratik gibi gelen bu yöntemde grupların ve adayların yeni üyeler yapması bu üyelerin de oy kullanması ve akçeli işlerin döndüğü eleştirileri geldi.

Bu parti listesinden de 3. Sıradaki Saffet Acar çekildi. Sıralamada kayma oldu ve Dr.Münir Pehlivanoğlu listeye 6. Sıraya girmişti.

Ve o da istifa etti. İYİ Parti iki fire veriyordu seçim öncesi.

Mahmut Koçak geldi geliyor. Girdi giriyor diye papatya falına bakılan AK Parti'de liste açıklandığında çok sayıda kişinin beklentisi suya düştü.

Temayül yaptı ön görüşme yaptı adaylar ile ama bunların neticesi her seçim zamanı olduğu gibi açıklanmadı. Ve AK Parti eski ekibi ile yola devam kararı alıyordu.

Ve İttifaklardan dolayı da eleştiri alan CHP listesi de kabul görmedi. İl İlçe başkanlarına da sorularak yapıldığı iddia edilen listeye taban sıcak bakmadı. Eğitim vefa ve vasıflara dikkat edilmediğini görüyoruz CHP listesinde.

 

   ADİL VE DENETLENEBİLİR SEÇİM OLMALI

Temsili demokraside, ne yaparsanız yapın seçimin sonucu sorunsuz olmaz, ama en az sorunlu sonuç için seçim sürecinin bütün olarak adil ve denetlenebilir yürütülmesi şarttır.

Önce tanıtım, propaganda gibi seçim çalışmalarında adaletin sağlanması gerekir.

Başta kamu gücünün ve kaynakların belli aday ve adaylar lehine kullanılmasının önüne geçilmesi gerekir.

Diğer yandan seçim çalışmaları, özgür  bir ortamda, ceza ve toplumsal linç kaygısı olmadan yapılmalıdır.

Görünen o ki; ağır koşullarda, adalet ve  güvenlik kaygıları ile seçime gidiyoruz.

 Her şeye rağmen, umutlu olmak lazım.

14 Mayıs seçiminin,kabusa dönüşmüş olan hayatımızı birazcık rahatlatmasını, kimsenin yarınından kaygı duymayacağı, eşit ve özgür yurttaşların sağlıklı bir çevrede barış içinde yaşadığı bir ülke inşasının başlangıcı olmasını, seçimin bu yönde gerçekleşmeli.

 

KÜLTÜRSÜZ BOŞ TENEKELER

Bir kıssadan hisse ile yazımıza noktayı koyalım…

Kartal yüksekte uçmayı sever. Güçlü bünyesiyle uçarken yukarı daha fazla yukarı çıkar.

Bir gün kartal yine böyle uçarken karga gelmiş kartalın ensesine konmuş ve başlamış kafayı didiklemeye. Kartal şöyle bir pençe atsa uçuracak karganın kelleyi ama sabır etmiş.

Ama karga bu.Kargalık yapmaya devam etmiş. Yine bu sefer daha sert gagalamaya başlamış.

Kartal kendini toparlamış ve başlamış yükselmeye. Kartal yükseliyor karga nefessiz kalıyor. Zirveye çıkıldığında Kartal süzüle süzüle uçuyor ama karga pat diye aşağı düşmüş.

Kartallar ile yarışmaya niyetlenen kargalar anlamıştır sanırım.

Her zaman her daim yazıyor söylüyorum.

Kurum esastır.

Bir siyasi partide kurumun üstünde başkaca güç yoktur. Kişiler gelir geçer.

Son bir şey daha,

kişiler kurumdan güç alır. Kuruma güç vermez.

Ama yaptıkları yanlışlardan ise direk kurum zarar görür.

Ve seçim dönemleri de aslında bir sınav dönemidir.

Doğru düzgün birikimli olanlar ile yanlış boş teneke kültürsüz olanların ayrışmasına da vesile oluyor diye düşünüyorum.

Siyasetçisinden gazetecisine herkesin kulağına küpe olsun ki.

Kimse vazgeçilmez değildir…