Cuma akşamı Valimiz Gökmen Çiçek ile birkaç konuyu görüşmek için birlikteydik.

Görüşmemiz bittiğinde Valimiz, cumartesi günü 2021 yılı ile ilgili önemli bir çalışma için Akrones Otelde yapılacak olan toplantıya davet etti ve Bakanımız Veysel Eroğlu’nun da katılmamı özellikle istediğini söyledi.

Valimizin odasından çıktığımda saat 19.00 civarındaydı.

Üçüncü mesai başlayacaktı Vali Yardımcılarımız için.

Valilik bekleme salonu İl dışından gelen ve Valimiz ile görüşmeyi bekleyen ziyaretçileri ile doluydu.

Valilik Özel Kalem Müdürümüz Sezai Pala’nın odasında ise Vali Yardımcılarımız Mehmet Boztepe ve Nurullah Kaya birlikte oturmaktalardı.

Mehmet Bey spor bir kıyafet, Nurullah Bey takım elbiseli, kravatlı idi.

Takıldım...

Mehmet Boztepe her zamanki kıvrak zekası ile anında yapıştırdı cevabı;

Ben arazide, O masada. İşte kanıtı sende gördün şimdi’ dedi.

Fotoğraflarını çektim.

Sezai Pala müdahale etti;

Abi lambaları da alacak şekilde çek istersen fotoğrafı. Bak Valiliğimizin ışıkları sürekli yanıyor.’

Anayasa Mahkemesi üyesinin kulakları çınlamıştır sanırım...

*

Valiliğin ışıkları yanıyor.

Bunu biliyoruz ve görüyoruz.

Çünkü çalışan bir ekip var.

Bir başka şeyi de biliyoruz.

Valimiz başta olmak üzere ekibi özverili bir şekilde çalışıyor.

Balık bilmezse Halik bilir’ nasılsa diyorlar.

Zaten makbul olanı bu değil mi...

Allah rızası için, Halkımızın refahı için çalışmak.

Teşekkür ediyoruz Valimize, Yardımcılarına ve Özel Kalem Müdürü ile ekibine takım çalışmasını en güzel bir şekilde gösterdikleri için.

*

*

*

Değişmeyen Akıncı...

Anayasa Mahkemesinden bahsetmişken...

Hafta sonu.

Cuma günü...

Resmi Gazetede yayınlandı.

Anayasa Mahkemesi Üyesi, değerli dostum Mümtaz Akıncı, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına seçildi.

Mutlu olduk.

Uyuşmazlık Mahkemesi Yüksek Mahkemelerin dördüncüsü.

Mahkemenin temel görevi...

Adli, idari ve askeri yargı organları arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmek.

Hemşerimiz Mümtaz Akıncı, Mahkemenin 23. Başkanı.

Üçüncü Afyonlu oluyor Mümtaz Akıncı, bu önemli Mahkemenin Başkanlığı görevine seçilen.

Daha önce,

18 Nisan 1988 tarihinde Afyon Bolvadin doğumlu olan Muammer Turan Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına seçilmişti.

Muammer Turan 1990 yılında emekli olmuştu.

12 Eylül 2005 tarihinde hemşerimiz Ahmet Akyalçın 7 yıl bu görevde bulunmuştu.

*

Hemşerimiz Mümtaz Akıncı, üstlendiği her görevi layıkıyla yerine getiren bir kişi.

Hep gurur duyduk çalışmalarıyla.

Bir özelliğinin altını çizmek lazım.

Mütevaziliği...

30 yılı geçti belki de.

O daha yeni avukat olduğunda Adliye’den ve esnaf dostlarımızdan oluşan

bir arkadaş grubumuz vardı.

Ramazan ayında her akşam teravih namazını farklı bir camide kılar, sonra sahura kadar sohbet ederdik.

Çoğunluğumuz o tarihlerde bekar olduğumuz için pazar günlerimizde pek ayrı geçmezdi.

Gecek Kaplıcasının mesire alanında olurduk genellikle.

Sonra hepimiz evlendik.

Ailecek birlikte tatile gittiğimiz de Baro Başkanı olmamıştı henüz.

Sonra Baro Başkanlığı, Anayasa Mahkemesi Üyeliği.

Neredeyse 40 yıldır tanıdığım Mümtaz Akıncı, hiç bir zaman değişmedi.

Oturduğu koltuklar O’nu hiç değiştirmedi.

Hep aynı...

Sade, mütevazi, vefalı.

En önemlisi...

Vicdanlı ve doğruluktan asla ayrılmayan bir kişi Mümtaz Akıncı.

Gurur duyuyoruz hemşerimizle.

*

*

*

25. yıl jesti...

Cuma günü...

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Afyon Bölge Müdüresi Münire Şerife Burcu aradı.

Ziyarete geleceğini söyledi.

Müdüre hanımla ne zaman sohbet etsek ufkumuz açılıyor.

Bu defaki ziyareti farklı bir amaç taşıyormuş.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un imzasını taşıyan Basın Kartımı takdim etmek için gelmiş Müdüre hanım.

Meslekteki 25. Yılım için güzel bir jest oldu bizzat bu amaçlı ziyareti.

Bizzat gelişi kadar, övgü dolu sözleri de mutlu etti Münire Şerife Burcu’nun.

Sosyal medyadaki paylaşım sonrası dost ve arkadaşlarımın sözleri içinde teşekkür ediyorum.

*

*

*

Anne şefkati...

Cuma akşamı iki dostumla yemekteydik.

Gecenin geç saatlerine kadar birlikteyken telefonlarımızı bir kenara bırakmıştık.

Aracıma bindiğimde gelen mesajlara baktım.

Kardeşim Hayrettin’in ‘Dedeee’ dediği tek kelimelik mesajına bir anlam veremedim.

Saat 02.00 olduğu için aramak istemedim.

Eve geldiğimde anladım mesajın manasını.

Oğlumun Golden cinsi köpeği doğum yapmış.

Altı tane minik yavru...

Cumartesi ve dün dikkatimi çekti.

Annelik ister insan olsun, ister başka canlı.

Hepsinin iç güdüsü aynı.

Evlatlarını gözünden ayırmak istemiyor.

Daha önce...

Bahçeye çıkmak için sürekli çaba sarfeden ve bahçeden kulübesine girmek istemeyen Odi, Cumartesi Pazar günü tuvalet ihtiyacı için bile bir dakikadan fazla bahçede duramıyordu.

Gözü kulübesindeki yavrularındaydı.

Bahçeden kulübeye girdiğinde yavrularını teker teker yalaması, onları emzirmesi insanı duygulandırıyor.

Anne şefkati her canlıda aynı.

*

*

*

Bana ne demeyelim...

Dün...

Gazetedeki işimi bitirip ekmek almak için ambaryolu’ndaki fırına gitmiştim.

Ekmeği alıp tam arabaya bindiğim sırada bir araç o kadar hızla geçti ki yanımdan irkildim.

Sadece ben değil.

O sırada kaldırımda olan bir kaç kişi ile temizlik görevlisi de aracın arkasından baktık öfke ile.

Defalarca okuduk bu tür haberleri.

Kimi aşırı hızla giderken caddeye aniden çıkan bir çocuğa çarpmıştı, kimi direksiyon hakimiyetini kaybedip kaldırımdakileri ezmişti, kimi bir Polis Otosuna çarpıp Polisimizi Şehit etmişti.

Tam bunları düşünürken, Ambaryolu ile Yeşilyolun kesişme noktasındaki ışıklardan geri geri dönüş yapıp Ambaryoluna tersten giriş yaptı aynı otomobil.

Biraz önce aşırı hız nedeniyle aracın yan tarafına yapıştırılmış olan reklam brandası düşmüş ve yola savrulmuştu.

Otomobil sürücüsü aynasından görmüş düşen reklam brandasını onu almak için geri gelmişti.

Gittim yanına.

Otomobilinin plakasının fotoğrafını çektiğim sırada geldi yanıma.

Tabakhaneye mi gidiyordun?’ dedim.

Anladı hatasını.

İlk kez böyle bir şey yaptım. Hatalıyım biliyorum’ dedi.

Sen bu kadar hızlı giderken, top oynayan bir çocuk caddeye fırlamış olsaydı, ya da yan sokaktan bir bisikletli çıksaydı durabilir miydin o hızla?’ dedim.

Cevap veremedi...

Ne kadar usta sürücü olursa olsun, ne kadar iyi araç olursa olsun...

O süratteki bir araç kesinlikle bir felakete sebep olabilirdi.

Hiç adetim değildir ama bu aracın sürücüsü ile plakasını yayınlıyorum.

Bundan sonra da bu tür hatalıları kamuoyuna yansıtacağım.

Çünkü anlaşılan sadece cezalar yeterli olmuyor bunları bu hareketlerden caydırmaya.

Ayrıca ilgililerimizde gereğini yaparlar nasılsa.

*

Bu resmi plakalı...

Çifte standartlı olmamak gerek.

Cumartesi günü Akrones oteldeki toplantıdan çıktıktan sonra resmi plakalı bir araç mezarlık önünden şehre doğru yol alıyordu.

Plakası fotoğrafta görüldüğü şekildeydi.

Resmi plakalı araçlarımızın şöförleri trafik kurallarına hepimiz gibi uymak zorundalar.

Direksiyonuna geçtikleri araçların plakalarının da okunaklı olması zorunlu.

İlgililerimiz bunu da dikkate alacaklardır.

*

Hep birlikte duyarlı olalım.

Bana ne’ demeyelim...

Toplum olarak tepkimizi hep birlikte gösterelim.

Her şeyi Devletimizin görevlilerinden ve Basın mensuplarından beklemeyelim.

Çekin bu tür ihlallerin görüntülerini ve aktarın bize, bizde yayınlayalım.

*

*

*

Önce sıkı bağla, sonra tevekkül et Hocam...

Cuma akşamı.

Bir dostumla oturuyorduk.

Corona ve alınan tedbirleri konuşuyorduk.

Sinirlendi birden.

Aklına geldi Cuma namazında yaşadıkları.

Aktardı.

Cuma namazında Paşa Camiinde imiş.

Vaktinden 20 dakika kadar önce gitmiş.

Nasıl ki alışveriş merkezlerine, iş yerlerine az sayıda kişi alınıyor.

Camide de böyle olur diye düşünmüş, o nedenle erkenden gitmiş.

Ama düşündüğü ile orada yaşadıkları aynı olmamış.

Kalabalık arttıkça artmış.

Bir kaç kişiye müdahale etmiş ama, dinleyen kim...

Biraz daha üstelese tartışma çıkacak hale gelinmiş.

Videosunu çekmiş cami içindeki kalabalığın.

Bana aktardı.

Cumartesi günü Akrones oteldeki toplantı öncesinde karşımda oturan Müftümüz Sinan Kazancı’ya takıldım, ‘Pazartesi manşettesiniz’ dedim.

Meraklandı.

Toplantı sonunda yanıma geldi.

Konuyu sordu.

Genelde pek söylemem, polemik olmaması için.

Ama Hocamın samimiyetine güvendiğim ve cevabını da merak ettiğim için aktardım.

Hep sakin gördüğüm Müftümüz birden heyecanlandı...

Size kim neden böyle bir görüntü aktardı bilemem, belki de amaçlıdır ama camiye gelene git diyemeyiz’ diyerek hiç beklemediğim bir tepki gösterdi.

  • Hocam alışveriş merkezlerine ve diğer yerlere HES kodu verilmeden girilmiyor, camilerimizde var mı böyle bir uygulama?
  • Alışveriş merkezlerine ve diğer kalabalık oluşan yerlere belli sayıların üzerinde kişi alınmıyor, ayrıca sosyal mesafeye dikkat ediliyor. Camilerimizde neden bu uygulanmıyor?’ dedim.

Ben bilmem, merkez bilir’ tarzı bir cevap verdi değerli Müftümüz Sinan Kazancı.

Daha farklı bir yaklaşım beklerdim Müftümüzden.

İnsanlarımızın sağlığının korunması hepimizin görevi çünkü.

Devletimizde bu konuda tüm halkımızı ve görevlileri duyarlı olmaya davet ederken...

Müftümüzde, gayet iyi niyetle yapılan eleştirilere ve uyarılara karşı daha duyarlı olmalı.

Gereğini vakit geçirmeden yapmalı, sonra tevekkül etmeli.

*

*

*

Günün sözü

İşiniz hayatınız olmaz ise...

Başaramazsınız.