Askerler, Güniz Sokak-31'e geldiler... Sabahın köründe... Başbakan Süleyman Demirel'i alıp götürmeye... 12 Eylül 1980.

Eşi... Nazmiye Hanım dedi ki:
- Demirel, suçun ne? Gitme! Diren!
- Nazmiye... Darbeyi yapan silahlı kuvvetler... Benim ayrı bir silahlı gücüm mü var? Neyle direneceğim?

***


Su testisi
Demirel, "hatıra" yazmazdı... Fakat "önemli olayları" not defterine kaydederdi... Kısaca, birkaç kelime.
Darbe sabahı... "Süleyman Demirel" başlıklı bloknota, "tek cümle" yazdı:
"Su testisi su yolunda kırılır."

***


Özal'dan telefon
Darbe sonrası... Demirel, "İlk sürgünde... Hamzakoy'da."
Demirel'in, "Başbakanlık ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı Turgut Özal", telefon etti:
- Askerler... Kurulacak hükümette görev yapmamı istiyorlar... Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcılığı... Kabul edeyim mi?
- Elbette kabul et... Önce Türkiye... Onlar kolundan tutup seni atana kadar devlete hizmet et.

***


Yağmur gibi
Darbeden sonra, "Danışma Meclisi" kuruldu... 160 üyeli.
40 üyeyi... Doğrudan, "Milli Güvenlik Konseyi" seçti... Darbe yönetimi... Beş Orgeneral.
Geriye kalan 120 üye...
Türkiye'nin, "67 ilinden." Danışma Meclisi'ne üye olabilmek için, "Konseye" başvurular yapıldı... Yağmur gibi... Profesörler... Anlı şanlı isimler... Yüksek idareciler... "10 binin üzerinde."
Başvurularda... "Darbeye övgü düzülüyordu."
"Bunlar" devletin arşivlerinde.
Açıklanmalı... Kimler kuyruğa girmiş? Kimler darbeyi, darbeciyi öve öve bitirememiş? "Halkın öğrenme hakkı var."

***


El öpenlerin çok olsun
Kenan Evren... İstanbul Gazeteciler Cemiyeti'ni ziyaret etti.
Ziyarette... Yaşı, Evren'den büyük olan Cemiyet Başkanı Burhan Felek, Kenan Evren'in elini öptü.
Bazı "Cemiyet" yöneticileri... Bazı "Üyeler" rahatsız oldular. Tepkiler üzerine Burhan Felek dedi ki:
- Ben Devlet Başkanı Kenan Evren'in değil, devletin elini öptüm.

***


Darbeci ruh
Kenan Evren... Anılarında yazdı... İsim isim... "Kimlerin" Genelkurmay'ın merdivenlerini aşındırdıklarını.
Darbeye, "davetiye" çıkardıklarını, "çanak tuttuklarını."
Aslında... Pek de bir şey değişmedi.
Darbenin, darbecinin ruhu, "birilerinde" yaşamını sürdürüyor.
İçimizde... "Ah bir darbe oluverse" diye bekleyen... Dualar eden... Darbecinin yollarına gül dökmeye hazır... O kadar çok kişi var ki.

***


Günün fıkrası
Darbeden sonra... Demirel ile sohbet ediyorduk...
"Millet, demokrasiyi seviyor" dedi:
- Türkiye... Demokrasiyi başaracak... Yaşatacak...
Yeter ki... Darbeyle, muhtırayla milletin, demokrasinin yolu kesilmesin.
Sonra da... Bir fıkra anlattı:
"Kaplumbağa hacca niyet etmiş... Yola çıkmış."
Demişler ki:
- Bu çarpık ayaklarla hacca kadar nasıl gideceksin?
- Gideceğim gitmesine de... Geçtiğim bazı köylerin haylaz çocukları, ikide bir beni ters çevirmeseler... Zaman kaybettirmeseler."

***


Kahrolsun darbe yaşasın demokrasi
Darbeler... Örtülü-örtüsüz muhtıralar... Türkiye'ye ne kazandırdı?
Türkiye'nin ilerlemesini engelledi.
Darbeci... Dış desteğin, içerideki destekçinin, "gazına" geldi... Sonunda, yaptığına yapacağına pişman oldu... Kimi sokağa çıkamadı, kiminin apoletleri söküldü, "er" rütbesine indirildi.
Yarından sonra 12 Eylül... Söylenecek tek söz var:
"Kahrolsun darbe, yaşasın demokrasi."

***


Cenaze namazı
Darbenin lideri... Devlet Başkanı... Milli Güvenlik Konseyi Başkanı... Genelkurmay Başkanı... Orgeneral Kenan Evren'in eşi Sekine Evren vefat etti. (3 Mart 1982.)
"Darbeyle devrilen" Başbakan Demirel ile "ana muhalefet lideri" Bülent Ecevit arasında... "Kapalı devre diplomasi" işledi.
Ve... Demirel ile Ecevit... Cenazedelerdi.

***


Bin kere hayır
Darbeden sonra... Evinde dört duvar arasında oturan... Siyasi yasaklı... Süleyman Demirel'i ziyaret eden yabancı devlet adamı çoktu... Amerikalı... İngiliz... Fransız... Alman...
Demirel'i, "ülkelerine" davet ediyorlardı.
Demirel'in yanıtı... Teşekkür... Ve "daveti ret."
Bir gün... Sordum:
- Neden reddediyorsunuz? Gitmeyişinizin sebebi nedir?
Demirel'in yanıtı:
 Gidip de ne diyeceğim? Türkiye'nin güllük gülistanlık olduğunu mu söyleyeceğim? Padişah asmak ile darbe yapmak arasında fark yok... Türkiye'de darbe oldu... Siz de desteklediniz... Aman ne iyi ettiniz mi diyeceğim? Bunu yapamam.
 Yoksa yabancı bir ülkede, Türkiye'yi mi kötüleyeceğim? Bunu hiç yapamam..."Hayır, bin kere hayır."

***


Akademik dünya
Üniversiteler... Topluca karar aldılar... Ve Kenan Evren'e, "Fahri Hukuk Profesörü" payesi... Beratı verdiler.
Törende... Profesörler, Evren'i, "Ayakta alkışladılar."

***


Zulüm
Darbenin yapıldığı gün... "Demokrat... Aydınlık... Politika... Hergün" gazeteleri kapatıldı.
Darbe döneminde;
Milli Gazete, dört kez... 72 gün,
Cumhuriyet, dört kez... 41 gün,
Tercüman, iki kez... 29 gün,
Günaydın, iki kez... 17 günkapatıldılar.
Kitaplar yakıldı... 100 binlerce.
Yazarlar yargılandılar... Adalet Ağaoğlu-Fikrimin İnce Gülü... Aziz Nesin-Az Gittik Uz Gittik... Talip Apaydın-Duvar Yazıları.
Zulüm... İşkence... Ölüm... İstanbul'da Metris ve Davutpaşa, Ankara'da Mamak, Diyarbakır'da beş numaralı cezaevi.
İdamlar... "Bir sağdan, bir soldan."
Yeter mi? Devam edelim mi?