Yazarkasa protestoları…

Merdiven altı basın açıklamaları…

Yükselen petrol ve kur rakamları…

Yukarıda saydığım kalemleri okuyan günümüzün kırk yaş jenerasyonu, benim 57. Koalisyon Hükümeti’nden bahsettiğimi hemen anlayacaktır.

Fırlatılan bir anayasa kitapçığı sonrası ülkede yaşanan krizin etkilerinin ne kadar derinden olduğunu izah etmek için burada çaba sarf etmeyeceğim.

Zira günümüzü internet devri açıp araştırabilirsiniz.

Ak Parti, bu olumsuzluk fırtınasının estirdiği rüzgarı arkasına alarak; tek başına iktidara yürümüş ve son seçimlerde dahil olmak kaydıyla bu durum için kurtuluş reçetesi olarak görülmüştü.

Aradan geçen 20 yılın sonunda ciddi anlamda pek çok reform yapıldı. Ülkemiz bambaşka bir kinetik kazansa da son zamanlarda ardı ardına yapılan zamlar, kurun önlenemeyen artışı, temel gıdalarda fahiş fiyat terörizmi ve daha sayamadığım pek çok şey sanırım iktidarı başladığı noktaya doğru çekmeye başladı.

Yapılan yatırımları, savunma sanayii ve özellikle sağlık konusunda yapılan iyileştirmeleri dışarıda tutarak Ak Parti hükümetinin kontrol edemediği iki konu sandıkta gün yüzüne çıkabilecek potansiyele sahip.

Peki nedir bu konular?

Hemen izah edelim…

ZAMIMIZA ZAM

İlk ve en önemlisi elbette temel gıdada yaşanan fahiş fiyat artışları… Elbette bu konuda hükümetten ziyade fırsatçıları eleştirmek gerekiyor.

Hükümetin bu konuyla ilintili olduğu durum ise bu fiyatları kontrol alma çabası içerisinde yapmış olduğu yanlış politikalar.

Tarım Kredi Kooperatif Marketi kurarak ya da daha önce sebze meyvede yaptıkları satışlarla bu kanayan yarayı bırakın iyileştirmeyi, tampon bile olamazlar ki olamadılar da… Yabancı sermayeli bir zincir markette ayçiçek yağı devlet eliyle satılan yağdan daha ucuz diye bu ulusal markete soruşturma açıldığı ifade ediliyor. Elbette tercihimiz yerli ve milli olandan yana olmalı lakin kimsede ahmak ya da aptal değil bile bile lades diyecek.

Geçmişte bir ekmeğin birim fiyatını bilemeyenlere karşı, halkın içinden çıkan yiğitler günümüzde birim ekmek fiyatı hakkında yorum yapamamaları kamuoyunu ciddi manada üzecektir.

LPG’ye bir gecede yapılan iki lira civarı zammı kontrol altında tutamamak ya da bu duruma göz yummak hiçbir vicdana sığmaz.

Elektrik ve doğalgaza zaten yeterince zam yapılmışken önümüzde ki ay bir yüzde on beş daha zam konuşuluyor. Bu gidişle tavan aralarına ya da ardiyelere kaldırdığımız sobaları yeniden kurmak gerekecek galiba. Neredeyse her ay yapılır hale gelen zamlarımızla kamuoyunun zammına, zam koyuluyor…

Her iktidar güne tabidir… Elbet demokrasi gereği seçim günü gelirve biter lakin bitmeyen tek şey 57. Hükümet döneminin sonunda da olduğu gibi halkın içinden çıkan ya da çıkabilecek yiğitlerin potansiyelidir.

ALFABEDE HARF KALMADI

İkinci bir konu ise eğitim.

Bakkal müsveddesine dönen eğitim sistemi adeta sistemler çöplüğü haline geldi. O olmadı bu, bu olmadı şu şeklinde son yirmi yılda değişen eğitim modellerinin ben sayısını tutmuyorum. Kısaltmalarla alakalı ise korkum o ki bir kere daha sistem değişirse sistemin kısaltmasında kullanacağımız harf kalmayacak. Her değişiklikte adaptasyon sorunu çeken öğrencilerden başarılı olmalarını beklemek büyük sahra da vapurun gelmesini beklemekle eş değerdir.

Bu kadar değişiklik yapılacağına tek model üzerinden sistem iyileştirmeleri yapılsa daha iyi olurdu sanırım.

Netice de dökme su ile maalesef değirmen dönmüyor. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız için daha çok yoğunlaşılması zorunluluktur. Aç kalınabilir hatta susuzda kalınabilir lakin çocuklarımız olmadan bekadan bahsedilemez.

Sağdan soldan sistem alıp deneme yanılma yolu yerine -ki sonuçları ortadadır- Türk modeli bir eğitim sistemi üzerinde çalışılması şarttır.

Gelecek genel seçim sonuçlarına ilişkin de bir tüyo vereyim. Eğitim ve ekonomi alanında projeyle kamuoyunun karşısına çıkan koltuğun sahibi olacaktır Azizim.