ŞIRNAK

Mehmet Zeki Tekin... Memduh Oğur... Sait Ertaş... Mehmet Türkmen... Ve daha pek çok Şırnaklı... "Ankara'dan isteklerini" söylüyorlar.
İlk istek... Hatta tek istek:
- Van yolunun bitmesi.

Şırnak ile Van arası 355 kilometre... 5 saatte gidiliyor.
12 tünel bulunan yol, 2023'te bitince... Mesafe, 190 kilometreye düşecek... 2 saatte Van'dasınız.
Yeni yol, Şırnak'ı, İran'a bağlayacak... Turizm canlanacak... Ticaret uçacak.

***


Kadir Kurtul
Kahramanmaraşlı sanayici... "Şırnaklılar, onu seviyor... Gurur duyuyor."
"Duayen tekstilci" Kadir Kurtul, Şırnak'ta yatırım yapmış... "140 kişi çalışıyor...
Üretimin tamamı ihracata." Üretim tam gaz... "Çalışanların sayısı 400'e çıkacak."
Bütün şehir, Kadir Kurtul'dan "övgüyle" söz ediyor... Dinlediklerimizden bir demet:

 Binlerce Şırnaklı her namazdan sonra, Kadir Kurtul'a dua eder... "Allah onu vatana, millete, ailesine bağışlasın."
 Büyük işadamları, Şırnak'ta yatırım yapsınlar... "Güvenliği biz sağlarız."
 Büyükler... Vergi rekortmenleri... "Reklam bütçeleri kadar" yatırım yapsalar, binlerce işçi çalışır... Şırnak'ın kaderi değişir.
 Bölge huzurlu olursa, "Türkiye huzurlu olur."

***


Süleyman Soylu
Sorduk... Siyasetçilerin Şırnak'a ilgisi... Gelenler... Gidenler.
Şırnak'ın 4 milletvekili var... 3 HDP, 1 AK Parti.
Belediye, "Yüzde 62" ile AK Parti'de... Mehmet Yarka.
"Adından en çok söz edilen siyasetçi" ise... Süleyman Soylu... İçişleri Bakanı.
"Sahada" futbolcu misali, "ayak basmadığı" yer kalmamış... Herkesin söylediği şu:
Keşke bütün siyasetçiler onun gibi olsalar... Gelseler... Bizi dinleseler... Yaramıza merhem sürseler.

***


Kucaklaşma vakti
Türkiye'de... Şanlıurfa'dan sonra... "En genç nüfus" Şırnak'ta.
Gençler... Artık "dağa" çıkmıyorlar... Fakat... "İş" arıyorlar.
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı... Osman Geliş...
Çırpınıyor:
İşi olan, kaybedecek bir şeyi olan ne diye dağa çıksın?
Herkes aynı şeyi söylüyor:
Teşvik, bedava arsa, her şey var... "A takımı" işadamları, Şırnak'a yatırım yapsınlar.
Son söz... Şırnaklı lokantacıdan:
Mezarlıklar... Bayramlarda... Ziyaretçi dolu... Herkes ağlaşıyor, "Ah anacığım... Ah babacığım" diye... Mezar taşlarına sarılacağımıza, sağ iken birbirimize sarılalım... Deprem olunca milletçe kucaklaşıyoruz... Depremi beklemeyelim, şimdi kucaklaşalım.

***


'Önce huzur'
Bin 300 metre yükseklikteki şehir canlı.
"Dünün yaraları" sarılmış... Halk, "Teröre, teröriste... Bölgede hendek kazanlara, şehri yakıp çıkanlara... Ortalığı kana bulayanlara" tepkili.
Huzur ile tanışan bölge, "Huzurun dolu dolu tadını çıkarıyor."
Çarşıda... Siyaseti konuşuyoruz... Çevremiz kalabalık. Şırnaklı'nın biri, "Önce huzur... Önce ekonomi" diyor ve ekliyor:
- Siyaset karın doyurmuyor... Boş lafa karnımız tok. Diğeri, "Doğru" diyor:
Burada bir bomba patlasa, Edirne'de yaşayanın başı ağrıyor... Çok şükür artık o günler geride kaldı... Bizim de başımız rahat, Bursa'nın da... Konya'nın da... Sivas'ın da... Siyasetçi bunları bilsin... Milleti germesin... Bizi birbirimize düşürmesin.

***


'Bize de gel'
Ön teker nereye giderse, arka teker de oraya gider... Vali Ali Hamza Pehlivan"Halkın içine giriyor... Öğrencilerin evine gidiyor."
Vali böyle yapınca... Diğer yöneticiler de, "Valinin izinden yürüyor." Şırnak'ta bir proje:



"Bize de gel öğretmenim."

Öğretmen... Öğrencisinin evine misafir oluyor... Bir çay içimine.

Ama... Öğrenci velisi... "Öğretmeni bırakmıyor... Saatlerce... Çay... Kahve... Yemek."
Proje öyle tutmuş ki... Herkes memnun.
Tebrikler Sayın Valim.

***


Eleştiri var, çözüm yok
Osman Geliş... Duvara, "Koca bir yazı" asmış:
"Çok konuşan değil, çok çalışan... Çok tüketen değil, çok üreten bir Şırnak için el ele."
Gördük ki... Şırnaklı, "Çok konuşanı... Boş konuşanı" sevmiyor.


                                                                         ***

Osman Geliş, "Kürtçe bir söz var" diyor:
"Umudun olduğu yerde sitem de olur."
Ve... Devam ediyor:
- Sitem et... Ama ağzını bozma... Hakaret etme... Siyaset, hakaret değildir... Türkiye'de eleştiri kültürü var... Dünyanın en kolay işi... Eleştireceğine proje üretsene... Çözüm önersene.


Barut değil, Faraşin balı
Beytüşşebap ilçesi... Faraşin Yaylası... "Balı çok meşhur." Kilogramı, Şırnak'ta, 300 lira.
Balcı... Dedi ki:
- Eskiden barutla anılıyorduk... Şimdi balla anılıyoruz... Devletim binlerce kez sağ olsun... Bugünü, huzuru gördük ya, Allah razı olsun.
Dağlık bölgede hayvancılık... Ovada tarım... Yer fıstığı, buğday, pamuk.
Peynir... 10 çeşit... Otlu peynirin her türlüsü var.

Tereyağı... Süt ürünleri... Bal...
Meyve, sebze... Her şey organik.
Veysi Geliş... 30 yıllık dost...
Dedi ki:
- Burada insan aç kalmaz... Geçmişte Batı'ya göçenler, geri gelsinler... Onlara sesleniyorum:
"Doyduğunuz yerde yeterince kaldınız, haydi doğduğunuz yere gelin."
"Çağrı" karşılık buluyor... Dönen çok.

***


Mutluluk şehri
Türkiye gerçeği... Kızı öğretmen olarak Şırnak'a atanan anne ağlıyor. Belli etmese de... Yüksek sesle tepki vermese de... İçi yanıyor.
Ağlama anne... Kızın Şırnak'ta mutlu.
"Meydanda" oturuyorduk... Açık havada... Çay içiyorduk... Yanımıza bir "Aile" yaklaştı... Kayseri'den gelmişler... Gezmeye... Aile büyüğü bir kadın öğretmen.
Bizimle fotoğraf çektirmek istedi... Ve dedi ki:
- İyi ki gelmişiz... Şırnak'ı hiç böyle bilmiyorduk.

***


Felsefe farkı
Akşam... Dostlar sofrası... Yerel mutfak... Yemek bahane, sohbet şahane.
Veysi Geliş... Sofranın ağabeyi... "Batı felsefesinin etkisine çok girdik" diyor:
 Batı felsefesi, "Bana ne? Sana ne?" Bizim felsefemiz ise, "Toplumun derdi benim de derdim... Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir."
 Batı felsefesi, "İnsanın en hayırlısı kendisine faydası olandır." Bizim felsefemiz ise çok farklı: "İnsanın en hayırlısı, insanlara faydası dokunandır."
 Batı'nın dinlediği şarkı farklı... Bizim sevdiğimiz şarkı ise... Haydi, birlikte dinleyelim:
"Nerde boynu bükük bir garip görsen... Hor görme kim bilir ne derdi vardır."

***

Yarın
Yarın... Yolumuz uzun... Cizre... Silopi... Ve Habur sınır kapısına uzanacağız... "Suriye tarafına" geçeceğiz