Fadime Pala

Yıl 2013… Afyon Kocatepe Sinanpaşa Meslek Yüksekokulu. Üniversiteler arası yapılacak olan kongreye gönderilmek üzere bir çalışma yürütmemiz istendi okulda. Bildirisi kabul edilen Üniversiteler Afyon’ a davet edilecekti. O zamanlar tiyatro, okul ve hastane zamanımı fazlasıyla dolduruyordu. Patoloji bölüm hocam Yasemin Sezgin de bu durumun farkındaydı, beni çalışmaya özellikle dahil ederek okulda daha fazla vakit harcamamı istiyordu. Onu çok seviyorum… Hem okuyor hem çalışıyordum. E tabi projeye benden daha fazla zaman ayıran iki arkadaşıma şimdi teşekkür etmek istiyorum. Afyon’a davet edildik. O günün planı yapıldı. O zamanlar Afyon’a yolu düşmüş biriyken şimdi Odak gazetesinde yazar olarak yer alıyor olmak bugün yazacaklarımın en kıymetli konusu haline geldi. Hiç bilmediğim bir şehire iki arkadaşımla beraber yol aldığımdan hayatımın koşturmacasına bir kaç gün ara vermiştim. İnsan bilmediği birşehire gidiyor olmanın büyük heyecanını yaşıyor, ben çok fazlasını yaşıyorum. O zamanlar için de bu böyleydi. Otobüsün camına hangimiz yaslanarak yolu izlemedik ki. Ben de izledim. Şu an bile o zamanki duygularımı duyumsuyorum. Yolculuğun sonunda sessiz sakin bir sokağa girdik, büyükbir camihatırlıyorum, ortada. Şehre girdiğimizde sakin bir çevreyle karşılaştık. Samimi ve sıcak insanlar hiç yabancılık çekmemize fırsat vermeden bizi alıp kalacağımız yere yerleştirmeye götürdüler. Paşa pansiyon. Çalışanları bizlerle yakından ilgilendiler. Bize eşlik eden ama adını anımsayamadığım arkadaş Afyon’a dair anlatılacak ne varsa anlatmıştı. Sade ve memleketimin tüm sıcaklığını bir araya koydukları Sinanpaşa’da geçirdiğimiz bu bi kaç gün içinde adını unutmadığım okul görevlisi Murat Küçer bize çok değerli hissettirdiği emeğiyle hala hafızalarımızda. O zamanın fotoğraflarda kalmasını sağlayan ve şehre gelen öğrencileri tüm misafirperver tavrıyla karşılayan koca yürekli güvenlik görevlisi. Okul böyle etkinlik zamanlarında fotoğrafçılık yaptığı için Murat’a fotoğraf çekimlerini de yapmasını istemiş. O zamandan bize kalan anılarda payı var. Sinanpaşa Samimiyetin ve biz olmanın nadir kaldığı yerlerden. Yerleştirildikten sonra, bi süre tanımaya fırsat bulduğumuz Çiğiltepe ve Şehitlik. Esen rüzgâr hala saçlarımda. Bunları yazarken o zamandan kalan bir ekmek kokusu, dar sokaktan geçerken bana fırından yeni çıkmış ekmeğini, gel içeri gel diye seslenip çağıran fırıncı. Afyon kokusu misali… Bana mı sesleniyor diye bi ikilem de kalmamla kendimi fırına atmam bir oluyor. Bana beni tanıyor gibi ekmeği gazeteye sarıp veriyor, al bak şansına, sıcacık ye. Biraz kendini ve yaşadığı yeri övüyor büyük bir gururla. Varlığı ne kıymetli bir büyük. Teşekkür ederek ayrılıyorum. O gün gece bir düğün olacağı söyleniyor, okuldan bizler gibi gelen birçok öğrenci ile tanışıyor sohbet ediyoruz. Ama bi kaçımızı buranın ahalisi sayılacak arkadaşlar davet ediyor. Bizim düğünler güzel olur. Gelin siz de. Tabi ki ben gidiyorum. Böyle gelenekleri görebileceğimiz zamanları kaçırmam. Gelin hanım oldukça güzel. Zaten çok küçük olan bu yerde herkes birbirini tanıyor, bana düğünün ağır misafiri olarak davranıyor olmaları ise benim için büyük onur. Her birine, adını anımsayamadıklarıma bana kattıkları için hala zihnimde yaşayan bu güzel anılar için tek tek teşekkür ediyorum.

O zamandan bu zamana kadar küçük zihnimin büyük köşesinde kokusuna kadar kalan bu anılar için minnettarım.

Kim bilir bir sonraki Afyon buluşmamızda anılar heybemize neler dolduracağım.

Özlüyorum yaşanmışlıkları.