KDV indirimi ile hedeflenen ucuzluk tatlı su kurnazlarının istismarına uğradı…

İstismar terimi inanın bu simsarlığın en yumuşatılmış şekilde tabir edilmiş hali. KDV indiriminin hemen öncesinde başımdan geçen bir olayı tüm objektifliği ile sizlere aktaracağım.

Akşam olmuş günün yorgunluğu ile hanımla birlikte mutfakta yemek hazırlıyorduk.

Hazırlıyorduk derken daha çok Demet Hanım tabi!

Baktık ki her ikimizde gelirken ekmek almayı unutmuşuz.

Böyle durumlarda havada kararmışsa; hayat her ne kadar da müşterek bile olsa, görev erkeğe düşer malumunuz.

Ekmek almak için ayırdığımız bozuk paraları alarak iki ekmek almak üzere ikamet ettiğim Kanlıca Toki konutlarından çıkmaya hazırlanırken Demet Hanım tarafından hemen bir güncelleme geldi.

Birim fiyatı iki lira olan ekmeğin artık iki buçuk lira olduğu.

Bu kışta kıyamette durumu olmayan ne yapacak Allah sonumuzu hayır etsin temennileriyle dış kapıdan çıktım.

Beni şok eden olay silsilesi öncesinde malum zincir marketlerden bir tanesine doğru yöneldim.

Tek derdim iki ekmek alarak evime dönmekti.

Gazeteci olduğumdan mıdır bilmiyorum ama bazı olaylar beni kendisine öyle bir çekiyor ki ayarlasam, planlasam bu kadar olmaz…

Sarılı, kırmızılı ve mavili marketin giriş kapısından içeriye girince ekmek dolabına doğru ilerlemeye başladım. Zaten hemen girişte sol kısımda yer alan dolaba dikkatlice baktığımda bir tane ekmek kaldığını fark ettim. Sanki bir zombi filminde gıda arayan hayatta kalmaya çalışan sinema oyuncusu edasında ekmeği poşete koydum.

Etrafıma şöyle bir bakıp ivedi adımlarla kasaya doğru yöneldim.

Tam kasaya yaklaşmıştım ki güleriz ağlanacak halimize sözünün gereği sıvı yağ fiyatlarına şöyle bir göz atmak istedim.

İşte ne olduysa ondan sonra oldu…

Kasiyer muhtemelen tanıdığı olan bir vatandaşa “Bu gece on ikiden sonra yumurtaya on TL zam gelecek ihtiyacın varsa al hemen” şeklinde bir söz etti.

Kısacası olan olayın matematiği şu şekilde;

Yumurtanın KDV indirim öncesi koli fiyatının farazi olarak 40 birime satıldığını varsayalım. KDV indirim haberi öncesi zammını bu uyanıklar 10 birim olarak gerçekleştiriyorlar.

Koli bazlı birim fiyat oluyor mu size 50 birim…

Ardından devletin yüzde sekizlik KDV indirimini yüzde bire indirmesinden kaynaklı aradaki fark olan yüzde yedilik indirimi 50 birim fiyata uygulayınca yumurtanın KDV indirimli hali 3 buçuk birim indirimle 46 buçuk birim fiyata satılıyor.

Yani bu zincir kartellerin beyaz yakalı kadrolarında ki tontişler vatandaşa indirim yapıyoruz ayağına 6 buçuk birim fiyatlık bindirimi kaktırıyorlar…

Kasiyerin bu noktada ki niyetini şu şekilde yorumlamak lazım; Emekçi bir kardeşimiz ve değer verdiği insanın günümüz ekonomik şartlarında yumurtaya bir seferliğine bile olsa pahalı fiyat vermesini istemediği için…

Ben olsam bende aynı şekilde davranırdım. O orada sadece bir çalışan nihayetinde.

Ne yapsın başka!

Elinden ne gelir ki…

Ekmeği alıp kasadan geçirdikten sonra tekrar evin yolunu tuttum…

Eve girip de akşam haberlerine göz attığımda yapbozun tüm parçaları birleşiverdi. Tüm haber bültenlerinde sıcak gelişme olarak gıdaya dair KDV oranının yüzde sekizden yüzde bire çekildiği sanki çok büyük bir ekonomik reformmuş gibi lanse ediliyordu.

Hükümet adına belki de objektif bir bakış açısında bu iyi niyetli bir hamle olarak görülebilir lakin ekonomi anlamında atılan her adım gibi içi dolu gibi görünüp neticesi boş olan bir faydasız eylemden başka bir şey değil ne yazık ki.

KDV inince bunun nasıl bir kontrol mekanizmasıyla denetleneceği yükümlülüğü neden vatandaşa yükleniyor. Ee arkadaşım şikayet edin gereğini yapın demek; suç olsa bile şikayet yoksa o suçu meşru hale getirmez mi?

Elbette getirir çıldırmayın!

Pandemi döneminde nasıl ki maske mesafe denetlemesini sadece vatandaşa bırakmadıysanız bu denetleme işini de sadece vatandaşla değil koordineli bir şekilde devletin yüklenmesi gerekir.

Hükümetin bu tür durumlarda attığı hamlelerin üzerinde uzun uzun düşünülerek ve irdelenerek atılması gerektiği kanaatindeyim. Sonucunun ne olacağını bilmeden deneme yanılma yoluyla alınan her karar maalesef fiyaskodan öteye geçmeyecektir. Zira hassas bir dönemden geçen ekonomimiz adına alınan kararların istismara kapalı kanuni boşluğu olmayacak şekilde uygulanması gerekir. Burada bahsetmeye çalıştığım şey caydırıcılık anlamında alınan kararların hiçbir işe yaramamasıdır.

Ee ağır para cezaları uyguluyoruz…

Şimdiye kadar uygulandı evet. Fakat zincir market kartelleri için demek ki yeterince ağır değil. Bir vatandaşın bütün bir hayatını maddi açıdan karartabilecek bir ceza miktarı nitekim bir zincir market için devede kulak olabiliyor.

“Ağır” kavramının göreceli bir kavram olduğunu mevcut hükümete birisinin anlatması gerekiyor diye düşünüyorum.

Ya hu Ali sende yazıyorsun yazıyorsun ama… Peki çözüm ne? Ne yapılmalı?

Baktın ki istismar var, KDV’yi indirdin ama bu zincir market kartelleri başıbozuk bir hareket tarzıyla satış faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyorsa çalışma ruhsatlarını iptal edeceksin…

Avrupalı ağabeylerimize verdiğimiz sözler gereği belki idamı getirme gücünü, kendimizde bulamıyoruz ama bu tür işletmeler için ekonomik idamı getirmenin çokta sorun olacağını düşünmüyorum.

Şu an bu öneriyi yazarken gözlerimde ki ışıltıyı görmenizi isterdim.

Pardon göremezsiniz çünkü ben ekonomi bakanı değilim…