1922 yılının temmuz ayına girilmişti.

Sakarya Savaşı’nın üzerinden hemen hemen bir yıl geçmişti.

Afyon ve çevresi Yunan işgali altında idi. Artık düşmanın yurttan atılma zamanı gelmişti. TBMM’de ve ordu içinde taarruz konuşmaları başlamıştı. Hatta biraz da “Neden taarruz etmiyoruz? Neyi bekliyoruz?”tarzındaki cümleler Ankara’da TBMM’de yükseliyordu.

***

Tarihler 23 Temmuz 1922’yi gösterirken artık Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa düşmanı yurttan atmak için taarruz zamanının geldiğine karar vermişlerdi. Afyon çevresinde gerekli istihbarat toplanmış, düşman birliklerinin yerleri belirlenmişti.

Planlar yapılmıştı.

Şimdi taarruz planları ile ilgili olarak üst düzey komutanların bir araya gelmesi, planların konuşulması ve ortak bir karar alınması gerekiyordu.

Ama bir sorun vardı. Yunan istihbaratının bunu haber almaması gerekiyordu. Türk ordusunun taarruz kararı içinde olduğu gizli tutulmalıydı.

***

Bunun için farklı bir yöntem buldular.

Batı Cephesi komutanları Konya Akşehir’de bir toplantı yapmaya karar vermişlerdi. O zamanlar ordunun karargâhı Akşehir’di… Fakat toplantı için dikkat çekmemeleri gerekiyordu. Yoksa Türk komutanlarının bir yerde toplanması bir şekilde şüphe uyandırırdı, dikkat çekerdi. Bu nedenle farklı bir yöntem buldular: ‘Akşehir’de bir futbol maçı organize edelim.’

***

Gerçekten de bunu yaptılar.

28 Temmuz 1922Cuma günü ordu içinde bir maç organize düzenlediler. Maçın yapılacağı yer Akşehir idi. Gerçekten zekice bir hareketti. Ama gerçek amaç futbol değil taarruz konusunda fikir alışverişinde bulunmaktı. Hatta maç öncesi bu futbol maçı olayı basına bildirilmiştir.Bildiriliyor ki herkes bu maçın yapılacağını bilsin... Yoksa taarruz hazırlığı falan yok! Ordu içinde eğlence amaçlı bir spor müsabakası izlenimi verilmiştir. Akşehir’de bir saha hazırlanmıştır. Bir tribün bile yapılmıştır hatta.

***

Hakem ilk düdüğü çalıyor.

Maç, öğleden sonra başlıyor. Paşaların çoğu ilk kez maç izleyecekti. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) Paşa, İsmet (İnönü) Paşa, Yakup Şevki Paşa, Nurettin (Sakallı) Paşa, Fahrettin (Altay) Paşa gibi komutanlar hep Akşehir’deydi.

Toprak sahanın kalelerinde file bile yoktu.

Tabii ki Akşehirliler de maça gelmişti.

Kırmızı formalılar ile beyaz formalılar arasında maç kıran kırana geçiyor. Tribünlerde tezahüratlar.

Ve maç bitiyor.

“Kaç kaç bitti?” diye soranlarınız olur.

2-2..

***

Maç bitti ama gerçek amaç zaten maç değil; taarruz planı idi…

“Taarruz nasıl olacak, ne zaman olacak, nereden olacak?” gibi konularda komutanlara bilgi verilecek ve sorulara cevap aranacaktı. Taarruz bütün ayrıntısı ile tartışılacaktı.

Maç gününü akşamı herkes odalarına çekilip nöbetçiler görev yerlerine giderken karargâhın gizli bir odasında titrek bir ışık “zafer”e götürecek taarruz konuşmaları için yanmaya başlamıştı bile.

28 Temmuz 1922’de saatler 21.00’i gösterirken komutanlar taarruz planını konuşmak üzere Akşehir’deki karargâhtayerlerini almıştı.

***

Fevzi Paşa planı anlatmaya başladı.

Ardından Yakup Şevki Paşa’nın soruları geldi.

İsmet Paşa açıklamalar yaptı.

Her şey tartışıldı. Kararlar alındı. Zafer ayrıntıda gizliydi.

Ordu, gündüz dinlenecek ve gece yolculuk yapacaktı. Gündüz ağaçların altında, evlerde, ahırlarda, dere kenarlarında saklanan askerler sadece gece yürüyecekti. Asla ateş yakılmayacak, gece yürüyüşü sırasında ışık kullanılmayacaktı. Bazı köyler boşaltılacaktı. Bazı askeri birlikler düşmanı yanıltmak amacıyla gündüz ters istikamette hareket edecekti. Düşman ordunun hareketliliğini anlamamalıydı.

Hedef Şuhut’tu. Ardından Kocatepe ve Afyonkarahisar

Strateji hazırdı.

Mustafa Kemal son sözü söyledi:

-Varımız yoğumuz neyse kesin sonucu bununla almak zorundayız.

***

28 Temmuz 1922 tarihi, Akşehir’deki futbol maçı görünümlü taarruz toplantısıve “zafer”e giden kararların alındığı toplantı olarak tarihe kazındı.

Zafer artık çok daha yakındı.