Duyduk duymadık demeyin... Birileri milleti kazıklıyor... Kimi, doları bahane ediyor... Kimi, akaryakıtı.
Dün Keçiören'i yazdık... Çarşı pazarda fiyatlar, zincir marketlerin çok altında.
Ve geldik Sincan'a... Ankara'nın, nüfusu 550 binin üzerindeki metropol ilçesi.



Semt pazarlarını gezdik... Sebze, meyve... Keçiören'den de ucuz.
Uzun sözün kısası... Milletçe, göz göre göre kazık yiyoruz.

***


Dalından tezgâha
Birinci durağımız, Osmanlı Mahallesi... Organik, köylü pazarı...
Köylüler... Çoğu kadın... Yetiştirdikleri ürünleri getirmişler... Sezonun ilk ürünleri satılıyor.
Patlıcan 6 lira... Kabak 4 lira... Yerli domates 15 lira...



Sırık domates 6.5 lira.
Musa Kuru... Yenikent'in Bucuk Köyü'nden... Soruyoruz:
- İşler nasıl?
- Çok şükür... Geçinip gidiyoruz.
Merve Nur Tuncer... Anasınıfı öğretmeni... Yaz tatili... Dedesi Satılmış Tuncer'e yardıma gelmiş.

***


Merhametsiz
Pazarda çeşit çeşit biber var...
Taze... Tarladan yeni toplanmış.
Kilosu 8 lira... 10 lira. Dikkatimizi çekti... "Küçük... Siyah renkli" biber... Etiketinde "Merhametsiz" yazıyor. Etikete baktığımızı gören satıcı, gülerek anlatıyor:
Acıdır... Hem de ne acı... Bunu yiyen türkü söylemeye başlar. Köylü hemen eline bir poşet alıyor...
"Merhametsiz" koyacak. "Yok... İstemeyiz" diyoruz... Teşekkür ediyoruz.

***


Gözleme
Kadınlar... Gözleme satıyor... Sıcacık.
Gözleme... Hayli büyük... İki kişiyi doyurur.
- Bacım... Gözleme kaç lira?
- 15 lira... Ama sizden para almam... Buraya kadar gelip, halimizi, hatırımızı soruyor, derdimizi dinliyorsunuz.
Kadınlar... İkramlarını kabul etmediğimiz için alınıyorlar.

***


Siyaset
Pazarcıları topluyoruz... Seçimi, siyaseti, partileri, liderleri soruyoruz.
Pazarcının biri, "Siyasetçiler, seçim zamanı gelirler... Sonra bir daha uğramazlar" diyor.
Diğeri... "Millet geçimini düşünüyor, siyaseti değil" diye konuşuyor.
Öteki... "Siyaset karın doyurmuyor" diye söze başlıyor:
Laf, laf, laf... Boş lafa karnımız tok... Millet hizmet istiyor... Hizmet edenden Allah bin kere razı olsun.

***


Bazlama
Pazarda, ekmekçiler de var... Yufka ekmek... Bazlama... Lavaş... Çeşit çeşit.
Bazlama kaç lira? Ahmet İlhan... "4 tanesi 15 lira" diyor.
- Ahmet... 4 bazlamayı 15 liraya satınca... Sana ne kalıyor?
- 150 kuruş abi... Allah, bereket versin... Çok şükür.
Editörümüz Yaşar Önel... "Yani 4 bazlama satınca 6 lira kazanıyorsun?" diye söze giriyor.
Ahmet gülüyor:
Yok abi... Olur mu öyle şey? Dört bazlamadan 150 kuruş kazanıyoruz... Yeter.

***


Hacı Mehmet Uslu
Kendisini, "Ağır tarım işçisi" olarak tanıtıyor... 60 yıllık üretici.
"Köylü pazara geldi, ucuzluk başladı" diyor... Ve devam ediyor:
- Kalite istiyorsan köylü pazarına geleceksin... Kendimiz yetiştiriyor, kendimiz satıyoruz... Allah'tan korkuyor, fiyatları artırmıyoruz.
- Seçim... Siyaset... Partiler... Kim cumhurbaşkanı seçilecek? Senin oyun kime?
- Bizim gündemimiz seçim değil, geçim... Ben üreticiyim... Bana köyü sor anlatayım... Siyaset bizim işimiz değil.

***


Mevlana pazarı
Gezmeye devam... Bu defa Fatih Mahallesi'ndeyiz... Mevlana pazar yerinde.
Pazar esnafı erkek... Çoğu Karslı... Sarıkamış, Selim, Arpaçay, Kağızman, Digor'dan.



Salatalık 4 lira... Mısır 4 tanesi 20 lira... Elma 5 lira... Yeşillikler 3 lira... 30 yumurta 35 lira... Üzüm 10 lira... Köy domatesi, organik 7 lira... Ayşekadın fasulye 8 lira... Sarımsak 15 lira.



Hangi pazarcıya, "İşler nasıl?" diye sorduysak, ilk sözü, "Çok şükür" oldu.
Ve... İstisnasız... Aynı teklifte bulundular:
Buraya kadar geldiniz... Bir bardak çayımızı içmeden gitmeyin.

***

 


Ramazan Aksu
Kağızmanlı... "Kars'ın havasına, suyuna kurban olayım" diyerek söze başlıyor:
- Orada toprağa basardık... Burada, betona basıyoruz... Orada tereyağı, bal, kaymak yerdik... Burada ne bulursak karnımızı doyuruyoruz.



Zeki Coşkun... 
Sarıkamışlı... 1970 doğumlu... 16 yaşında gurbete çıkmış... 1986'dan bu yana memleketine gidememiş.
- Zeki... İşler ne âlemde?
- Bugünümüze de şükür diyelim... Allah, devlete, millete zeval vermesin... Geçinip gidiyoruz... Akaryakıt fiyatı inmeden, hayat pahalılığı sona ermez.

***


Önce huzur
Yusuf Tepe... O da Kağızmanlı... 64 yaşında... 6 çocuk babası... 30 yıldır pazarcılık yapıyor.
Kiraz satıyor... Beyaz kiraz da var... Konya Ereğli'den gelmiş.
Kiraz taze... İri... Kütür kütür... Kilosu 15 lira.



Ve... Ankara armudu... Dalından yeni koparılmış... Kilosu 12 lira.
- Anlat bakalım, işler nasıl?
- Vallah, çat pat geçinip gidiyoruz... Karnımız doyuyor... Yeter ki memlekette huzur olsun, milletin ağız tadı bozulmasın.

***


Yarım Elma Hayır Çarşısı
Sincan Belediyesi çalışıyor... Kıraathane, istasyon, otobüs durağı, hastane önü gibi yerlerde... Günde, 2 bin 500 kişiye... Sıcak çorba.
İhtiyaç sahibi ailelere... Her gün sıcak yemek... Evlerine servis.
Garibana... Düşük gelirli olanlara... Gıda kolisi... Temizlik malzemesi.
Gezerken... Bir çarşı gördük.
Hani... "Yarım elma, gönül alma" diye bir söz var ya... O sözden esinlenilmiş:
Yarım Elma Hayır Çarşısı.
İhtiyaç sahipleri belirlenmiş... Bu çarşıya geliyor, ihtiyaçlarını alıp gidiyorlar... Gelinlik dâhil... Çocuklara oyuncak dâhil.
Bu çarşıyı çok beğendik.
Belediye Başkanı Murat Ercan'a, "Allah razı olsun... İyi düşünmüşsünüz" dedik... Tebrik ettik.