Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Gazze için devlet ve hükümet başkan eşlerinin katılımıyla düzenledikleri zirvede ele aldıkları hususları eyleme taşımak için çalıştıklarını belirterek, "Yorulmayacağız, durmayacağız. Çünkü, bizim bir Filistin hayalimiz var." dedi.

Emine Erdoğan, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının ortaya çıkardığı insani krizi ve 15 Kasım'da devlet ve hükümet başkan eşlerinin ve ülke temsilcilerinin katılımıyla düzenledikleri zirvenin ardından yapacakları çalışmaları ABD'de yayın yapan Newsweek dergisine değerlendirdi.

SORU: Özellikle kadınlar ve çocuklar üzerine çeşitli sosyal projelerde yer aldınız. Bu uzmanlığınızdan yola çıkarak, bu savaşın ortasında Gazze'deki mevcut durumu nasıl değerlendirdiğinizi öğrenebilir miyiz?

Bütün ülkeler fellek fellek onun peşinde! 1 gramı servet ediyor! Dünya’da daha pahalısı yok! Bütün ülkeler fellek fellek onun peşinde! 1 gramı servet ediyor! Dünya’da daha pahalısı yok!

Emine Erdoğan: Son çeyrek asırda insanlık olarak ne yazık ki çok sayıda savaşa, çatışmaya ve yıkıma şahit olduk. Bu insani krizlerin önemli bir kısmı, bizzat kendi komşu bölgelerimizde; Bosna, Suriye, Ukrayna, Libya gibi yakın coğrafyamızda yaşandı. Bütün bu çatışmaların bize gösterdiği acı bir gerçek var ki o da yarattığı tüm olumsuzluklardan kadın ve çocuklar doğrudan ve orantısız bir biçimde etkileniyor.

Bugün işgal altındaki Filistin topraklarında, özellikle de Gazze'de 7 Ekim'den bu yana İsrail tarafından gerçekleştirilen saldırılar ile savaşın kadın ve çocuklar üzerinde bırakabileceği en ağır sonuçları görmekteyiz. Yakın tarihte eşi benzeri görülmemiş bir şiddette, İsrail’in Filistin'deki siviller üzerine kurşun ve bombalar yağdırması karşısında hepimiz büyük bir dehşet ve endişe içindeyiz.

Bugüne kadar öldürülen yaklaşık 11 bin Filistinlinin yüzde 73'ü kadın ve çocuklardan oluşuyor. Hangi meşru sebep bir devlete, bir şehirde yerin üstünü yaşayan her canlı için bir cehenneme, yerin altını ise çocuk nekropolüne (toplu mezar) dönüştürme hakkını verebilir? Bu tanımlamayı ben değil; Bİrleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ve BM Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF) Sözcüsü James Elder yapıyor. Bugün Gazze'de saatte 5 çocuk öldürülürken, 7 bebek bombalar arasında dünyaya gözlerini açıyor. Şifa Hastanesinde çalışan bir doktorun, "en zor şeyin ölmüş küçük bir bebeğin vücuduna 'meçhul bebek x' yazmak" olduğunu söylemesi, Gazzeli çocukların içinde bulunduğu dehşeti özetliyor. Kimliği belirlenemeyen askerler için kullanılan "meçhul asker" tanımını, bir gün çocuklar için kullanacağımız kimin aklına gelirdi?

Bir yandan İsrail okulları, hastaneleri, ibadethaneleri, BM tesislerini, hatta insani koridorları dahi bombalayarak on binlerce ölü ve yaralının oluşmasına sebep olurken, diğer yandan, Gazze bölgesindeki 35 hastanenin 18'ini saldırıları ve kaynak kısıtlamalarıyla çalışamaz hale getiriyor. Hastanelerde yaşanan elektrik yetersizliği yüzünden makinelerin çalışmasının durmasıyla kaybettiğimiz prematüre bebeklerin acısını hala yüreğimizde taşırken, İsrail'in doğrudan yoğun bakım ünitelerini hedef aldığını öğreniyoruz. Türkiye olarak, Gazze'de inşa ettiğimiz Türkiye-Filistin Dostluk Hastanesi de İsrail ordusu tarafından hedef alındı. Kanser hastalarını tedavi eden sağlık kuruluşları bile İsrail bombardımanlarının kurbanı oldu.

Canını kurtarmak için zorla yerinden edilen 1,5 milyon Gazzeli için bölgede güvenli bir yer de ne yazık ki yok. Bu insanlar arasında hamile kadınlar, bebekli anneler, özel gereksinimli çocuklar var. Normal insanlar için tehlikeli olan çatışma şartlarının onlar için ne denli zor olduğunu hayal edebiliyor musunuz?

Dünyanın neresinde doğduğu önemli değil her çocuğun güvenli ve sıcak bir yuvada yaşamaya, iyi bir eğitime ve sağlık hizmetlerine erişime hakkı vardır. Filistin'in çocukları ile Ukraynalı, Avrupalı, Amerikalı, Türk veya diğer ülkelerdeki çocuklar arasında haklar ve fırsatlara erişim noktasında hiçbir fark görmüyoruz, göremeyiz.AA

Editör: Duygu Özger