Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde dönüm noktalarından biri olarak görülen Turgut Özal suikastı girişimi, Afyonkarahisar’ın Dazkırı ilçesinde doğan Kartal Demirağ tarafından gerçekleştirildi. Olay, sadece bir suikast girişimi olarak kalmadı; yıllar boyunca devlet içi yapılanmalar, siyasi dengeler ve affın tartışıldığı bir dönemin simgesi haline geldi.

AFYONKARAHİSAR’IN DAZKIRI İLÇESİ DETAYI
1958 yılında Afyonkarahisar’ın Dazkırı ilçesinde dünyaya gelen Kartal Demirağ, gençlik yıllarında dönemin milliyetçi hareketlerinde aktif rol aldı. Alparslan Türkeş tarafından kurulan ve MHP’li gençlerin ideolojik ve askeri eğitim aldığı “komando kamplarında” yer aldı. Bu yıllarda edindiği siyasi ve askeri çevrelerle olan bağlantıları, ilerleyen dönemde hakkında yapılacak tartışmaların da temelini oluşturdu.
Demirağ, 1980 öncesi dönemde Dazkırı Kaymakamı Tuncer Ergüler’e silahlı saldırı düzenleyerek yaralanmasına yol açtı. Bu olay, onun güvenlik güçleri tarafından yakından takip edilmesine neden oldu.
18 HAZİRAN 1988: TURGUT ÖZAL’A SUİKAST GİRİŞİMİ
Demirağ, 18 Haziran 1988’de Anavatan Partisi’nin (ANAP) Ankara Atatürk Spor Salonu’ndaki olağan kongresinde, dönemin Başbakanı Turgut Özal’a tabancayla iki el ateş etti.
Olay sırasında salonda büyük bir panik yaşandı. Özal elinden hafif şekilde yaralanırken, hemen korumalar tarafından güvenli bir alana alındı. Olay sonrası Özal, kürsüye dönerek “Allah’ın verdiği canı Allah’tan başka kimse alamaz!” sözleriyle dikkatleri üzerine çekti ve bu sözleriyle halk arasında takdir topladı.
Suikastçı Kartal Demirağ, olay yerinden kaçmaya çalışırken güvenlik güçlerince kısa sürede yakalandı.

YARGILAMA VE CEZASI
Kartal Demirağ, suikast girişimi nedeniyle 27 Ocak 1989’da 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak 31 Ekim 1989’da Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte olayın seyri değişti.
Özal, 16 Nisan 1992 tarihinde şartlı tahliye yasasından yararlanmasını sağlayarak Demirağ’ı affetti. Bu karar, kamuoyunda “devlet affı” ve “kişisel merhamet” tartışmalarını beraberinde getirdi.
SORUŞTURMADAKİ DERİN İDDİALAR
Olayın ardından dönemin savcısı Uğur Tönük, suikastın arkasında yalnızca bireysel bir girişim olmadığını, bazı kontrgerilla bağlantılarının olabileceğini öne sürdü. Ancak bu yöndeki soruşturmalar çeşitli baskılar nedeniyle ilerletilemedi.
Bazı iddialara göre, salonda makineli tüfekli ikinci bir kişinin bulunduğu, bu kişinin asıl görevinin Demirağ’ı susturmak olduğu ileri sürüldü. Bu iddialar hiçbir zaman kesin olarak kanıtlanmasa da kamuoyunda derin bir etki bıraktı.
TURGUT ÖZAL’IN ŞÜPHELERİ VE KARDEŞİNİN AÇIKLAMALARI
Özal, saldırının ardından yakın çevresine bu olayın arkasında kimlerin olabileceğini araştırdığını söyledi. Kardeşi Korkut Özal, ağabeyinin belirli bir noktaya kadar gerçeğe ulaştığını, ancak daha sonra “Madem öyle, kalsın…” diyerek konunun üzerine gitmediğini açıkladı.
Yıllar sonra yapılan bazı değerlendirmelerde, suikastın ardında “Ergenekon yapılanmasının” bulunduğu iddiaları öne sürüldü. Ancak bu iddialar da resmi olarak hiçbir zaman doğrulanmadı.
TAHLİYE SONRASI YENİ SUÇLAMALAR
Serbest kaldıktan sonra Afyonlu Kartal Demirağ, bu kez çek ve senet sahteciliği suçlamalarıyla gündeme geldi. Bu suçlardan dolayı Denizli Cezaevi’ne konuldu.
AFYONKARAHİSARLI KARTAL DEMİRAĞ’IN TÜRKİYE TARİHİNDEKİ YERİ
Afyonkarahisar’ın Dazkırı ilçesinden çıkan Kartal Demirağ, Türkiye siyasi tarihinde tartışmalı bir figür olarak yerini aldı. Onun adı, hem Turgut Özal’a yönelik suikast girişimi hem de devlet içindeki karanlık yapılanmalarla ilgili iddialarla birlikte anılmaya devam ediyor.
Bugün bile 1988 suikastı, Türkiye’nin siyasi tarihinde aydınlatılamayan olaylar arasında yer alıyor. Demirağ ise Afyonkarahisarlı kimliğiyle, Türkiye’nin yakın dönem hafızasında derin bir iz bırakmış durumda.




